1.Bölüm

15 4 3
                                    

-Aysel-
Sabah ki sakarlıklarımı düşünmeyerek bu günün çok güzel geçeceğini kendime tekrarlayıp beni evin önünde bekleyen Melis ve Gökçe'nin yanına gittim. Hayır yani aynı evde yaşıyoruz neden evin içinde beklemek yerine kapıda bekliyorlar ki. Birde bana sinirle bakıyorlar hayır ben mi dedim dışarda bekleyin diye yani.
A-" Hadi ya neyi bekliyoruz gidelim."dedim.
G-" Hayır yani çok merak ediyorum bir kez olsun erken hazırlanabilecek misin?"dedi imayla. Pis kıvırcık sabah sabah hemen laf sokuyor.
A-" Ben senin gibi değilim canım, bakımlı bir kızım ben. Hem sonuçta ne zaman ne olacağı belli olmaz değil mi tatlım."dedim bunun üzerine lafa Melis dahil oldu.
M-"Sakarım demiyor da bakımlıyım diyor"dedi. Bunun üstüne ikiside kıkırdadılar.
A-" Ben sakar değilim bir kere"dedim onlarsa bana kaşlarını saçlarına deydirmek istercesine havaya kaldırdılar.
A-"Tamam belki birazcık (parmaklarımla birazcık işareti yaptım) olabilirim ama birazcık" dedim. Onlarsa aynı anda "tabi tabi birazcıktır" dediler. Bense daha fazla uzatmamak için arabaya yürüdüm. Evvet arabamız var. Üçümüz paralarımızı birleştirerek ancak alabildik. Napalım yani. Okula diğerleriyle buluşmaya gitmek için yola çıktık. Tabi ondan önce arabayı kim sürecek kavgası yaptık ve tabi ki Gökçe kazandı. Ay bazen ona çok gıcık oluyorum ya. Ama yine de o benim kıvırcığım. Neyse okula geldiğimizde bahçenin kapısında bizi bekliyorlardı. Yanlarına gittik ve hepimiz yan yana dizilip aynı anda okula girdik. Ne kadarda cooluz değil mi. Hih kıskananlar çatlasın. Her sabah ki rutinimizdir bizim bu. Önce bahçe kapısının önünde buluşuruz,sonra sırasıyla sağdan Efe,Gökçe,ben,Ege,Melis ve Elif olmak üzere yan yana diziliriz. Bahçeye böyle gireriz. Kantine doğru yavaş yavaş yürürüz. Kantine gidene kadar aynen bu şekilde ciddi yüz ifademizle içeri gireriz. Tabi yavaş yürümemizin sebebi daha havalı gibi olmak bide bazen kendimizi iyice kaptırıyoruz ağır çekimde yürüyormuş gibi. Tabi benim sakarlığımdan dolayı da biraz yavaş yürüyor olabiliriz. Ben düşersem kesin domino taşları gibi bizimkilerde düşer. Tabi ne hava kalır ne karizma mazallah.
Kantine girdiğimizde en son köşedeki masamıza gederiz, herkes oturacağı sandalyenin önünde durur sonra birbirimize bakarız ve daha deminki ciddi tavırımız bir anda kaybolur, o gün ki öpüşme ve sarılma törenimiz başlar. Gülerek birbirimize sarılıp öperiz ve herkes yerine oturur. Bu günde aynısı oldu. Şuan masada oturmuş koyu bir sohbete dalmıştık. Bu arada söylemeyi unuttum Elif bizimle aynı evde kalmıyor sevgili ailesi izin vermediler. Hayır yani evde parti yapmıyoruz,eve erkekte almıyoruz ne oluyorsa artık. Bunaklar işte nolcak. Tabi Ege ve Efe geliyorlar eve ama onlar kardeşlerimiz gibiler. En azından Gökçe ve benim için. Melisle Ege, Eliflede Efe çıkıyorlar ama çok uzun süredir değil daha yeni yeni. Allahtan Gökçe'nin sevgilisi yokta tek sap ben değilim. Gerçi benim Akselim var.Elif'in adımı söylediğini duydum ve ona döndüm.
E-"Aysel okuldan sonra AVM'ye gidelim diyoruz sen ne dersin?" A-"Valla bana uyar hem de çok iyi olur hem yeni şeylerde alırız"dedim ve elimi çırptım...
Okul bitmişti sonunda. Allahtan bu gün hepmizin dersleri yakın saateydi de hep birlikte gidebilecektik.2 saat sonra AVM de buluşmak üzere sözleştik ve evlere dağıldık . Yaz ayında olduğumuz için hava sıcaktı bende kısa bir şort ve bulüz giyerek odamdan çıktım. Kızalara baktığımda onlar da benim gibiydiler. Melis etek ve blüz giymişti,Gökçe ise şort ve yarım blüz. Arabaya atlayıp AVM'ye geldik. Gene ayni şekilde havalı havalı içeri girdik. Tabi bu havalı giriş bizim yani Elif,Melis ve benim, karşı mağzanın vitrininde gördüğümüz elbise ile sona erdi. Resmen depar atarak oraya gittik ve vitrin camına yapıştık. Ayyy ne kadar güzel yaa. Kızlarla içeri girdik ve alış-verişe başladık. Gökçe ve ikizlerse başka yerlere gittiler. Onlar genelde teknolojik ürünlerin olduğu ya da eylence yerlerine giderlerdi. Gökçe bizim kadar sevmezdi alış-verişi. Gerçi onunla alış-veriş yapmak her zaman çok eylenceli olmuştur. Bide kızın gözü radar gibi gidiyo en altta ki en güzel malı buluyo. Ne kadar ironik değil mi böyle birisinin alış-veriş sevmemesi. Ama merak etmeyin arkadaşın kendisi baştan başa ironik zaten tanıyınca anlarsınız.3 saatlik alış-verişten sonra Gökçe ve ikizlerle yemek kattında buluştuk. Kurt gibi açım valla. Garson geldi ve sparişlerimizi alıp gitti. Tam da bu sırada telefonumun olmadığını fark ettim. Kalbim bir anlık durdu sanırım. Nasıl yok ya! O olmadan ben naparım. Ay nerelere gidem nerelere soram been oy lililililil. Ay tövbe kendine gel Aysel. Kesin o soyunma kabininde unuttum ya. Allahım sence de sakarlık ve unutkanlık beraber biraz fazla değil mi? Gerçi normal de unutkan biri değilimdir. Artık nasıl kaptırdıysam kendimi. Bizimkilere hemencecik anlatıp masadan kalktım ve etrafa bakınarak hızlı hızlı yürümeye başladım. Tam mağzaya ulaşıcam bir şeye çarpmam bir oldu. Daha doğrusu birine. Hiç yüzüne bakmadan
A-"Öküz müsün? Önüne baksana" dedim. Tamam biliyorum bende de hata var ama sonuçta telefonumu kaybettim yani. Tam ilerleyip gidiyodum ki duyduğum sesle olduğum yerde kala kaldım.
X-"Öküz mü? Sanırım benim kim olduğumu bilmiyorsun küçük kız" dedi. Ama bu onun sesi. Yok ya hayal falan mı acaba. Emin olmak için yavaşça arkamı döndüm ve yüzüne baktım.
Taktığı siyah şapka ve güneş gözlüğüyle tanınmicağını zannediyordu ama ben tanımıştım. O ünlü oyuncu Aksel Varol'du. Yani benim yıllardır sevdiğim adam. Ay bu bir rüyaysa beni uyandıran kişiyi ebedi uykuya sokmazsam ben neyim. Şuan kalbim resmen maraton koşusunda birinci olan biri gibi. Hem heyecanlı hem mutlu hemde çok hızlı. Bir dakika o bana küçük mü dedi. Ne küçüğü ya kim küçük be.
Şaşkınlıktan kurtuldum ve kaşlarımı çatıp
A-"1.si senin kim olduğunu biliyorum ama bu sana, senin bana küçük deme hakkını vermez. 2.olarakta aramızda sadece 2 yaş var tamam mı?!"diye bağırdım. Hey ama ben ilk karşılaşmamızı hiç böyle hayal etmemiştim.Aksel'e baktığımda şaşkınlıktan gözleri açılmış ve kaşları havaya kalkmıştı. Sonra birden yamuk bir şekilde gülümsedi.
Ak-"Güzel olduğun kadar sinirlisinde demek ki. Ha bide sakar tabi" dedi son cümlesini söylerkende hafif bir şekilde sol gözünü kıstı. Ve devam etti.
Ak-"Şuan acelem var gitmem gerek, umarım bir daha yine karşılaşırız küçük kız. Gerçi ben karşılaşacağımıza eminim." Dedi ve yanağımdan makas alarak gitti. O küçük kızı bastırdı bide dimi gıcık işte. Dur bir dakika o bana güzel dedi ay bana dedi güzel dedi bana dedi ay. Beyin iflas etti yemin ederim ya. Aklımda ki telefon bulma işi uçtu gitti şuan. Sevdiğim adamla karşılaştım ve bana güzel dedi. Yanağımdan makasta aldı ay. Bu benim hayatımda ki En Güzel Sakarlığım...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jan 10, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

En Güzel SakarlığımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin