Nastya, az önce adayı süsleyen Mora Kalesi'nin etrafının; şimdi sadece birkaç saniye içerisinde toz dumana karışmasını şaşkınlıkla izliyordu. Andreis, onu uyarıyordu; fakat Nastya, o gördüğü görüntünün öylesine etkisinde kalmıştı ki duymuyordu bile. Andreis, Nastya'yı kollarından tutup sarstığında, kendine gelmeyi başarmıştı. Andreis'e korku dolu gözlerle baktı.
Andreis: Nastya, duyuyor musun beni? Ne olur bir şey söyle bana, bir tepki ver haydi.
Nastya, hala tam anlamıyla kendinde değildi. Sadece başını sallamakla yetindi.
Andreis: Tanrı'ya şükürler olsun. Beni dinle Nastya. Şu çalılıkları geçtikten sonra bir ambar göreceksin. Git ve oraya saklan. Orası eski bir yerdir. Geleceklerini sanmam.
Nastya: Ya sen? Sen ne yapacaksın?
Andreis: Ben etrafı kolaçan edeceğim. Ambar küçük ikimiz sığamayız.
Nastya: Hayır.. Hayır, seni bırakamam. Hayır..
Nastya'nın ağlaması şiddetlenmişti. Andreis, Nastya'yı kendine çekip sıkıca sarıldı.
Andreis: Beni bırakmamak için saklanmak zorundasın sevgilim. Yoksa bu barbarlar ayıracaklar bizi. Bak, güzel Mora'ya bile nasıl kıydılar..
Andreis, Nastya'nın küçük yüzünü, iki ellerinin arasına aldı.
Andreis: Bize de böyle kıymalarını mı istiyorsun?
Nastya'nın yaşları gözleri kan toplanmıştı. Fakat ağlamasındaki şiddet de dinmişti. Başını sağ ve sol tarafa çevirerek verdi cevabını. Andreis hafif bir tebessümle devam etti sözlerine.
Andreis: Haydi peri kızı, git artık. Sana söylediğim yerde saklan kimselere görünmeden. Ben senin yanına gelmeden sakın çıkma.
Andreis, Nastya'dan geri çekildi. Etrafı kolaçan etmeye gidecekken Nastya adeta bir küçük kız çocuğu acizliğiyle seslendi Andreis'e. Andreis, duraklayıp arkasını döndü.
Nastya: Ya sen..
Yutkundu. Istemeyerek de olsa dökülmüştü o soru dudaklarından.
Nastya: Sen gelemezsen.. Annem, babam.. Ya onları da öldürürlerse..?
Andreis geri dönüp Nastya'nın ellerini tuttu. Andreis: Hiçbir şey olmayacak sevgilim. Barbarlar geldiği gibi gidecekler. O zaman her şey, eskisinden daha güzel olacak. Söz veriyorum. Haydi, git şimdi.
Nastya ellerini usulca geri çekti. Etrafına baktıktan sonra ambara doğru ilerlemeye koyuldu.
*
Irena, kızının yatağının başucuna çökmüştü. Elleri birbirine kavuşmuş, ileri-geri doğru sallanıyor; kendi kendine mırıldanıyordu.
Irena: Nastyam.. Nastyam.. Nerede benim Nastyam.. Nastyam..
Daimen önce pencereden Osmanlı korsanlarına baktı ve ardından karısına döndü. Irena'nın hali, gerçekten iyi değildi. Aklını kaçırmak üzere olduğu besbelliydi. Karısının karşısına çöküp ellerini, onun ellerine uzatıp tuttu. Irena ise susmuyordu. Hala Nastya'nın adını mırıldanıyordu sallanmaya devam ederek. Daimen derin nefes alıp, kendisinin bile kolay kolay kanmadığı sözleriyle teselliye koyuldu.
Daimen: Endişelenme Irena. Kızımız iyi. Barbarlar gidecek ve kızımız eve dönecek. Üstelik hiç yara almadan. Göreceksin..
Irena susup, Daimen'a çevirdi gözlerini. Daimen, bir süre Irena'nın gözlerine baksa da; kendi inanmadığı gerçekleri karısının bakışında yüzüne vurulmasıyla kaçırdı göz bebeklerini. Irena tekrar boşluktaki noktaya sabitledi kendini. Sallanarak, kızının ismini sayıklamaya devam etti kaldığı yerden.
Daimen ayağa kalktı. Tekrar perdeyi hafifçe aralayıp dışarıdaki görüntüye baktı. Onun da içi cız ediyordu. Şuan kızı dışarıdaydı. Belki de tehlikedeydi. Burada, böylece eli-kolu bağlı oturmamalıydı. Irena'ya döndü.
Daimen: Nastya'yı bulup getireceğim Irena. Ne olursa olsun!
Irena, kapıdan hışımla çıkan kocasına baktı; kızının adını dilinden bir saniye düşürmeden. Sonra tekrar önüne döndü.
*-Multimedya-
Nastya, çalılar arasında koşa koşa ilerliyordu. Arada bir etrafını kolaçan ediyordu. Patlayan her tüfek sesi, Nastya'nın küçücük yerini hop oturup hop kaldırıyordu. Sonunda ambarı görmüştü. Peşinden onu görüp gelen biri var mı diye kontrol etti. Önüne dönüp ambara girecekken, karşısına bir Osmanlı korsanı çıktı. Arkasını dönüp kaçacakken bir başkası çıktı. Sağına, soluna döndü. O taraftan da gelenleri görünce kaçacak yeri olmadığını artık anlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahpeyker
Historical FictionTarihin kanlı döneminde masumiyet savaşı veren küçük bir kız çocuğuydu o.. Masumiyeti gitse de, gücü daima yankı uyandıracaktı..