1. BÖLÜM

297 20 13
                                    

Sabah kalktım. Banyoya girdim. Aynada kendime baktım. Uykusuzluktan gözlerim şişmişti. Saçlarım karman çormandı. Duş aldım ve banyodan çıktım. Üzerimi giyindim, mutfağa inip bir şeyler atıştırdım. Uçağın kalkmasına daha vardı. Tekrar banyoya girip saçımı ve makyajımı yaptım. Valizimi almaya yukarı çıktım. Telefonum çalıyordu. Arayan en yakın dostum Aslı idi. Hemen telefonu açtım.

- "Alo, Aslı!!" diye çığırdım.

- "Dur kızım, sakin ol!! Ne diye çığırıyorsun?!!" Diye bağırdı.

- "Nerede kaldın, hani beraber gidecektik havaalanına??" diye sitem ettim.

- "Havaalanına gelmiyorum."dedi soğuk bir sesle.

- "Na.. Nasıl?... Nasıl gelmiyorsun ??" Dedim şaşırmış bir vaziyette.

- "Havaalanına gelmiyorum... Çünküüüüü seninle Hindistan'a geliyorum!!!!" Diye bağırmaya başladı. Bende bağırıyordum.

- "Ama bir sorunumuz var ..." Dedi üzgün bi sesle.

- "Ne sorunu??" Diye sordum heyecanla.

- "Vize ve pasaport işlemleri haftaya bitermiş. Bu hafta değil haftaya yanındayım." Dedi üzgün çıkan sesiyle. Aslında beni yolcu edemeyeceği için üzgündüm. Ama Hindistan'a, benim yanıma gelecekti. Aslı ile konuştuktan sonra valizimin yanına gittim.

Valizim hazırdı. Valizimi alıp aşağı indim. Taksiyi aradım. Son defa evin içine göz attım. Derin bir nefes aldım. Ve evden çıktım. Valizi bir kenara bırakıp kaldırıma oturdum. Kimseyle vedalaşmak istemiyordum. Ağlayacağımı biliyordum ve ben ağlamayı sevmezdim. Ben hem bunları düşünüp hem de taksiyi beklerken karşı koşumuzun kızı Ela elindeki kırmızı ayısıyla çıkmış bana bakıyordu. Yanıma geldi. Bana sımsıkı sarıldı. Ağızından şu kelimeler döküldü.

- "Nazlı abla... Gitme..."

Kaskatı kesilmiştim. Konuşmayı bırakın, yutkunamıyordum bile. Boğazıma bir düğüm atılmıştı ve o düğüm çözülmek bilmiyordu. İçimde tuhaf bir his vardı. Ela daha da sıkı sarıldı.

- "Sen de gidersen kim atçılık oynar benimle??" Dediği an içimden bir şeyin koptuğunu hissettim. Dayanamadım, Ela'nın o sözleri beni iyice etkilemişti, Ela'ya sarılarak ağlamaya başladım. Biz sarılırken, yan binadaki Ayşe abla aşağı inmiş bizi izliyordu. Kafamı kaldırdığım an Ayşe abla ile göz göze geldim. Gözleri dolmuştu.

- "Gidiyor musun dert ortağım, arkadaşım??" Dedi. Birden o da ağlamaya başladı. Onu görünce daha fazla ağlamaya başladım. 1-2 dakika sonra bütün sokak aşağıdaydı. Herkesle vedalaştım. Çocukluk arkaşlarım sıkıca sarıldılar bana. Konuşmuyorduk. Kerem sadece bakıyordu, sesi soluğu çıkmıyordu. Büşra'da konuşmuyordu ama ağlıyordu. Küstüler bana Hindistan'a gideceğim için. Bu konuyu konuşmuştuk ama beni dinlemiyorlardı. Küs oldukları için havaalanına bile gelmeyeceklerdi. Biz sarılırken Ahmet amca yanımıza yaklaştı. Elindeki zarfı bana uzattı.

