Dünyayı yöneten Mafya 1

76 0 1
                                    

Vazgeçmedikleri 1961 yılında anlaşılacaktı. 27 Mayıs 1961'de 38 yaşındaki genç Türkiye Cumhuriyetinde Askerler darbe yapmıştı. Aslında darbe yaptırılmıştı. Çünkü buna zemin hazırlayan derin güçler aynen yazdıkları senaryoyu uygulamaya koymuşlardı bile.

Evet, O yıl bir başbakan, sudan sebeplerle Askerlere bağlı mahkemeler ve askeri hakimler tarafından idam edilmesine karar verildi. Aslında Menderes kendini çok iyi savunmuştu. Yürürlükteki kanunda örtülü ödenekteki kaynakların Başvekil (Başbakan) tarafından sınırsız olarak ve kayıt tutulmadan harcanabileceği açıkça belirtildiği halde, darbecilerin mahkemesi 10 yıllık Örtülü Ödenek kayıtlarını istedi. Menderes, bir kısmı da Kıbrıs'ta kurdurduğu Türk Mukavemet Teşkilatı için harcandığı sonradan ortaya çıkan bu harcamaları açıklamadığı için bu dava sonucunda 4.877.780 lirayı zimmetine geçirmekten de suçlu bulunmuştu.

Bir hukukçu olarak gerçekten tüm suçlamaları boşa çıkarmış ve "Her türlü delillerini çürüttüm ve suçlamaları boşa çıkardım" diye sevindiği sırada gelmişti idam kararı da. Kimin umurunda idi ki, suçlu ya da suçsuz olması. İdam edilmesine karar verilmesi gerektiği biliniyordu ve bu da yapılmıştı. Yani kısacası derin güçler tarafından verilmiş olan görev tamamlanmıştı.

Başbakan Adnan Menderes 1961 yılında 27 Mayıs darbecileri tarafından idam edildiğinde ise Bağdat Paktı dağılmış ve Kıbrıs meselesi ise tekrar çözümsüzlüğe gömülmüştü. O gün Türkiye'yi gizli örgütlerle yöneten derin güçler çalışmalarını durmadan sürdürmeye devam ediyorlardı. Onlar için aslında bu bir gizli görev idi... Gizli görevliler görevlerini icra ediyor ve Menderes'in misyonuyla yola çıktığını söyleyen emekli Orgeneral Ragıp Gümüşpala bir otel odasında ölü bulunması sağlanıyordu. Menderes ailesinin bütün isimleri şüpheli ölüm ve kazalarla siyaset sahnesinden silinmesi derin güçlerin aslında ne kadar güçlü olduklarının da göstergesi idi. Suçlular derin olunca kimse suçlu arama gereği bile duymuyordu.

23 Kasım 1970 yılında Türkiye Avrupa Ekonomik Topluluğu ile Brüksel antlaşması imzaladı. Ankara anlaşmasının devamı niteliğindeki bu adım Avrupa sürecini sağlamlaştırmıştı. Bu durum bile kabul edilemezdi derin güçler tarafından. Bunun bir şekilde kesintiye uğraması gerekiyordu ve 12 Mart muhtırası ile 1971'de hükümet düşürüldü. Darbe süreci olmasaydı, Brüksel anlaşmasına göre Türkiye 22 yıl sonra 1992 yılında Ortak Pazar, yani Avrupa Birliği'ne tam üye olmuş olacaktı. Bütün bunlar derin güçlerin işini yaptığı anlamına gelmiyordu. Evet istedikleri gibi yönetiyorlardı. Ama bu onlar için yeterli değildi ve yeterli olmayacaktı tabi ki.

Türkiye'de Şiddetin tüm yurda yayıldığı günlerde, 1 Mayıs 1977'de Taksim meydanındaki olaylarda kimliği hala belirlenemeyen derin güçlerin açtığı ateş sonucu 36 kişi can verdi. Dökülen her kan geride bir iz bırakacak ve bu da derin güçlerin çok daha rahat toplumsal tepki ile yönetmeyi başaracaklardı. 7 Mayıs 1977 de Bülent Ecevit "Kontür Gerilla hareket halindedir. 1 Mayıs'ta parmağı var" dedi. Ecevit, 29 Mayıs 1977 İzmir Çiğli de Türkiye'de sadece 3 tane olduğu belirlenen özel bir silahla yanındaki polis tarafından suikaste uğramasına rağmen sağ kurtuldu. Aslında Ecevit öldürülmek istenseydi öldürüldü. Bu eylem ona bir ders niteliğinde idi. Bu dersi de aldığı kanaatine varıldı.

24 Mayıs 1978 de Türkiye'de Konturgerilla'yı ilk kez dava konusu yapan Savcı Doğan Öz Ankara'da öldürülecekti. Savcı'nın ne haddine idi ki... 12 Eylül 1980 darbesi "şartların olgunlaşmasını bekledik" diyen Genel kurmay Başkanı Orgeneral Kenan Evren komutasında gerçekleştirildi. Darbeyi yapanların önünde birçok sorun varken, darbeden hemen sonra 20 Ekim1980'de Türkiye vetosunu kaldırarak Yunanistan'ın Nato'ya dönüşüne izin verildi.

1983 yılında iktidara gelen ve büyük bir dönüşümün öncülüğüne soyunan Başbakan Turgut Özal, 1988'de Anavatan Partisi Genel Başkanı'nın belirleneceği olağan kongre sırasında uğradığı suikasttan yaralı olarak kurtuldu. Yine derin güçler Özal'ı aslında öldürmek istemediler. Sadece bir mesaj vermek istediler. Ancak, bu mesajı alamayan Özal, 1993'te Cumhurbaşkanı iken kalp krizinden öldü. Ölümü hep şüpheli kaldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 16, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dünya yöneten MafyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin