Gözlerimi tavana dikmiş öylece yatıyordum. Hayatımın son bir haftasını gözden geçiriyordum. İçimdeki ses 'Yaşıyor musun ya?!' Diyordu. Son bir ay, bir yıl veya son 18 yıl içimdeki ses hep aynı şeyi söylüyordu. Annem Almanya'da yaşıyordu. Ben ise babamla Fransa'da. Babamın kız arkadaşlarıyla tanışıyordum. Her cuma. Sosyal hayatım sadece bundan ibaretti. Artık yaşıtlarım gibi kendi yolumu çizmek istiyordum. Bir hikayem olsun istiyordum. Ama daha aşık bile olamıyordum. Birilerine bağlanamıyordum. Ciddi bi güven sorunun vardı.
Ayağa kalktım yeni okul formamı düzeldim. Yeni bir okula başlıyordum. Daha bir haftadır Fransadaydım. Yani daha ilk defa burada okula gidecektim. Ve yeni birileriyle tanışmak konusunda oldukça beceriksizdim.
Babamın yanına mutfağa indim. Beceriksizce hazırlanmış masaya baktım.
Babam mahçup bir şekilde bana bakarak:
-Eva tatlım oturmayacak mısın?
-Bunları yememi beklemiyorsun değil mi baba?
-Ah! Peki yoldan bir şeyler alırız. Sen iyi misin uyuyamamış gibisin?
-Ha hayır, yani iyiyim sadece gece sanki bir çığlık duydum.
-Burası Fransa biraz rahat ol.
-Sanki bir kadın sesiydi.
-Eva bu polisin işi.
-Bana bir şey anlatıyordu sanki Eva dediğini duydum. EVA MCGRATH diye bağırıyordu sanki.
-Eva git ve araba bin posta kutusuna bakmayı unutma.
-Peki.
Islık çalarak geceyi düşünüyordum. Rüya mı görmüştüm? Sanırım.
Yerdeki gazeteye eğildim. Büyük puntolu haber dikkatimi çekti.
DÜN GECE BİR BAYAN CESEDİ BULUNDU. MAKTÜL BAYAN KRISTEN CHESS'İN EVA MCGRATH ADINI HAYKIRDIĞI SÖYLENİYOR. FRANSA POLİSİ ŞİMDİ BU MEÇHÜL BAYANI ARIYOR.