LEYLA

274 13 15
                                    

Annem ve babam trafik kazasında öldüklerinde kendimden geçmiştim fakat bir kardeşim vardı. Onun için ayakta durmak zorundaydım her ne kadar üzülsemde ayakta durmalıydım. Kardeşimin okuması için elimden ne geliyorsa yaptım. Zaten bir mesleğim vardı bu işimi biraz daha kolaylaştırdı. Ezgi nihayetinde doktor oldu :) sevinmiştim her şeye rağmen kazanmıştık. Hayatımızda hiç kimseye muhtaç kalmamak insanı gururlandırıyordu. Daha sonra Ezgi erkek arkadaşı Tekin'i benimle tanıştırmaya gelmişti. Aslında gözüm hiç tutmamıştı böyle birini niye tutsun mi zaten ormandan çıkmış ayı gibiydi resmen hayır Ezgi'de nerden bulduysa ama gönül otada konar,böceğede konar. Her neyse bunu Ezgi ye söylememe rağmen beni dinlememişti ve dört gün sonra nişanlanmıştı. Üzülüyor muydum evet sonuçta yıllardır büyüttüğüm kardeşim evlenicekti. Bir hafta sonra eve ağlayarak geldi. Büyük bir telaşla " Ezgi noldu sana?" diye sormuştum önce bana biraz baktıktan sonra sarıldı. Aslında meselenin Tekin ile ilgili olduğunu anlamıştım. Daha sonra Ezgi'yi koltuğa oturttum ve bir bardak su getirdim. Tekrardan sordum.
L- Ezgi sana ne oldu? anlat hadi
E- Tekin...
L- Ne olmuş Tekin'e?
E- Abla Tekin beni aldatıyomuş.
L- Ne nasıl? Düğüne bir hafta kalamı?
E- Onları en yakın arkadaşımla. gördüm.
L- Ne diyosun ben zaten anlamıştı... Neyse hadi sen biraz yat uyu kendine gel
E- tamam.

Dedikten sonra bana tekrar sarılarak gitmişti yani tabi üzücü bir durum bilmediğim için yorum yapamam.

2 ay sonra...

Ezgi Tekin'le yaşananları bir kefeye çektikten sonra biraz tatilin bana iyi geleceğini düşündüm. Şirketten bir haftalığına izin almıştım. Trabzon'da Sürmene yaylarına gitmeye karar verdim. Ezgi ile vedalaştıktan sonra otobüse bindim dört saat sonra da vardım. Gerçekten o kadar güzel bir havası vardı ki büyülenmemek elde değil. Ah bide odunları olmasa daha da güzel. Eşyalarımı otele bıraktıktan sonra biraz gezmeye çıktım. Bir yer gördüm kayalık bir alandı ve dere vardı. Gittim ve kayalıklara oturdum. Daha sonra dört odun adam yanıma geldiler. Ve bana
"buralarda kaybolursun rehbere ihtiyacın vardır."dediler. Bende
L-hayır gerek yok. Dedim sinirli bir tavırla. Daha sonra üstelemeye başladılar. Ne yapacağımı bilmiyorum derken karşıdan bir adam geldi. Kabaca "dağılın lan burdan dedi" adamlardan bir "ama Toprak abi" demişlerdi. Toprak denen odun onları kovduktan sonra bide bana iyimisin? Diye sordu bende...
L- Gelip ortalığı karıştırmana gerek yoktu. Yayla kahramanı mısın sen?
T- Benmi karıştırdım. Seni kurtardım diye teşekkür edeceğine
L- Kurtarmış mış hayır, anlamıyorum ki siz erkek lerdeki kurtarma hissini. Yenin artık şu kahramanlık kompleksini. (Der ve geri giderken suya düşer)

L- Sen nereye bakıyosun be!
T- Hiç... Manzara ilginç geldide. (Alay cı bir tavırla)
L- Of... Hadi gel yardım et bana
T- İzninle kahramanlık kompleksimi yaşayacağım.
L- Hadi ya dondum burda acele et.
T- Bana bak fazla riv riv etme kalırsın orda. (Der ve elini uzatır)
Nihayet ki sudan çıkmıştım. Soğuktu Toprak denen o odun beni kendine doğru çektiğinde. İçim bir garip olmuştu. Daha sonra teşekkür edip ordan ayrılmıştım. Otele gittim üzerimi değiştirip yatağıma uzandım. Ve o anı düşündüm. Sanki o anda zaman durmuş gibiydi. "Acaba aşık mı oluyorum" diye düşünmeye başladım ki bir hafta boyunca neler olacağını bilmemek insanı
heyecanlan dırıyordu...

İNADINA AŞK (TOP-LEY)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin