1.Bölüm:"Masumiyetin İntiharı"

5.2K 193 75
                                    

Önyargıyla yaklaşmadan önce okuyun. Bu, kadınların ezildiği değil kadınların güçlü olduğu bir hikâyedir. Bizi, biz yapan cinsiyetimiz değil yaşadıklarımızdır.

-

Gecenin karanlığı, günahları örtmeye yetecek kadar siyah değildi.

Parmaklarımdan süzülen kan damlaları, kar tanelerinin üzerine damlıyordu. Soğuktan donmuş olan parmaklarımı ısıtan tek şey, kanın sıcaklığıydı. Kanlı ellerimi, kara doğru bastırdım. O adamın kanı, elime yakışmayacak kadar değersizdi.

Çok değil, beş yıl kadar öncesinde başlamıştı her şey. O zamandan beri kirli düşünceleri, kanlarına kadar yayılan insanları temizliyordum. Bana istediğiniz sıfatı yakıştırabilirdiniz fakat ben, kendimi insanlığın kurtarıcısı olarak görüyordum.

İnsanlar, Tanrı'nın bizi sınadığını iddia ediyorlar. Eğer öyleyse ben, sınavımı başarısızlıkla sonuçlandırdım. Büyük ihtimalle Tanrı, ölmemi istiyordu yoksa bana böylesine bir acı bahşetmezdi. Ben, kendimi öldürmemiştim fakat bu hâle gelmeme sebep olacak herkesin, son nefesini vermelerini sağlamıştım. Ailem dışında, onlar için çok başka planlarım vardı.

Annem, ucuz bir hayat kadınıydı. Bana yanlışlıkla hamile kalmıştı, öğrendiğinde ise çok geç olduğunu anlamıştı. Beni doğurdu, büyütüp işlerine ortak etmek için. Bir babam yoktu, annem kim olduğunu hatırlayamayacak kadar çok kişiyle seviştiğini söylemişti.

Altı yaşına kadar annemin arkadaşı Beliz Abla'da kalmıştım. Annem, beni kullanabileceğini anladığında beni, geri almıştı. Beliz Abla, anneme göre mükemmel bir kadındı. Yaramazlık yaptığımda beni dövdüğü olsa da beni, pazarlamaya çalışmamıştı.

Annem, alkolikti. Bazen o kadar çok içiyordu ki adını bile unutuyordu. Yıkık dökük bir evde yaşıyordu, her akşam farklı adamlar ile birlikte oluyordu. Günlerce aç kaldığım, soğuktan defalarca hasta olduğum olmuştu. Annem, beni fark etmemişti bile. Beliz Abla, ziyaretime geldiğinde hâlimi fark etmiş ve beni, hastaneye kaldırmıştı. O olmasaydı, soğuktan donarak veya açlıktan ölecektim.

O günden sonra her gün beni ziyarete gelmiş, yemek yedirmişti. Bir yıl bu şekilde geçtikten sonra okula başladım. Derslerimle ilgilenemiyordum çünkü evde, kendime ait bir odam bile yoktu. Yerde ki yorganın üzerine yatıyordum, annem ise büyük yatağında  yabancılar ile yatıyordu. Öğretmenim, durumumu fark etmişti. Devlet ve okulum, bana destek oldular.

Bazen eve gelmeyip okulda kaldığım oluyordu, yerden daha rahattı sıralar. Annem, farkında bile değildi. Durumumdan şikâyetçi değildim, tek isteğim okuyup o çöplükten kurtulmaktı. Hayat, öyle sağlam bir darbe vurdu ki bana tüm hayallerim, masumiyetimle birlikte intihar etti.

O gün, eve yaşlı bir amca gelmişti. Anneme, beni gösterdi. Annem, ilk defa bana gülümsemişti. Aslında oldukça güzel bir kadındı, simsiyah saçları, yeşile karışmış gözleri ve hokka gibi bir burnu vardı. Benim aksime o, çok güzeldi. Gülümsemesi, yaptığı iğrençliklere rağmen içimi ısıtmıştı.

Beni, odasına götürdü ve süsledi. Dokunmama izin vermediği kıyafetlerinden bir tanesini giyindirdi. Oldukça güzel bir elbiseydi, çok mutlu hissetmiştim. Siyah saçlarımı açtı ve yüzüme makyaj yaptı. Annem, benimle ilgileniyordu ve ben, nedenini bile sorgulamamıştım.

"Şimdi iyi bir kız ol ve amca ne derse yap, tamam mı?"

"Anne, o kim?"

Ruhuma DokunHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin