2 adam dikkat çekmeme çabalarından vazgeçip koşmaya başladılar. Taksi kaldırıma yaklaştı.
"Dur! Polis!" diyerek seslendi adamlardan biri.
Köşedeki kadınlardan biri çığlık attı ve kalabalık dağılmaya başladı.
Tommy kapıyı açıp Lisayı içeri soktu ve ardından daldı.
"Havalimanına, Çabuk sür!"
"Taksi dur! Polis!"
Şöför gelen sese kulak verip başını çevirince küçük bir güç kullanmak zorunda kaldı. Alnının ortasına bir bıçak saplanmıştı sanki ve bir an sonra Tommy ani sancının yerini geçmek bilmez bir ağrıya bıraktığını farketti.
"Kare şapkalı'nın peşinden gittiler sanırım"
"Haklısın" diye yanıtlayan şöför ve kaldırımdan ayrıldı. 70. sokaktan aşağı doğru ilerlediler.
Tommy arkasında baktı. 2 adam kaldırımın kenarında duruyordu. Yayalar onlardan mümkün olduğu kadar uzakten geçmeye başladılar. Adamlardan biri kemerinden telsizi çıkarıp konuşmaya başladı. Sonra gittiler.
"Şu kare şapkalı" dedi şöför. "Ne yapmış ki?" Büfe falan mı soymuş? Ha ne dersin?"
"Bilmiyorum" dedi Tommy. En az gücü harcayarak bu şöförü istediği yöne nasıl çekebileceğini düşünüyordu. Acaba taksinin plakasını almışlar mıydı? Aldıklarını kabul etmek zorundaydı. Herhalde şehir polisine gitmek istemeyeceklerdi. Bir süre için şaşkınlıkları geçmeyecekti.
Lisa uyuyacaktı. Tommy çeketini çıkarıp başının altına yerleştirdi. ufak bir umut ışığı görünmeye başlamıştı. Eğer doğru oynarsa başarabilirdi.
