42. Bölüm..

7.1K 260 42
                                    

Fotoğrafta ki Ada...

Ateşin huzurlu kollarında uzanıyordum. Uyanalı 5 dakika olmuştu ve bu 5 dakikayı Kocamın muhteşem yüzüne bakmakla geçiriyordum. Yüzünün her yerini ezberlemek Ateşsiz kaldığımda bile ezberlediğim yüzle avunmak istiyordum. sonra kokusunu içime çektim. Ateşin kokusunu hissetmek istiyordum sadece. Ne kullandığı parfümü nede başka bi şeyin kokusu burnuma gelsin istemiyordum. Ateşin has kokusu da ne yazık ki dışarıda satılmıyordu. Banada Ateşten önce uyandığımda kokusunu içime çekip yüzüne bakmak kalıyordu. Bundan şikayetçi miydim tabikide Hayır. Ömrümün sonuna kadar her sabah bunu yapabilirdim. O çok sevdiğim uykumdan bile Ateş sayesinde vazgecebilirdim. Çünkü bu adamın kollarına, yüzüne, kokusuna fazla alışmıştım ve sanırım geriye kalan her şeyine. Beni kendi yapmıştı bu kısacık anda. Bundan şikayetim var mıydı yoktu. Ve hatta Bütün bir günümü sevdiğim adama bakarak kokusunu içime çekerek geçirebilirdim. Hemde hiç bıkmadan hergün aynı heyecanla. Bi anda dünü hatırladım. Ateşin kollarından kurtulmak için yaptıklarımı ben gitmek istedikce Ateşin beni daha fazla sarması kokusu burnumun ucundayken Lanet olası gururum yüzünden Ateşe karşılık verememem. Onun bana sarıldığı gibi sarılamamam. sonra daha fazla bağırmam. Ateşin sessizce benim sakinleşmemi beklemesi. ağlamaya başladığımda saçlarımı masumca okşaması beni öyle uyutması. Hamilelik yüzünden baya gerilmiştik, yorulmuştuk. Normalde vermeyeceğim tepkileri vermiştim. Ateşi bi okadar da üzmüştüm..
Şimdi bana dünden bile daha sıkı sarılan Kocamın yüzüne bakıyordum. Okadar şevkatle okadar güzel sarılmıştı ki bu anda kalmak elimde olsaydı keşke. Ve bana böyle sarılan adam Masum bi şekilde uyuyordu. Gıdıklıyarak uyandırmak aklıma gelmişti bi anda ya da uyandırmadan önce kahvaltı hazırlamak. Ikisinide yapmak için bu muhteşem ellerden kurtulmalıydım Kurtulurken yavaş ve dikkatli olmam şarttı Uyanmaması için. Bu sabah dünü unutturacak kadar güzel olmalıydı. Hatta kahvaltıyı kendi ellerimle hazırlamalıydım. Saate baktığımda 6.45'di 15 dakika sonra çalar saat çalacaktı. Sessizce Telefonu elime alıp kapattım sonrada aşağı mutfağa indim. Normalde bukadar erken kalkmıyorduk ama Ateşin önemli bi toplantısı vardı. Mutfağa geçtiğimde
Aydın Kurtoğlu Köleyi açmış omleti yapıyordum. Ateşin bana omlet yapmasına ben iyice alışmıştım oysa neden bu işlere kalkıştım ki diye düşünmekten kendimi alıkoyamadım bi anda. Hamile olduğumdan dolayı kocam bana çok iyi bakıyordu.
Ben bunları düşünürken tavayı çıkarttım. Az miktarda yağı döküp Ateşin altını açtım. Bu sıradada omlet için yumurta, süt ve unu çırpmaya başladım. çırpma işlemim bitince tavaya döktüm karışımımı. Bakalım tadı nasıl olacaktı.
Omletle işim bitince gözlerim buzdolabına kaydı Bide masayı hazırlamak vardı demi.
Buz dolabını açtığımda karşıma çıkan reçel çeşitlerine baktım bukadar olmak zorunda mıydınız? elime aldığım tepsiye hepsini özenle yerleştirmeye başlamıştım ki şarkı değişti Oğuzhan Koç "Beni bilsen içerden olur o zaman bide sevsen ölürüm Ben dayanamam bide yastığa baş koysak yumuşak olur o zaman"
Bu sesler kulağıma geldikçe hüzünlü bi hava esti birden bile. Orjinal halini kim söylüyordu bunu bilmiyordum hatta ilk defa dinlediğimede emindim ama cümleler etkilemişti. Türküler hep etkilerdi zaten beni. Tekrar kendimi türküye kaptırıp elimde ki tepsiyi masaya bıraktım. Çekip bi sandalye sabahın 7.13'ünde kendimi türküye kaptırmıştım.
"Beni sevse gönülden olur o zaman bide gelse sarılsa büyük kocaman. Bide çay koysak semavere tam olur o zaman"
Cümleler anlamlıydı cümleler etkileyiciydi hele hamile bi Bayansa bunu dinleyen çok çabuk kendini kaptırabiliyordu.
"Bide baş koysan omzuma sıcak olur o zaman. Beni duysan uzaktan olur o zaman bide kalksan o toprağın altından bide gezsek Dörtyolu olur o zaman. Bizi seyretse altın tepeden tüm Erzincan."
Türkü bu sözlerle bitiyordu. Beni bukadar etkileyeceğini tahmin bile etmemiştim. Toparlanmam 3 dakika mı almıştı. Hamile olduğumdan dolayı bukadar etkilediğini kendime tekrar edip kalktım yerimden. Tekrar buzdolabının önüne gelip kalan kahvaltılıkları koyuyorum ki aklıma yeni gelen şeyle durdum. Çayı koymayı unutmuştum ben. Bugün yaptığım bütün işler ters gidiyordu. Önce çayı demleyip sonra masayı hazırlayıp sonrada omleti yapmam gerekirken neler yapmıştım. Masayı hazirlamayi bırakıp çayı koymak için tezgaha gittim.
Çayı demleyip geriye kalan kahvaltılıkları masaya güzel bi şekilde yerleştirmiş karşımdaki mükemmel sofraya bakıyordum.
Kocam bu sofrayı haketmişti. Bi anda aklım yine düne gitmişti. Bi adamın geçmişini sorgulamak bana göre değildi. Dün Ateşe karşı hata yaptığımın farkındaydım. Çünkü hiçbir günahı yoktu bu işte.
Tamam benim yanımda aynı şekil kadına sarılsaydı muhabbet etseydi o zaman haklı olurdum ama Kocamın dediği tek bi güzel söz bile yoktu. Tamamen benim şımarıklığımdı. Ben bunları düşünürken yukarıya Odamıza gelmiştim. Dün ve Bugün arasında mekik dokumaktanda sıkılmıştım açıkçası. Olan olmuştu sonuçta. Içimdeki vicdan azabından kurtulma umuduyla yatağın bana ait olan bölümünde oturdum. Ateş bıraktığım pozisyonda uyuyordu. Bi yanım bu uyuyan adamı uyandırmama taraftarıyken diğer yanım gitmesi gereken bi işi olduğunu hatırlatıyordu. Yani uyandırmam şarttı. Ellerimi karnına koyup Gıdıklıyamaya başladım yavaş yavaş. tempomu hızlandırmak için gözlerini açmasını bekliyordum. bi şeyler mırıldandıktan Sonra Ateşin üstüne oturup Gıdıklama işlemime kaldığım yerden devam ettim. Bayılırdım Ateşin gülmesine. Ben tüm ağırlığımı verip Gıdıklarken Ateş gözlerini açmış bana bakıyordu. Gözündeki parıltı görülmeye değerdi açıkçası. Işın tuhaf yanıda Gıdıklanan Ateşken benim daha fazla gülmemdi.

Asi Gelin [Bitti]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin