Selam arkadaşlar yeni hikaywme nir göz atarsanız çok sevinirim.
TANITIMI,
Abi" diye seslendim kırıntılı çıkan acınası sesimle.
"Geçti" dedi elleriyle başımı tutarken. "Hayır geçmedi" diye bağırdım. Şiddete dönüşen ağlamamla başımı daha da eydim. "Gitti" dedim ağlamaktan kısılan sesimle.
"Biliyorum, gitti" ellerini kafamdan çekip kapıya yöneldi. Kapıdan çıkınca arkasından bende çıkıp babamın odasına girmek için kolidorda yürümeye başladım.
Bana herşeyi öğretmişti. Durması gerekirdi! Gitmemesi. Beni bırakmaması.
Odasının kapısından geçip ellerimle duvardan destek aldım. Kapıyı kapatıp dolabına ilerledim.
Ellerimi yorğunca dolapta gezdirip kolunu çektim. Dolabın içinden yere düşen ceketi elime aldım ve burnuma götürüdüm. Belki ondan bana kalan birşey vardır diye düşündüm. Ve ellerimi ceplerinde gezdirdim. Ellime gelen soğuklukla elime alıp çıkardı. Bir kutu vardı onu açtım ve içimden çıkan altın renğindeki anahtara baktım.
Ve hemen arkasındaki kasaya. Kasaya elleyip elimdeki anahtarı deliğe soktum. Kilidi iki kere çevirdikten sonra açılan kasanın içime baktım.
Bir adet eski püskü bir defter. İki tane korsan haritasına benzer yuvarlanmış bir kağıt. Elime defteri alıp açtım.
İçinde yaxılmış isimleri okudum çok uzun olduğu için elime diğer yuvarlanmış kağıdı açtım.
Sevğili kızım, Gece.
Biliyorum ölümüm ani oldu. Seni üzerek ödüm. Güzel kızım.
Senden son birşey isteyebilirmiyim.
O defterde yazan isimleri yani, şehrimizi kirletenlerin canını alırmısın? Onlar beni öldürdü kızım. Sana dediklerimi hatırla. Dur şimdi senin kafan dağınıktı ben hatırlatıyım.
'Gecem, korka hiçbirşeyden. Arkanda olucam her zaman! Ama istediğimi zamanı gelince yap be kızım bu senden son isteğim. Onlar bana yanğın oldu sen onlara rüzgar ol be kızım! Ben senden erken gittim. Sen benden geç git diye.'
Seni seviyorum, kızım'
Gözlerimden düşen damlalar kağıdı ıslatırken ellerimle yüzümü sildim.
İstediğini yapıcaktım. O bu xamana kadar istediğim herşeyi yapmıştı. Beni korumuştu. Sıra bendeydi. Elimdeki kağıdı katlayı arka cebime sakladıktan sonra diğer kağıdı açtım.
Çok eskiden batmış olan bir fabrikanın yerini gösteren hatitayı inceledim. O kağıdıda katlayıp atka cebime attıktan sonra defteri çantama koydum.
Evden çıkarken önüme gelen paparazileri es geçerken gözüme takılan isime baktım. Defterde adı geçen bir adamdı bu hatırlıyorum. Demek ki ilk onun canını alıcaktım.
Arabamın yanına gidip kapıyı açtım ve torpidodaki anahtarı çıkarıp kontağa soktum.
Kısa bir süre sonra fabrikanın içine girdim. Karşımdaki asansöre baktım ve haritayı çıkatıp birkez daha baktım. Yazan şifremsi dört haneli sayıyı asansöre yazdım. Kapı birden açılınca içine girdim. Ve kapının kapanmasıyla inerken oluşan kalp hızlanmasu son bulduktan saniyeler sonra kapı açıldı ve onla birlikte benim ağızımda!
Beyaz ve kırmızı ışıklarla süslenmiş, siyaha boyanmış duvarlatın yanındaki güçlendirme aletleri yani halterler, kum torbalatı, direkler.
Diğer tarafta ise tamamen onlardan bağımsız duran bilisayarlar ve açılmış haitalar yanıp sönen semboler ile kaplanmış nir duvar vardı.
Tam benim karşımdaki duvarda ise hatta tek duvar değil etrafı saran silahlar, oklar, bıçaklar, ve çeşitli adını bilmediğim şeyler.
Diğer bir bölümde cam bir dolabın içimde simsiyah benim bedenimde bir deri giysi be onun yanında silah tutucakları, ok kapları gibi nirkaç şey.
Etrafa bakarken birden açılan ışıkla irkildim. Projeksiyondan yansıyan ışık ve sonrasında gelen babamın görüntüsüyle gözümden bir damla yaş aktı.
"Kızım, burasu senindir artık. Hani hep merak ederdin ya, derdin bana 'Baba gece gece herğün nereye gidiyorsun' diye. İşte ben hergece buraya gelip senin için çalışıyorsum ama sana söylemeyincede bana trip atıyordun. hatırladınmı?
Hatırladın. Buradaki herşeyi kullanmayı öğreniceksin zamanla. Ama kısa bir özet geçiyim.
Kimseye ğüvenme...
![](https://img.wattpad.com/cover/45454599-288-k63548.jpg)