Adım sesleri duymaya başladığımda çekmeceyi hızla, bir o kadar da sessizce kapattım. Yatağın yanında çömeldim ve ayak seslerinin geçmesini bekledim. Ayak sesleri geçtiğinde yatak odasından çıkarak evin kapısına doğru ilerledim.
''Nereye gidiyorsunuz küçük hanım?'' Dedi annem imalı sesiyle.
''Biraz gezeceğim anne. Bir saate evde olurum.'' Dedim ve gidip yanağına sulu bir öpücük kondurdum. Çekmecede merak edip aldığım kağıdı elimde sıktım.
Bana iyi gelen ıssız ve sessiz deniz kıyısına doğru ilerledim. Kayalıklardan birine düşmeden oturmaya çalıştım. Sonunda, başarılı olduğumda derin bir nefes aldım. Burayı sevmemin nedeni, kimsenin olmamasıydı. Merakıma yenilerek elimde buruşmuş olan kağıdı açtım.
'Bu kağıt parçası mektup değil kızım. Gerçekleri öğrenmen ve hayatına daha düzgün devam etmen için yazılmış bir yazı.'
İçimdeki merak duygusu biraz daha kabarınca okumaya devam ettim.
'Gerçekleri öğrenince benden nefret edeceğini biliyorum. Bunu yapmak zorunda kaldığımızı unutma olur mu? Bunu öğrenince sakın yengene kızma. Annelik yapamadım. Ama zorundaydım. Seni bırakıp gitmek benim seçimim değildi. Zorundaydım sadece. Yıllardır yengene anne diyorsun.'
Gözlerimin dolduğunu hissettim.
'Beni bulmak için uğraşacağını da çok iyi biliyorum. Seni çok seviyorum. Beni affet.'
Ayaklarımı kayadan sallandırarak denize değmesine izin verdim. Yıllardır ben yengeme mi anne diyordum şimdi? 'Güçlü ol Eylül.' Dedim kendi kendime. Ama çok geçmeden ağlamaya başlamıştım. Yüzümü havaya doğrultarak gözyaşlarımı dindirmeye çalıştım. O sırada bana bakan bir göz hissettiğimde hızla gözyaşlarımı silip ayağa kalktım. Genç çocuğa dönerek kim olduğunu ayırt etmeye çalıştım. Ama göz yaşlarımdan bulanık görüyordum. Bana bir süre daha bakarak arkasını dönüp gitti. Anlam verememiştim. Yerdeki ayakkabılarımı alıp kayalıklardan indim. Ayakkabılarımı giyerek eve doğru ilerlemeye başladım. Düşünmek istemiyordum. Yıllarca... Sakladıkları sır çok ağırdı. Ama bardağın dolu tarafını gördüğüm zaman, bu kağıt parçasının bana yazılmamış olması da büyük bir ihtimaldi. Evin önüne gelince zili çaldım. Kapıyı Utku açınca şaşkınlığımı gizleyemeyerek ağzımı açtım.
"Ağzını kapatmayı düşünüyor musun Eylül? Geç içeri hadi." Ayakkabılarımı çıkararak içeri girdim. Utku'ya dönerek neden burada olduğunu soracaktım ki çoktan gitmiş olduğunu gördüm. Müstakil evimizin bahçesine çıkarak çardağa oturdum. Utku da bir süre sonra gelerek yanıma oturdu.
"Ağladın mı sen?" Dedi endişeli sesiyle.
"Hayır." Dedim ama sesim kısık çıkmıştı. Utku 'Anladım' dercesine gözlerini kapattı.
"Anlat." Evet, Utku aptal değildi. Mektubu cebimden çıkararak Utku'ya uzattım. Açıp okumaya başlayınca ben de tırnaklarımla oynamaya başlamıştım. Okumayı bitirdiğinde hiç şaşırmamış bir şekilde mektubu bana verdi.
"Sana yazılıp yazılmadığını bilmiyoruz. Ama merak etme ben hep yanındayım." Utku, lise başından beri tek güvendiğim arkadaşımdı. Kahverengi saçları ve güven veren kahverengi gözleri vardı. Ve şuan bana bakan kahverengi gözleri hep yanımda olacağının habercisiydi.
"Hep yanımda ol."
***
Okul yolu sessizdi fazla sessiz. Kağıdı düşünmek beyin fonksiyonlarımı teker teker öldürüyordu sanki. Ya bu mektup gerçekti, ben yıllardır yengeme anne demiştim. Ya da bu mektup başkasına yazılmıştı. Okula gidene kadar kendime işkence etmiştim. Okul bahçesinden içeri girince sahte gülümsememi yüzüme yerleştirdim ve sınıfa çıktım. Bazen diyordum ki keşke kız arkadaşım olsaydı. Herkes teneffüste arkadaşlarıyla gezerken ben kitap okuyordum. Sonunda zil çaldığında edebiyat hocası sınıfa geldi ve ben dahil herkes ayağa kalktı.Hocanın 'Oturabilirsiniz.' Dediğini duymadığımdan, hala ayakta dikiliyordum ve herkes bana bakıyordu. Aralarında gülenler de vardı. Onları umursamadan yerime oturdum. Hoca bir şeyler anlatıyordu. Gerçekten dinlemeye çalışıyordum fakat başım dün olanlar yüzünden çok ağrıyordu. Fazla ağlamıştım ve dört saat uyumuştum. En sonunda hoca müdürün duyuru yapacağını ve serbest bıraktığını söylemişti. Aslında son sınıf olduğumuz için bizi serbest bırakması saçmaydı, ne yalan söyleyeyim işime de gelmişti yani. Zil çaldığında herkes aşağı inecekti ve zilin çalmasına çok vardı.Ah! Bu sınıf ne kadar da gürültülüydü. Derste çalışkan öğrencilere dönüşen insanlardan bahsediyorum. Utku yanıma oturduğunda bakışlarımı yüzüne çevirdim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hatalar Zinciri
Teen FictionHayatınız muhteşem giderken birden kötüleşebilir mi? Saklanılan koca bir sır her şeyi değiştirmeye yetiyor, artıyordu bile. Değişen hayatlar, yeni insanları da beraberinde getiriyordu. Kimseye güvenemeyen bir kız, sahi ne olmuştu bu genç kıza? Ned...