BÖLÜM-1(İKİ RUH)

23 1 1
                                    

Belki çoğunuz daha yatağından kalkmamışken onlar iki ayrı yakada oturdukları halde ruhlarıyla boğazı birbirlerinden habersiz geçerken boğaza karşı sigara içiyorlardı.Biri Avrupa diğeri Anadolu Yakasında oturan Devrim ve Rüzgâr.İki ayrı beden ve bir arada olması gereken,birbirlerine muhtaç iki ruh...birbirlerinin ruh ikizleri.Hayat ve onun pis,acımasız oyunlarından sadece biriydi bu.Hayat zamansız bir son barındıran, sizi melankoliye ve bunun getirisi olarak ölüme daha fazla yakınlaştıran ve muhtaç olmanızı sağlayan belki de öyle gösteren oyunlarla dolu büyük bir merhametsizlik yumağından ibarettir bazen.Önünüze o kadar az seçenek bırakır ki kötünün iyisini seçmenizi ister sizden ve bu şekilde hayatınızı siz şekillendirmiş ve bu hale getirmiş gibi gözükürsünüz ama başka bir çareniz yoktur ve bunu çoğu zaman insanlar anlamaz belki de anlamak istemez.Tıpkı her çocuğa sorulan 'annen mi yoksa baban mı?'sorusu gibidir.Bir türlü cevap veremediğiniz ya da cevabını bulamadığınız ve ortak bir cevap vermeye çalışıp karşınızda pis pis sırıtıp sorusuyla sizi köşeye sıkıştıran,o çocuk halinizle ezilip büzüşmenizden zevk alan yaratığın kabul etmemesiyle kalakaldığınız gibi hayatta size böyle saçma ve çelişkisinden kurtulamadığınız sorular sorar ve yine öyle kalakalırsınız.

Devrim bir eli cebinde diğeri hala dumanı tütmekte olan sigarasında boğazı izlerken rüzgâr saçlarını uçuruyordu. Rüzgâr her yüzüne vurduğunda gözlerini kapatıyor ve ona karışmak istiyordu sanki.Hadi biraz da ona kulak verelim.

-Devrim'in ağzından-

Saçlarım rüzgârın etkisiyle uçuşurken sigarayı dudaklarımın arasına aldım ve derince içime çektim.Duman ağzımdan çıkarken çoktan buralardan uçup gitmişti bile bende Rüzgâr'a karışıp esip gitmek istedim buralardan,hiç kimseye belli etmeden çekip gitmek ve bir daha geri gelmemek.Sigaranın son can alan dumanını da içime çekip izmariti ayağımın altında ezdim.

''Devrim simitleri aldım hayatım hadi gidelim.''

''Tamam Demir,geliyorum.''

Uzun zamandır birlikte olduğum bir erkek arkadaşım vardı ve monotonlaşmış bir ilişki...belki uzun zaman önce ayrılmamız gerekti ama sanki içimde dolmak bilmeyen bir boşluk vardı ve o bunu geçici de olsa,kısa süreliğine de olsa unutturuyordu ya da bana öyle geliyordu.Yavaşça elimi havaya kaldırdım ve Rüzgâr'ıma el salladım ve arkamı dönüp Demir'in yanına doğru ilerledim.

-3.kişi-

İşte Devrim böyle bir kızdı içindeki dolmak bilmeyen boşluğun ufak bir parçasını bile dolduramayan bir adamla birlikte olup ayrılmaktan korkan kız.Rüzgâr'a karışmak isteyen ama bunun için uğraşmayan kız...karşısındaki Rüzgâr'ına kör kız.Hadi şimdi de biraz Rüzgâr'ı tanıyalım,acele etmeyin ismi kadar hızlı değildir onun ruhu.

-Rüzgâr'ın ağzından-

Elimde son nefesi olan dumanını tüttüren sigaramla boğazın derin sularına pek de derin olmayan düşüncelerimle eşlik ediyordum ya da etmeye çalışıyordum.Sigaramın son nefesini vermesiyle elimde kalan son parçası izmariti avucumun içine aldım ve yavaşça sıktım.Sönmemiş olan kısmı avucumun iç kısmına küçük,tatlı bir acı bırakmıştı.Hâlen avucumun içinde olan ve nedensizce bırakmak istemediğim izmarit sanki onun canı yanıyormuşcasına avuç içime sızı vermeye devam ediyordu.Sırtıma vuran adaşım varlığını hissettirirken ben yokluğumda boğuluyordum ve bu yeni olan bir duygu değildi.Alışmıştım artık ona ve en kötüsü de buydu...alışmak.Yalnızlığa alışmak,acıya alışmak ve...duygulara alışmak bir nevi hissizleşmek.Artık bazı duyguları hissetmemekten ve bazılarını da fazla hissetmekten dolayı gerçekleşen bu durum beni çoktan içine çekmişti.Biraz daha buradan kalmak istemediğimi anladığım anda yavaşça yüzümü döndüm adaşıma ve yürümeye başladım.Sıkmış olduğum avucumu açtım ve büzüşmüş izmarit yere düştü.

-3.kişi-

Rüzgâr her adımında kaldırıma görünmez bir iz bırakırken elleri deri ceketinin içindeydi.Siyah saçları adaşının onun hep yanında olduğunu gösteriyormuş gibi uçuşuyordu.Bağcıkları açık ve her adımında yere çarparken, postalları tok bir ses bırakıyordu her adımında.Her zaman ki gibi insanlar renkliyken o simsiyahtı tıpkı Devrim gibi.Birbirlerini tamamlayan iki siyah nokta,birbirlerine muhtaç iki siyah nokta.Devrim yanında Demir olmasına rağmen yapayalnızken,Rüzgâr kimsesizdi.Yanından geçen bedenlere bakmadan sadece adımlarını izliyordu.Kimileri hiç acele etmeden yürürken bazıları adımlarını birbirine karıştırıyor ve sanki görünmez bir ayak çelme takıyorken hızlı adımlarından birine ve yere düşme tehlikesi geçiriyorlardı.Kim bilir kaç kişi yanından geçmişti şimdiden ama Rüzgâr daha bir tanesinin bile yüzüne bakma tenezzülünde bulunmamıştı.

Devrim camdan dışarı izlerken ağaçlara odaklanmaya çalışıyordu ister istemez.Arabada çıt bile çıkmıyordu Demir radyoya elini hareket ettirmişken Devrim ona bakmadığı hâlde fark etmişti.

''Açma.''

Demir hiçbir şey demeden kafasını salladı ve yola bakmaya devam etti.Devrim eksik olan parçasını hatırladığı anda hızla eli düğmeye gitti ve düğmeye bastırdı.Cam hızla açılırken sert rüzgâr yüzüne vurmaya başladı.Rüzgâr'ına uzak olsa da hissediyordu onu ruhunda.




EKSİK RUHLARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin