1."Parmak Şakası"

93 13 6
                                    

Yağmur'dan :*

"Merve. Canım kuzenim. Bebeğim." dediğimde sadece bir, "Ivhnbvhjzmmm." sesi çıkardığında daha fazla dayanamadım ve, "Allah belanı versin! Çek şu götünü burnumdan!" diye bağırdım. Bu sefer de benim geri zekalı kuzenim oturmak için kalkmıştı. Bilin bakalım şimdiki durumumuz nasıl? O kadar da zor değil! Burnuma oturmuş olabilir mi?! Bilenleri alkışlıyoruz.

"Yola çıkmış arıyorum, kaybettiğim aşkımı. Sakın bana ümit verme, seveceksen başkasını. Sakın bana ümit verme, seveceksen başkasını. Bana toz pembe görünmez, sensiz dünya çok karanlık. Beni senden daha fazla, sevecek kimsem yok artık. Beni senden daha fazla, sevecek kimsen yok artık." diye şarkı söylemeye başladığında burnum kırılacak gibi boynum kopacak gibiydi. Burnumla onu ittirdiğim de çığlık atarak kalktı.

"Oha oha. Ne parmak atıyorsun lan?" diyerek bağırmaya başladığında şaşkınlıkla ona baktım. Lan burnuma oturmuştu. Parmak atmış oluyordum.

"Ne yalan söylüyorsun lan? Kafama koymuş götünü, bir de üstüne oturup şarkı söylüyor. İttirince parmak atmış oluyoruz! Burnuma oturdun şerefsiz!" diye bağırdığımda içeri Mete ve Yankı geldi. Bizim ağabeylerimiz olarak tarihe en geri zekalı ağabeyler olarak geçmiş olmalarını atlamadan geçemeyeceğim.

"Burnun neden kırmızı senin Yağmur?" diye sordu Mete. Çok kötü sızlıyordu. Hayvan gibi yiyen Merve'den ne beklerdik ki!

"Şu şahıs, bak şu şahıs." dedim parmağımla Merve'i gösterdim ve devam ettim. "Koydu götünü kafama, sonra oturdu şarkı söyledi. Çok acıyor ya!" dedim ağlayacak gibi olan sesimle.

"Oha yani. Merve!" dedi Yankı ve gülmeye başladı. "Hangi şarkıydı?" diye sordu kahkahalarının arasından.

"İkimiz bir fidanın güller açan dalıyız." dedi Merve. Sonra yeniden söylemeye başladı. Hem de Yankı ona eşlik etti.

"İkimiz bir fidanın, güller açan dalıyız. İkimiz bir fidanın, güller açan dalıyız. Sen benimle ben seninle, bu hayatı yaşamalıyız. Severek birbirimizi, hayatta hep gülmeliyiz." diyerek odadan çıktılar.

"Neden ya? Neden ben?" diyerek burnumu tuttum ve odadan çıkıp Mete'i odada tek bıraktım. Banyoya girip burnuma baktım. Hakikaten kızarmıştı. Oflayarak yüzümü yıkadım. Hadi ama neden ben? Neden su sesini duyunca çişim geliyordu. Banyonun kapısını kilitleyip tuvaletimi yaptım ve elimi yıkayıp banyodan çıktım.

Merve'den :*

Yankı ile beraber odadan şarkı söyleyerek çıktığımızda Yankı'nın eli boynumdaydı.Eline tokat attım.Karateye benzer şey gibi birde"hıyaağğ"diye ses çıktı ağzımdan.Yankı gülerek yanağımdan öptü ve beni orada göt gibi bıraktı. Hain kuzen.

Mutfağa girdiğimde annem ve teyzem kahvaltıyı hazırlamışlardı. Biz mi hazırlayacaktık?

Elime salam alıp ağzıma atarken salam elimden gitti."Bismillah, ne oluyor lan?"diyerek salamı kimin aldığına baktım. Mandıra filozofu, Mete malı ağabeyim.

"Ellerini yıkar mısın? Canım (!) kardeşim" diyerek bana gülümsedi. Gülüşüne muzip bir sırıtışla karşılık verdim.

"Sen yıkadın mı?Beni çok çok düşünen canım (!) ağabeyim." deyince mutfaktan çıktı.

Bende imana gelip banyoya gittim. Eller önemli. Yani girmediği yer yok. Banyonun kapısını gittiğimde kapıyı açmaya çalıştım ama açılmadı. Bende kapıya yaslayıp beklemeye başladım. Kafamı kapıya koyduktan sonra çaprazımdaki saate baktım. Daha 10.35 idi. Dakikaları sayarken birden kapı açıldı. Kapıya yaslı olduğum için yere düştüm ve kafamı yere vurdum. Ben yerde yatarken Yankı ağabeyim başımda dikilmiş bana bakıyordu.

BAKLAVA ALARMIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin