DOKUNSAN AĞLAR HATIRALAR - TANITIMFeride_j
Yılların üzerine kokusunu, anılarını hatıralarını bıraktığı bir mahallede on seneden fazla bir süredir oturan bir aile vardı. Aile karı koca ve iki çocuğuyla dört kişiydi. Ailenin en küçüğü kız çocuğuydu. Daha bu sene liseye başlayacaktı. Çocuktu daha, ne içindeki çocuğu öldürmüş, ne de kendisi büyümüştü. Dışarıdan bakıldığında, daha küçük gözükmesi bir yana dursun davranışları ve hareketleri de görünümünü tamamlıyordu. Kendi âleminde yaşayan, oyunlar oynayan, bebeklerine elbiseler diken kız, okulda da alay konusu olmuştu. Fiziksel gelişiminin gereğinden fazla sorgulanması strese sokmuştu kızı. Yaşıtlarıyla boy farkı göz dolduracak cinstendi. Annesine durmadan 'ben ne zaman arkadaşlarım gibi olacağım?' benzeri sorular sorup durması da bundandı. Yaşadıklarını büyük sorun eden kız hayatın ona yaptığı ansız sürprizle aslında büyüme vaktinin geldiğini acı bir şekilde anlamıştı.
Yaz tatilindeydi. Çocukluk arkadaşı yabancı diyarlardan onun için çıkıp gelmişti. Aynı gün içerisinde aynı kişiden dolayı hem çok sevinmiş, hem çok üzülmüştü. Çocuk gelmişti ama sadece bir geceliğine.. Yarın ilk uçakla ülkesine geri dönecekti.. Acı gerçekle yüzünü buruşturdu. Çocukla doğru dürüst konuşmadı bile. Ve erkenden uyuma adıyla kendisini odasına kilitledi. Önünde uzun ve üzücü gece onu bekliyordu..
Odasına girer girmez kapıyı kapattı ve sanki bedeni ona ağır gelmiş gibi kapıya yaslandı. Midesine ağırlık çökmüş, boğazının gerisinde yumru oluşmuş, burnu sızlamıştı. Gözleri ağlayacağının habercisi gibi yanmaya başlamıştı. Yine de direndi, kendini tutmaya çalıştı. Derin derin nefesler aldı. Iyi olmalıydı, güçlü durmaya ihtiyacı vardı. Şimdi bıraksa bir daha zor toplardı. Biliyordu.
Salondan gelen televizyon sesi, babasının bir konuda ağabeyisiyle tartışması, annesinin ta gençliğinden beri arkadaşı olan kadınla şen sohbeti duyuluyordu. Bir tek çocuğun ve ablasının sesi gelmiyordu. Üzüntüsünden yeterince dikkat etmese de çocuğun da geldiğinden beri sessiz olduğu gözünden kaçmamıştı. Zaman zaman annesi yardım etmesi için çağırmış odadan kısa süreliğine de olsa çıkarmıştı.
Sofrayı kurarken çocuğun ağır bakışlarını üzerinde hissetmiş iyice gerilmişti. Bazen göz göze geliyor ama çocuğun her zamankinin aksine ciddi ve dikkatli bakışlarıyla karşılaşınca tedirgince gözlerini kaçırıyordu. Çocuğun birşeyler anlamaması için normal davranmaya çalışsa da yeterince başarılı olamamıştı.
Yemekten sonra çay sofrası kurulmuştu. Çocuk öyle bir bakıyordu ki kız çayını uzatırken elleri titremiş, son anda kaza yapmadan çayı çocuğun önüne bırakmıştı. Misafir kadının zorunlu konuşma çabalarıyla kız uzun bir süre odasına gidememiş, salonda mahsur kalmıştı.
Gece neredeyse sakin geçmişti. Tabii çocuğun kızla yalnız kalma çabaları göz önüne alınmazsa. Başarısız olunca her zamanki umursamazlığıyla salona girmiş müzik açtığı cep telefonuyla adeta şov yapmıştı. Telefonu ağzına tutmuş sanki mikrofona okuyormuş gibi şarkıyı kendi sesi takip etmişti. Kız şaşkına uğramıştı. Kadın belli etmemeye çalışsa da oğlunun bu hareketinden memnun kalmamıştı. Çocuk inatla kızın gözlerinin içine bakarak şarkıyı söylemesine devam etmişti. Artık gerginlik havaya karışmıştı. Kızın babası hoşnutsuzca hamurdanmış ama misafir oldukları için ters bakışlar atmaktan başka birşey yapmamıştı. Kız daha fazla dayanamamış salonu terk etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DOKUNSAN AĞLAR HATIRALAR
Teen FictionHava alanında vedalaşan bir tek onlar değillerdi; Annesine sarılan genç adam.. Babasına el sallayan genç kız.. Grupca sarılan arkadaşlar.. Şakalaşan gençler.. Kocasını uğurlayan kadın.. Öpüşen çiftler. Kavuşanlar ve daha bir çok insan. Aynı alanda b...