Not: "ZAİN" yazısından sonra tüm bölümü Zayn'in ağzından okumaya başlayacaksınız.
"Üzerimi değiştirip dışarı çıkacağım,"dedim sonunda yemeğim bittiğinde. Annem bana sanki hiç söylemediğim veya inanılmaz bir şey söylemişim gibi baktı. Açıkçası neden böyle baktığını anlamadım. Zira ben zaten çoğu zaman geceleri dışarı çıkarım. Bu aslında alışılmadık bir şey sayılmaz.
Annem ağzındaki lokmayı ben böyle söyleyince yavaş yavaş çiğnemeye başlamıştı. Ne diyeceğini beklerken sabrımın sonuna geliyordum. En sonunda sinirlerim tavan yapmadan lokmasını yutup dudaklarını araladı. "Artık geceleri dışarı çıkmasan iyi olur, Amber."
"Neden?"diye sordum kaşlarımı kaldırarak. Bunun anlamı sakıncası ne demekti. Bundan sonraki gecelerin diğer gecelerden farkı ne de bundan sonra dışarı çıkamıyorum demekti.
"Duyduğuma göre şehre bir bela dadanmış,"deyince gülmeden edemedim. Duyduğuna göre şehirde birçok şey oluyordu. Şehir, şehir değil, film seti sanki!
"Bela,"diye tekrar ettim gülmeye devam ederken. Duyduğuma göre şehre bir deli dadanmış, ortalarda pek görünme Amber. Duyduğuma göre etrafta bir sapık varmış, okuldan çıkınca direkt eve gel Amber. "Duyduğuna göre."
"Evet, duyduğuma göre,"diye onayladı beni ama onunla dalga geçmemden hiç hoşnut olmadığını mimikleriyle fazlasıyla belli ediyordu. Dalga geçilmeyecek gibi değildi ki! O koca kafalı komşular kıçlarından bir şeyler uydurup millete yayıyorlardı ve bu en sonunda anneme geliyordu. Annem de inanmakta pas vermiyordu. "İnsanlar bunu konuşuyor."
"Anne ben 16 yaşımda olabilirim ama kendimi koruyabilen bir kızım,"derken söylediklerimi sallamıyordum. Dövüş kurslarına gitmemiştim ya da kavgacı bir kız değildim ama acil durumlarda kendimi savunmasını bilirdim. Annemin böyle endişelenmesine gerek yoktu.
"Gitmeyeceksin!"diye bağırınca hızla yerimden kalktım. Küçük evin merdivenlerine sonunda ulaştığımda onları ikişer ikişer çıktım. Kısa sürede bittiğinde odamdan içeri girip kapıyı sinirle kapattım. Kapının hızlıca kapanma sesi bütün evde duyulurken hemen dolabımın kapağını açıp giyeceklerimi çıkardım.
Kalın koyu yeşil kazağımı üzerimdeki badiyi çıkardığımda üzerime geçirdim. Altımdaki eşofmanı çıkarıp dar ama bacağımı sarmayan siyah pantolonumu geçirdim altıma. Çıkardıklarımı yatağın üzerinde bırakıp odanın köşesine bıraktığım içi dolu sırt çantasını alıp odamdan çıktım.
Aşağı indiğimde vestiyerdeki siyah kapüşonumu alıp sırtıma geçirdim. Sırt çantamı da tek omzuma takmadan önce çift tabanlı ayakkabımı ayağıma geçirdim. "2 olmadan evde olurum, daha da gecikirsem mesaj atarım,"diye bağırdım evin içine doğru ve evden dışarı çıktım.
Elimin beraberinde kapüşonumun cebinde olan telefonumu çıkardım ve çocuklara nerede buluşacağımızı soran bir mesaj attım. Çok geçmeden cevap geldi ve ben de o zamana kadar boş boş yürüdüğüm sokakta bir istikamete doğru yürümeye başladım.
Sonunda boş duvarların olduğu bir ara sokakta çocuklara ulaştığımda Raymond'un oturduğu gibi yere oturarak diğer çocukların 3 metre kadar uzağımızdaki duvara yaptıkları graffitiyi izlemeye başladım. "Nasılsın?"
"Kötü,"dedim insanların her zaman söylediği iyiyim yalanından kaçınarak. Zira Raymond böyle bir yalanı söyleyeceğim uzaklıkta bir insan değildi bana. Benden 1 yaş büyük olabilirdi fakat bu, benim en yakın arkadaşım olmasına engel değildi. Bu yüzden o benim en yakın arkadaşımdı. "Annem yine bir şeyler duymuş, güya şehre bir bela dadanmış."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Graffiti | ZM
Fanfiction"Siz emo musunuz?" ©Tüm hakları saklıdır. 01.11.15 Not: Bu hikâyeye bağlanmayın.