ÖLÜM VE DAHASI VAR

96 4 6
                                    

Uykusuz kalmak tıpkı ölüm gibi. Uyumak da kısa süreli ölüm zaten. Sonuç olarak ölüm heryerde bizimle. O sabahta öyle oldu.
Telefon sesiyle uyandım, telefonumu el yordamıyla yastığın altından ezbere çıkardım. Arayan Seldaydı. Selda beni hep arardı zaten. Ama biri bu kıza haftasonu ve sabahın yedisi olduğunu söylemesi gerekiyodu.
-Efendim Selda?
-napıyosun gök ?
İsmim gökyüzü. Babam annemi öyle severmiş. Samimi olduğum arkadaşlarım gök der.
-yeni uyandım Selda. Önemli bi şey mi diycektin bu saatte (!)
-acil gelmen lazım bugün etüte gök hiç iyi şeyler olcak gibi değil.
-anlamadım
Dedim
-Deniz burda sedefle bilmek istersin diye düşündüm dedi ve telefonu kapattı. Deniz, benim küçüklük aşkım. Sanki kader bizi hiç ayırmıycakmış gibi on üç yıldır aynı okullarda okuduk. Beraber büyüdük. Hiç o kadar samimi olmadık ama. Ona,bana anasınıfında vuran bi çocuğu vurduğu zaman hayran olmuştum. Ondan sonrada kendimi alamadım zaten, Sedefse Deniz 'in hayran olduğu kız. Klasik platonik üçgen. Sedef 'in bu seneye kadar pekte gözü yoktu Denizde. Bu sevindiriyodu beni. Deniz 'e asla açılmadım. Yapamazdım zaten bunu. Kimseyede anlatmamıştım aslında ama Selda ,bilmiyorum hislerimi kuvvetli kızın ne. Müneccim olsa yeri valla.
Telefonu kapatır kapatmaz yataktan kalkıp üstümü giyinmeye başladım. Aslında bugün farklı olcaktım. Kendimi fazla önemsemem de. Yıldızlı elbisemi giydim. Ya acaba biraz kısa mı oldu diyip defalarca aynaya baktıktan sonra bacaklarım güzel gelmeye başlamadı değil. Ama babam uyanmadan çıksam yinede iyi olur diyip güldüm. Beyaz airlerimi de giyip saçlarımı açtım. Saçlarım oldukça uzundu. Açık kahvede tonları vardı. Makyaj yapıp çıktım evden. Neden öyle söyledi Selda acaba diye kendimi yiye yiye dersanenin önüne kadar gelmiş bulundum. Aslında bugün gelmiycektim çünkü yorgundum. Kata çıktım sınıfa girdim Seldayla sarıldık falan. Bugün ki ozenmemi fark etmiş olacaklar ki Emre
-külkedisi değişime mi karar verdin dedi gülerek. Dersanenin yavsagıydı resmen.
-işine bak,
Dedim sert bi şekilde baya sert demis olacağım ki bidaha kimse bisey demedi. Sınıfta Sedefte yoktu Denizde.ilk ders geçti yok iki geçti yok. Öğle arası oldu. Selda geldi yanıma,
-birşeyler yiyelim mi?
Dalmıstım, dürttü
-Gök sana diyorum
Dedi, kafamı çevirdim
-Efendim Selda
-Ne düşünüyosun ya bu kadar. Şimdi anlat desem biliyorum anlatımıycaksın ki
Tam cümleleri kafamda toplamaya çalışıyodum ki Denizle Sedef el ele içeri girdiler. Yüzlerinde ki gülümseme şuan yeryüzünde bulunan hiç bi insan oğlunda yoktu. Eminim. Herkes sınıfta yemek yiyo o sıra. Deniz güzel çene kemiklerini elledi, Sedef 'e bakılabilecek en güzel bakışı attı ve boğazını temizledi.
-Beyler bayanlar, sedef bundan sonra yengenizdir
Dedi. Sedef koluna vurdu, vurduktan sonra sarıldı. Tüm sınıf hayırlı olsunlarla doldu. Selda kolumdan tuttu. Sıraya iki parmağımı dayadım. Eğer o an iki parmağım olmasaydı yerde ölü gibi yatıyo olurdum . Hala gülüyorlardı . Selda kulağıma
-bunu yapmak zorunda değilsin
Diye fısıldadı. Hayır bunu yapmalıydım. Yanlarına gittim.
-hayırlı olsun , çok sevindim
Yalanların en büyügü buydu. Sedef konuştu
-teşekkür ederiz canım benim
Canım benim, benim canım senin.
Sonra tekrar kocaman sarıldılar.Ölüm somut bi kavram. Ölmek için ruhumun bedenimden ayrılmasına ne hacet. Şuan ölüyorum . Yavaş yavaş, acıta acıta. Gülümseyerek hemde.
Kalan üç derse girmeden çıktım. Metroya ağlayarak bindim. Nereye gideceğimi zerre bilmiyorum. Ankarada sahilde yok. Denize karşı aglayamıyo insan. Ama benim bi özelliğim var bu konuda. Defterimin arasından Denizle anasınıfındaki gülümseyerek çekindiğimiz fotoğrafı çıkarttım. Ben Denize karşı ağlıyorum. Bunu yazın bi yere bu Ankara da bir ilk.

GÖKYÜZÜHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin