Bu bayram , dilimizin bir kelime kaybettiğine iyice inandım. " Tandır " gibi "kağnı" gibi artık yaşanan hayatta , yeri kalmamış , şöyle böyle bir kelime değil ; zarif , ince , medeni bir kelime.
Kapıyı çalan çöpcünun pos bıyıklari arasında onu aradım. Yok!.. bahşişini alan bekçinin kavşak dudaklarından onu bekledim. Yok!.. Bakkalin çırağından , sebzecinin yamağından, kasabın oğlundan onu işitmek istedim. Yok!...
İpek mendilini alan oğlan , eşarbini kıvıran kız , iki buçukluğu cebine indiren manav, üç gün kapımızı kim çaldiysa hediyesini kim aldiysa bana o beklediğim kelimeyi vermeden gitti.
Ve hiçbirinin dilinde aradığınız o ince , o kibar , o insanı insan yapan güzel kelime yok !
Geçen yıl , Atina'da bindigim bir otomobilin şoförü , bana bu kelimeyi on kuruşluk bahşiş için söylemişti:
Hem başından kasketini çıkararak hem de kelimenin başına bir "çok" ilave ederek.
Roma'nin en büyük otelinde oda hizmetçisi kız , yine küçük bir hediye karşılığı zarif vücudunu nezaketle kırarak bu kelimeyi dudaklarında tebessümle süslemisti.
Bir kelime deyip geçmeyiniz. Cemiyet hayatımızdaki bir çok şikayetleri bu kelimenin yokluğuna başlamak bile mümkündür.
Düşünüyorum: Artık lügat kitaplarında beyaz kağıdın kefenledigi bu ölü kelimeyi nasıl diriltsek ? Acaba belediye , bu kelime için bir fiyat listesi yapamaz mi ?
Hiç olmazsa çarşıda , pazarda , is hayatında canımız istediği zaman listeye bakar , parasini verir ve icimizin özledigi bu üç heceli sözü duyarız!
Hahaha! Afedersiniz , deminden beri , yana yakila hasretini çektiğim bu kelimenin ne olduğunu söylemedim değil mi ?
Teşekkürler !