- "Al bu parayı. Oralarda lazım olur. Baktın oraları beğenmedin, çık gel buraya. Bizde senin aileniz unutma." dedi. Gülümsüyordu ama gözlerinde üzgün bir ifade vardı. Ben zarfı geri çevirdim.

- "Param var Ahmet amca. Sağ ol." dedim. Ama aramızda ki zarf savaşını kazanan o olmuş, zarfı cebime sıkıştırmıştı. Gülümseyip Ahmet amcaya sıkıca sarıldım. Taksi gelmiş beni bekliyordu. Herkese 'hoşçakalın' dedikten sonra valizimi aldım. Son kez eve baktım. Çocukluğum, anılarım, babam burada kalmıştı. Eve bakarken dalmışım, taksinin sesiyle irkildim ve taksiye doğru yürüdüm. Aklıma Elif nenem gelmişti. Taksiciye elimle '1 dakika' işareti yaparak beklemesini söyledim. Valizi bırakıp, koşarak Elif nenemin evine çıktım. Kapı açıktı odasına girdiğimde ağızında solunum cihazıyla yatıyordu. Yanına geldim ve diz çöktüm. Beni görünce gözünden aşağı bir damla aşağı indi. Elimle göz yaşını sildim.

- "Ağlamak yok Elif sultan. Sanki benim gidişim dünyanın sonu mu?? Sen bir telefon et hemen yanındayım." dedim ve elini öptüm. Gülümsüyordu ama hala gözlerinden yaş geliyordu. Elif neneyle vedalaştıktan sonra koşarak aşağı indim. Valizimi alıp taksiye koştum. Taksici valizi bagaja atarken bende arka koltuğa oturdum. Camı sonuna kadar açtım ve kafamı dışarı çıkardım. Taksici arabayı çalıştırdı. Bende onlara hem el sallıyor hemde ' Sizi çok seviyorum' diye bağırıyorudum. Sokağın sonuna kadar pencereden el salladım sonra yerime oturup camı yarıya kadar kapadım. İşte gidiyordum. Etrafımı seyire dalmıştım. O kadar dalmışım ki taksicinin sorusunu duymamıştım bile. Taksici seslice tekrar sordu.

- "Nereye gidiyoruz bacım!??"

İrkilmiştim.

- "Özür dilerim. Dalmışım da."diyerek taksiciye baktım.

Taksici merakla tekrar sordu. "Bacım nereye gidiyoruz."

- Bende " havaalanına" diyerek taksiciyi yanıtladım. Havaalanına kadar hiç konuşmadık. Geldiğimizde taksiden indim. Valizimi aldım.

- "Buyur kardeş." Diyerek parasını uzattım.

'Sağ ol' anlamında başını salladı. Havaalanının kapısına kadar geldim. Arkamı döndüm son kez İzmir'e baktım. 'Elveda İzmir' dedim içimden. Sonra havaalanına baktım ve kapıdan içeri girdim. Anonslar yapılıyordu. Bir köşeye oturup uçağımın anonsunun yapılmasını bekledim. Sonunda uçağımın anonsu yapılmıştı. Yerimden ağır ağır kalktım ve uçağa doğru ilerlemeye başladım. Uçağa bindiğimde içimde bir hüzün vardı ama bu hüzünün 2 katı kadar heyecanlı ve sevinçliydim. Yıllardır görmediğim, kokusunu içime çekemediğim, o pamuk saçlarında ellerimi gezdiremediğim anneme gidiyordum. Acaba nasıl biriydi. Orada ne yapacaktım. Ya kimseyle anlaşamazsam. Neyse, bakalım beni Hindistan' da neler bekliyor.

Öncelikle Namaste :)

Bu ilk kitabım ve tabi ki eksiklerim yanlışlarım olacaktır. Sizden ricam eksiklerimi veya yanlışlarımı görürseniz bana bildirebilir misiniz??
Şimdiden çok teşekkür ederim...
İnşAllah beğenirsiniz...
Kötü veya iyi yorumlarınızı bekliyorum :) :) :) Vote atmayı unutmayın :) :D

YENİ BİR HAYAT " HİNDİSTAN "Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin