Selam

37 6 0
                                    

Johnson
-Omlet geliyoor
Nash'e göz devirip evde tur atmaya devam ettim. Deli gibi heycanlıydım çünkü Bell'e buluşacaktım. Heycanlıydım çünkü görür görmez çok farklı hissettiğim kızla buluşacaktım. Heycanlıydım çünkü o kızla sevgili olarak buluşacaktım. Teklifimden sonra bir hafta beni bekletmiş olsada kabul etmişti. Bir hafta bekletip kabul etmeseydim sanırım kendimi odama kilitlemiş olurdum ve tuvalet ve yemek gibi ihtiyaçlar haricinde odamdan çıkmazdım.
-Nash ! Omleti masaya koy ve parfümlerinden ver bana birtane lütfen! Matt lanet olası tuvaletten çık! Cam saçıma sen şekil vereceksin! Tay son aldığın kot ceketi ödünç alabilir miyim? Ve Gilinsky artık kendine parfüm al benimkini bitirmişsin yine!
Hepsinin homurdanması kulaklarımı doldurduğunda omzumu aşağı sarkıttım. Tuvalettin kapısına yumruk ve tekme atıp Matt'e küfür etmeye devam ettim. Hızla yanıma koşan Carter'a dikkatimi verip nefes alış verini normalleştirene kadar onu bekledim.
-Johns al telefonun benim şarjım bozulmuşta çıkartıp kendiminkini taktım.
Telefonun elinden alıp koşar adım uzaklaşmasını izledim. Telefonu açmadan arkasından bağırdım.
-Şarjı dolmuş mu benimkinin?
-Hıı dedikten sonra telefonu açtım yüzde 11. Kahretsin!
-Matt sevdiğinden karşılık göremiyip ve bundan bıkıp kendini tuvalete kitleyip façamı çekiyorsun acaba şuanda!
-Bell hayır dese kim yapacaktı acaba onu merak ediyorum. Annem mi? Alaylı sesine göz devirip kapının önünde beklemeye devam ettim.
-Nashy omlet harika olmuş ! Gilinsky'nin boğuk sesiyle gözümü ikinci kez devirdim. Harika omlette bitmişti. Matt sonunda tuvaletten çıkınca kötü bakış yollayıp tuvalete girdim. Hızla elimi yüzümü yıkayıp aynadan kendimi izlemeye başladım. Küçük işlerimi de bitirip tuvaletten çıkttım. Odama gidip şarjıma takılı olan Carter'ın telefonuna baktım 97 mi? Dalga geçiyor olmalı! Telefonu hızla çıkarıp kendiminkini taktım. Şuan hepsinin boğazına yapışmak istiyordum. Ne giyeceğim lanet olsun ne giyeceğim
-Ne giyicem lan ben! Diye bağırıp dolabıma bakınmaya devam ettim.
-Kıyafet?! Aşağıdan Cam'in sesi gelince küçük bir kahkaha attım. Hava soğuk olduğu için uzun kollu beyaz düz tişörtümü ve siyah pantolonumu giyip beyaz vanslarımı ayağıma geçirdim. Koşar adımlarla aşağı indiğimde hala birkaç parça yencek şey olduğunu görünce keyifle gülümsedim. Ağzıma bir tane salatalık atıp çikolataya daldırdığım çatalımı ağzıma götürdüm. Çikolata hala ağzımdaykende yeşil zeytini ağzıma attım. Gilinskynin uzattığı domatesi ve salamıda ağzıma götürüp sandalyeden kalktım.
-Cam! Saçıım!
-Tamam be bağırma!
Koşar adımlarla lavaboya ilerleyip Cam'i bekledim. Oda elinde tarak ve düzleştiriciyle gelince aynadan içten bir gülücük attım oda bana sırıtıp saçımı yapmaya başladı. Bir süre sonra karnımdan gelen iğrenç sesle yüzümü buruşturdum. Cam'de aksine kahkaha attı. Hatrısayılır harika bir kahvaltı yapmamıştım ama bu kadar çabuk ağrı saplanması normal miydi? Ağrı geçince suratımı normal haline getirip Cam'i izledim oda benle her dakika dalga geçti. Saçımla işi bitince hızla Tay'in odasına daldım
-Taaay!
-Lanet olsun! Kapı çalınır dimi?!
Üstünü değiştirirken ona yakaladığım için biraz korkmuştu. Ben bu haline kahkaha atıp dolabına ilerledim.
-En azından daha kötü bir şekilde yakalamadım Tay ben müzipçe gülünce sahte bir şekilde sırıtıp kafama vurdu. Kot ceketi gösterip ondan izin aldığımda hızla giyip koltuğa kurulmuş Nash'in yanına ilerledim.
-Parfüm versene
-Senin yok mu? Onun yanında oturan Gilinsky'e bakıp sahte bir şekilde sırıtıp bakışlarımı ondan ayırmayıp konuştum
-Yok! Bir haftada nasıl olduysa bitmiş.
Nash göz ucuyla bana bakıp rahatsız olduğunu belli edip yerinden kalktı arkasından onu takip edip elime tutuşturduğu kare şeklindeki parfümü her yerime sıkıp komidinin üzerine geri koydum. Odama ilerleyip telefonumu şarjdan çıkardım. 54. Neyseki çabuk dolmuştu. Çekmecemden kulaklığımıda alıp aşağı indim. Kapının dibinde duran aynadan kendime bakıp kapıyı açtım.
-Ölmemeye dikkat edin! Dedim gülerek. Keyfim yerindeydi gerçekten mutluydum.
-Sen ölsende olur! Diye hepsi birden bağırınca beni bu kadar sevmelerinden dolayı gözlerim doldu ve yavaşça kapıyı kapatıp taksi beklemeye başladım.
Bella
-Kızım kalksana be
-Bugün okul yok
-Evet
-Annemde basmadı evi
-Evet
Sinirle oflayarak başımı yastığa gömdüm
-O zaman niye kalkıyorum?!
-Johnson desem
-Nolmuş o-JOHNSON! TANRIM JOHNSONLA BULUŞACAKTIM!
Kafamı kaldırıp Allison'a bakınca oda alayla gülümseyerek başını salladı. Yorganımı ayağımla itip hızla kalktım. Odamdaki tuvalete gidicekken aynalı dolabımdaki yansıma gözüme çarptı. Geri geri gelip aynadan kendime baktım. İğrenç görünüyordum! Çok karıştığı bakınca bile direk anlaşılan saçım havada dikleşmişti. Dün gözüme yaptığım makyajlarımı silmeyi unutmuştum ve zor çıkacağı çok belliydi. Bağırarak oflayıp tuvalete girdim. Hızla elimi yüzümü yıkayıp saçımı düzeltmeye çalıştım. Arkaları taramaya çalışırken oluşan acıyla suratımı buruşturdum. Karışmıştı işte! Tarağı bir tarafa fırlattım. Allison'a taratcaktım. Ben yaparsam tüm saçımı yolardım. Makyaj temizleme suyunu elimdeki pamuğa döküp dünden kalma sürdüğüm kalemi silmeye çalıştım. On beş bin kez üstünden geçtikten sonra tamamen silindiğinden emin olunca pamuğu çöpe attım. Görünüşü sinirimi bozan saçlarımı yukardan saçma salak bir topuz yapıp aşağı indim.
-Kahvaltı?
-Hazırlamadım.
-ALL!
-Yumurta kır Bell
Göz devirip ekmeklikten sandviç ekmeği alıp buzdolabında bulduğum ne varsa hepsini ekmeğin içine doldurdum. Beyaz peynir salatalık kaşar domates yeşil zeytin. Ve tabiiki salatalık turşusu koyacak kadar aç değildim! Bana iğrenir gözlerle bakan All'e omuz silkip yanına kuruldum.
-Sen kahvaltı hazırlamadın
-Zehirlenmezsin umarım
Tekrar omuz silktim. Sandviç bitince odama çıkıp dolabımdaki tüm kıyafetlere on saat boyunca baktım. Sonunda hava biraz soğuk olduğu için uzun kollu siyah üstünde kocaman kelebek resmi olan tişörtümü kot pantolonumu ve dizime kadar gelen çizimemi giydim. Tuvalete girince topuz yaptığım saçımı açtım.
-All! Saçımı tarayacağına çok sevindim! Hiç gerek yoktu ama sen ısrar ettin seni bekliyorum!
-Senden nefret ediyorum!
Yaklaşan ayak seslerini duyunca keyifle gülümsedim.
Yarım saat sonra saçımı açınca kafama yumuşakça vurup salona indi. Dişlerimi fırçalayıp yok dencek kadar az sayılan makyaj yapıp hızla aşağı indim. Telefonun odamda olduğunu hatırlayınca tekrar odama koşup telefonumu şarjdan çıkarıp cebime sıkıştırdım. Askılıkta olan deri ceketimi alıp giydim. Paralarımıda cebime sıkıştırıp aynada son kez kendime baktım. Allisona dil çıkarıp evden çıktım. Buluşacağımız kafe çok uzak değildi. Kısa bir süre yürüdüm. Yürürken kediyi kovalayan köpek birbirine bağıran iki adam kavga eden iki sevgili dedikodu yapan üç kız ve birbirine küfür eden arkadaş grubu gördüm. Kafenin önüne gelince derin bir nefes alıp içeri girdim.
*
Bella oturmuş bacağını sallayan çocuğu görünce nefesi kesilmiş gibi hissetti. Onun mavi gözleride onu bulunca ayağa kalktı. Çocuk da kalbinin hızla atmasına engel olamadı. Sesli bir şekilde yutkunarak kızı izledi. Kızda aynı şekilde gülümseyerek ve deli gibi atan kalbiyle onu izledi. İkiside nefeslerini kontrol etmeye başladıklarında aynı anda konuştular
-Selam

Mirhibaaa bu bölüm çok hoşuma gitti bence çok güzel oldu ya sksk ikiside buluşma için hazırlanıyor. Ama farklı zamanlar değil yani Johnson tuvaletin önünde beklerken o sırada Allison Bellayı kaldırıyormuş gibi güzel oldu bence umarım beğenirsiniz iyi okumalaaaar bu arada medya çok harika Allah *_*

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 26, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

My Love JohnsonHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin