Günler geçmişti;o zavallı adama bir cenaze töreni bile yapılmamıştı.Buna rağmen başkan sarayın balkonunda bir konuşma yaptı.Konuşmaya gelen çok insan var gibigörünüyordu.Ancak o insanlar aylardır orada oturuyordu zaten.
Başkan konuşmaya geç kaldı.Bir takım söylentilere göre sarayda da tuvalet kağıdı tükenmiş ve başkan tuvalette mahsur kalmış.
Geç ve güç de olsa başkan zar zor kendini balkona atabildi ve sandalyeye oturdu.Başkan halka sesleniyor:
-Benim büyük ve medeniyetsiz halkım;Son zamanlarda ne kadar zor yaşadığınızdan ne yazık ki haberim var.Şehirlerimizin ne durumda olduğunun farkındayım.Benim sizden isteğim en hassas yerimizden darbe almamıza rağmen savaşmanız ve direnmeniz.
Birden bir kadın sesi yükselir: -Neye direneceğimizi bilsek direnmesini biz de biliyoruz başkanım...
Başka biri: -Karşımızda ki içimizden biri olabilir.Bu iç savaş demektir.Ancak, bizim kendi ülkemizden biriyle bile savaşacak durumumuz yok! Başkan ne diyeceğini şaşırdı.Ertesi gün Almanya başkanı ABD ye destek için geldi.Almanya başkanı: -Bizim fabrikalarımızdan 1-2 tanesini yüksek bir maliyetle ABD üzerine geçirmek isteriz.Ne dersiniz?
Bu soruya Başkan tam cevap verecekti ki,başkan içindeki şeytanı (gazı) yüksek bir sesle dışarı çıkardı.Almanya başkanı: -DEMEK BANA CEVABINI BU! dedi ve salondan ayrıldı.
Bunu çok büyük hakaret kabul eden Almanyayı destekleyen ülkeler de ABD ye yardım da bulunmadı.Çaresiz kalan ABD,bilim adamlarından bu duruma uygun bir teknoloji geliştirmesini istedi.Bilim adamları emri alır almaz işe koyuldu.Sonrasında içi tuvalet olan ve roket takılı bir sandalye yaptılar.Maliyeti çok olduğundan sadece devlet büyükleri alabildi.
Ama bu sandalyenin de içine alabildiği ..... miktarı bir yere kadar.Sonunda sandalyeler kısa devre yaptı.ABD nin sonu artık tamamen geldi derken başkan:
-HAYIR! daha her şey bitmedi ve başkan yardımcısına Türkiye Cumhurbaşkanı ile görüşme ayarlamasını istedi.Ertesi gün Türkiye ye gitmek üzere uçağa zorla bindi...
Çok sabırsızdı başkan. Türkiyeye gitmek uçağı en hızlı şekilde uçmasını istedi. İşte sonunda gelmişlerdi, pilot hemen başkana haber verdi. Başkan mutluluktan havaya uçuyordu resmen.
Uçak iniş yaptı ve başkan kırmızı halı ile karşılandı. Başkan cumhurbaşkanı ile görüşmek için ak saraya özel korumalar ile getirildi. Başkan cumhurbaşkanı ile el sıkıştı ve kendisi için hazırlanmış koltuğa oturdu. Bir süre konuştular ama başkanın tuvalete gitmesi gerekiyordu.
Başkan cumhurbaşkanı nın sözünü utanç içerisinde böldü ve üzülerek:
-Afedersiniz ama acil tuvalete gitmeliyim.
Başkan son hızla koşarak tuvalete gitti.Tuvalete giderken çok heyecanlıydı.
Çıktığında adeta yeniden doğmuş gibi mutluydu.
Muhtemelen hayatındaki en mutlu andı bu. Okadar insan en önemlisi cumhurbaşkanı karşısında tuvalete gitmek çok utanç verici bir şey olmasına rağmen çok mutluydu.
Başkan tuvaletten elinde tuvalet kağıdı ile çıktı ve ondan ayrılamayacağını çünkü uzun zamandır ona özlem duyduğunu söyledi. Bunun üzerine insanlar çaktırmadan gülmeye başladılar.
Ardından başkan cumhurbaşkanı ile konuşmak için tekrar salono geçti. Başkan:
-Biraz önceki kusurum için tekrar özürdilerim.Yalnız lavabolar gerçekten çok güzeldi, Özellikle tuvaletkağıdı yumuşak ve desenleri çok hoştu.
Başkan tuvaletkağıdını övmeye devam ederken telefonu çalar.
Arayan kişi başkanın eşiydi ve şöyle dedi:
- ÇABUK MEVZUYA GİR!BURDA TUVALETTE MAHSUR KALDIM!!!
Bu bağırma üzerine başkan elindeki içeceği üzerine döktü.
Hemen üzerini değiştirmek için müsade istedi. Geri döndüğünde hemen isteklerini sundu. O sırada kameraları farketti.
Kameralar olmadan konuşmak istedi.Daha sonra tuvalet kağıdı ithal etmek istediğini söyledi. Cumhurbaşkanının onayı üzerine başkan çok mutlu oldu. Uzun zamandır onu böyle mutlu gören omamıştı.
Ardından ülkesine dönüp ithal ettiği ilk tuvaletkağıdı ile selfie çekti.