Sessiz ve sakin bir evdi

35 2 0
                                    

​Sessiz ve sakin bir evdi. Tıpkı yeni evli olan sakinleri gibi. O güne kadar ne bir gürültü, ne bir bağırış çağırış duyulmamıştı. Komşular da bu genç aileyi gıptayla izler, memnuniyet içerisinde takdir ederlerdi. Fakat neler olmuşsa son bir haftadır her akşam bir kavga yaşanmakta, erkeğin bağırmaları, kadının çığlıkları duyulmaya başlamıştı. İlkten şaşıran komşular bunun her akşam tekrarlanması üzerine artık dayanamamaya başlamış, el birliği ile olaya müdahale etmeye karar vermişlerdi.

​Yine içeriden gelen şangırtılar üzerine aşağıdaki komşular yukarıya, yukarıdaki komşular aşağıya inip kapıya dayandılar.
​"Yeter artık, girelim kurtaralım kadını şu beladan."
​"Bu kadarı da fazla yani. Dayak dayak dediğin de bir yere kadar."
​"Tabi canım. İnsan döver de karısını ama sever de."
​"Girip bir dersini verelim şuna. Hele bir daha yapsın."
​"Kapıyı açmazsa da yılmayalım. Açana kadar bekleyelim."
​"Hatta kırıp içeri girelim."
​"Apartman huzurumuz kalmadı zaten."

​İçlerinde apartmanın en cevval olanı, yönetici Ramazan bey cesaretle vurdu kapıya. Herkes kapının açılmayacağını düşünüyordu. Erkekler omuzlarını yükseltmiş, yüklenip kırmaya hazırlanıyorlardı. Fakat kapı beklemedikleri şekilde hemen açıldı. İçerideki kadının ağlaması da kesilmişti bir anda.
​"Buyurun," dedi genç koca. Karşılarında gözü dönmüş biri yerine gayet sakin ve saygılı birini buldular.
​"Hoş geldiniz," dedi hatta. "Buyurun buyurun içeri gelin."
​Komşular bir anda yelkenleri suya indirdiler. Utanıp sıkılıp, "Rahatsız etmeyelim evladım," dediler.
​"Estafurrulah, buyurun gelin. Benim evim sizin eviniz," dedi.
​"Yok oğlum," diyerek ısrar etti biraz önceki cevval Ramazan bey. "Her evde olur böyle şeyler. Karı koca arasına girmeyelim."

​"Eh, peki" diyerek kapattı kapıyı genç koca. Kapıyı kırmaya kadar kararlı komşular başlarını öne eğip hak verdiler. "Olur böyle şeyler canım. Zaten saygılı çocuk, doğru yolu bulacaktır. Bak nasıl da hemen saklayacak bir şeyi olmadığını gösterip içeri davet etti. Karı koca arasına girmeyelim biz en iyisi. Utanıp bırakır zaten artık."

​Günler geçti, yalnız işler komşuların umduğu gibi gitmedi. Her akşam kavga gürültü, bağırış çağırış, ağlama haykırma devam etti. Hem de her gün biraz daha artarak. Kadın artık yalvarmaya, yardım dilenmeye başlamıştı. Komşular yine dayanacak sabırlarının kalmadığı bir gün toplanıp kapıya dayandılar yine.

​"Yok artık bu kadarı da fazla."
​"Kesin girip kurtaralım bu sefer kadını."
​"Geri adım atmayalım."
​"Baksana nasıl da yalvarıyor kadıncağız."
​"Hatta kırıp içeri girelim" dediler.
​"Apartman huzurumuz kalmadı zaten."

​Çaldıkları zaman kapı yine önceki gün gibi hemen açıldı. "Buyurun ne vardı?" dedi genç koca. Bu defa geçen seferkine göre oldukça sert ve sinirliydi. Karşılarında yine beklemedikleri bir tavırla karşılaşan komşular ne diyeceklerini bilemediler. O sakin adam birden bir canavara dönüşmüştü sanki. Korktular, çekindiler.
​"Biz karı koca arasına girmeyelim evladım," dediler.
​"Evet, girmeyin. Her evde olur böyle şeyler," diye sert çıktı adam.
​"Yani evladım biz de komşu olduğumuz için," diyecek olurken apartman yöneticisi Ramazan bey, çat diye kapandı kapı suratlarına. Şaşkınlıktan küçük dillerini yutan komşular ne diyeceklerini bilemediler. Kapıyı kırıp kadını kurtarmaya and içmişken kocanın tepkisi üzerine şimdi aralarında konuşuyorlardı.

​"Böylesi sakin bir çocuğu bu hale getirmek de maharet ister."
​"Tabi ya. Kim bilir kadın neler etti adama."
​"Tek taraflı bakmamak lazım. Kesin vardır bir şeyler."
​"Kadın dediğin erkeğini idare edecek."
​"O da abartıyor yani, ne var iki tane vurduysa."

​Günler günleri izledi. Kadının bağırtıları, yalvarışları, yardım dilenişleri bir türlü kesilmedi. Her gün daha artarak devam etti. Komşular yine aralarında konuşup kapıya dayanmaya karar verdiler. "Artık yeter, apartman huzurumuz da kalmadı zaten," dedi cevval Ramazan bey. Kimseden destek göremeyen dayak yiyen kadın ise, bir gün çıktı gitti, günler sonra televizyonda gördüler onu. Her gün dayak yediğini, ne bir konu komşunun ne bir Allah'ın kulunun kendisine yardım etmediğini anlattı. Programa katılanlar hiç tasvip etmediklerini belirterek "çık çık"ladılar. Genç koca telefonla katıldı dayanamayıp. Pişman olduğunu, bir daha asla elini sürmeyeceğine dair söz verdiğini söyledi. Gözleri yanakları makyajlı program sunucusu kadın ise gözleri yanakları mosmor kalmış kadına, kocasına geri dönmesini, bir şans daha vermesi gerektiğini, televizyona çıkmasının ona zaten büyük bir ders olduğunu anlattı. İnandı gözleri mosmor kadın, gözleri makyajlı kadına. Büyük umutlarla girdi evine, bekledi kocasını. Değişen bir şey olmamıştı. O güne kadarki en büyük kavga yaşanmıştı belki de evde.

​Komşular toplanıp gittiler eve. Hani adam söz vermişti bir daha dövmeyeceğine. Gidip hesap sormak için dayandılar kapısına. İçeriden gelen seslerden adamın bu sefer karısının televizyon programına çıkmasına kızdığını anladılar. Onu cümle âleme rezil, itibarını ise iki paralık etmişti.

​Hak verdi komşular adama. Bu sefer kapıyı çalmamaya karar verdiler.
​"Artık ünlü oldular zaten, bizi de rezil eder bunlar."
​"Polisler sonra bizim kapımıza da dayanır."
​"Bizim çoluğumuz çocuğumuz var, bu yaştan sonra medyatik mi olacağız?"
​"Hem memlekette sadece o mu var koca dayağı yiyen?"
​"Dayağı yiyip otursaydı ya aşağıya, medyalara çıkıp iyice delirtmeseydi adamı."
​"Hem gireceğiz, şikâyet edeceğiz de ne olacak? Savcı hep serbest bırakıyor bunları zaten."
​"Adamın kaçma şüphesi yok diye tutuklamadan yargılıyorlar."
​"Nasıl kaçma şüphesi olsun ki? Her akşam gelip karısını dövüyor ya işte. Yeri yurdu belli! Ne diye adamın günahını alıyorsunuz."
​"Kadın yapıyor hep zaten. O kızdırıyor adamın kafasını, yoksa melek gibi çocuk."
​"Evet evet. Hak ediyor vallahi. Hem neden dövsün ki durup dururken."
​"Televizyona çıkmasaydı böyle olmazdı bile."
​"Tabi ya. Gel bizden yardım istesene. Biz de komşu değil miyiz?"
​"Baksana, bize de suç atıyor. Yardım etmediğimizi söylüyor. Biz elimizden geleni yapmadık mı sanki?"
​"Yaptık tabi, nankör kadın ne olacak."
​"İş bizim boyumuzu aştı artık. Medyaya gitmeyip yine bize gelseydi çözerdik bu işi."
​"Evet evet, çözerdik ama elimizden bir şey gelmez artık."

​Başları önde, adamın haline üzülen, kadına kızan komşular şimdi ne yapacaklarını bilemediler. Bir büyüğün kararına ihtiyaç duyuyor gibiydiler. Apartman yöneticisi cevval Ramazan konuştu:
​"Hadi evlerimize gidelim artık. Bundan sonrasına karışmayalım. Gençler, aralarında hallederler. Apartmanda huzurumuz da kalmadı zaten."

Ocak 2015

Sessiz ve sakin bir evdiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin