Bölüm 1
“Dük Clark Cinayeti”
Dük eve yine yorgun gelmişti. Bu gizli toplantılar onu oldukça yoruyordu. Buna daha ne kadar karşı çıkabilirdi bilmiyordu ama devlet hiç iyi bir yere doğru gitmiyordu. Derin bir nefes aldı ve yelek düğmelerini çözdü. Minik kızı Pasion o gelmeden asla uyumazdı. Yüzüne yayılan gülümsemeyi durduramadı ve yavaşça merdivenlerden yukarı çıktı. Karısı Amanda öldüğünden beri tek dayanağı kızıydı. Annesinin yumuşak kızıl saçlarına sahip güzel kızı.
Odanın kapısı açılınca küçük Pasion göğsünde birleştirdiği kollarını çözdü ve hızla babasına doğru koştu. Dalgalı uzun kızıl saçları savruluyor, ela gözleri neşe ile parlıyordu. Minik kollarını babasının boynuna sararken yanağına kocaman bir öpücük kondurdu. “Hoş geldin baba!” Dük Clark gülümseyerek kızına baktı. “Yine uyumadın demek.” Minik kız gülümsedi ve tekrar babasına sarıldı. Odadaki yaşlı dadı ise sessizce dışarı çıkmıştı.
Dük Clark kızını kucakladı ve yatağına yatırdı. Yeleğini sandalyenin üzerine bıraktıktan sonra o da kızın yanına uzandı. “Bugün yine ne yaramazlık yaptın bakalım?” Pasion yüzünü babasından gizleyerek cevap verdi. “Hiçbir şey yapmadım.” Dük kızının başını kaldırıp gözlerinin içine gülümseyerek baktı. “Seninle anlaşmıştık Pasion. Bana ne olursa olsun yalan söylemeyecektin.” Küçük kız tam cevap verecekti ki aşağıda bir gürültü koptu.
Dük hızla ayağa kalkarken küçük kızı kolunu tuttu. “Baba!” Aşağından gelen çığlıklar artarken Dük kızını hızla yatağın altına soktu. “Sakın. Oradan.Çıkma.” Pasion hızla babasının ellerini tuttu. Hıçkırarak ağlıyordu. “Ne oluyor? Baba beni bırakma!” Dük hızla kızın alnını öptü ve onu yatağın altına itti. “Sessiz ol.” Pasion titreyen elleri ile ağzını kapattı. Odanın kapısı kırılırken çığlık atmamak için minik ellerini ısırdı. Babasının ve başka bir adamın ayaklarını görebiliyordu.
Dük şaşkınlıkla karşısındaki adama baktı. “Ne-Neden?” Adam yavaşça ona doğru yaklaşırken konuşmaya başladı. “Fazla kurcalıyorsun Clark! Başkalarına engel oluyorsun. Seni defalarca uyardım.” Dük kılıcını havaya kaldırırken sinirle ona baktı. “Benden Kralıma ihanet etmemi istediniz!” “Daha iyi yeni bir Kral için! Şimdi o çok sevdiğin Kralınla beraber sende öleceksin!” Dük ilk kılıç darbesini savuştursa da ikincisinde o kadarda başarılı olamadı. Bir süre sonra kalbine saplanan kılıç ile yere düştü.
Pasion gözlerinden yaşlarken akarken kendini tutuyordu. Babası neden kalkmıyordu ki ayağa? Pasion ile yine mi oyun oynuyordu yoksa? Eğer öyleyse Pasion ona bu sefer gerçekten küserdi işte!
Babası ile kavga eden adam yavaşça yatağa doğru yaklaşırken ellerini ağzına daha sıkı bastırdı. Babası ona dışarı çıkmamasını ve sessiz olmasını söylemişti. Adam dizleri üstüne çökmüştü ki kapıda başka biri daha belirdi. “Mark! … Yapmışsın.”
Mark dizlerinin üzerinde doğrulurken yerdeki cesede baktı. “Evet. Başka çarem yoktu.” Kapıdaki Matthew’a dönüp baktı. Genç adamın tüm vücudu kan içindeydi. “Kız?” Matthew başını iki yana salladı. “Bulamadık. Zaten buna zamanda yok. Şu lanet olası evi yakıp gidelim artık. Saklanıyorsa da yangında ölecektir.” Mark yavaşça başını salladı ve son kez dönüp yatağa şüphe ile baktı. “Haklısın. Kral Muhafızları gelmeden gidelim.”
İki genç adam uzaklaşırken minik Pasion onların arkasından bakıyordu. İsimlerini duyunca kim olduklarını hemen anlamıştı. Babasının en iyi iki adamıydı onlar. Mark Cambell ve Matthew Femborg…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Soğuk Leydi
Historical FictionGüçlü… Güzel… Zeki… Ve tek isteği intikam olan bir Leydi.