Aşkın ne zaman, nerede ve ne şekilde sizi bulacağını bilemezsiniz...

62 1 2
                                    

Ask raslantılardan ibarettir . Ama diğerlerinden farklı olarak gizemler ve aşkın karanlık yüzü aşkı engellemeye çalışır .



Hayatın çok sıkıcı olduğuna inanıyordum ta ki o sesi duyana kadar . Kendimi engelliyemedim ve hemen sesin geldiği yerin , konferans salonunun kapısını açtım . Bu kimdi ? Dağınık saçlı , yeşil gözlü ve her notada kendimi daha mutlu hissetmemi sağlayan kimdi ?

İçeri girip kapıyı sessizce kapattım . Ellerimi birbirine bağlayıp , masum bir tebessümle şaşkın şaşkın onu izliyordum. En sevdiğim parçayı "Say Something"i çalıyordu . Sesi harikaydı . İnanılmazdı ...

Şarkının bitmesine yakın ona daha çok yaklaştım ve hâlâ beni fark etmemişti. Bu parçayı ve piyanoyu çok sevdiği belliydi. Şarkı bittiğinde bana baktı yeşil gozleriyle , o kadar masum bakıyor du ki bana soru sorduğunu farketmemiştim.

" Burada ne arıyorsun . "
" Hey sana diyorum . "

Kaşlarının birini kaldırmış , yanakları hafif kızarmış bir şekilde bana bakıyordu.

" Be.. Ben özür dilerim ."
" Sadece notaları duyunca kendime engel olamadım."

Sanki bu cevap yeterli değildi . Bi cevap beklercesine bakmaya devam ediyordu.

" Say Something en sevdiğim parça ve bu parçanın notalarını duyduğumda dinlemek istedim . "

Yüz ifadesi bir anda değişti. Hemen siyah kaplı dosyasını çıkartıp parçalarını toparlayıp dosyasına koydu. Bi cevap bekliyordum . Ellerimi birleştirip , kaşlarımı soru soracasını çattım . Bana baktı , elini dağınık saçlarının arasından geçirdi .

" Keşke banada sorsaydin ufaklık ! "

Ufaklık mı? Sinir şey ... Kendini ne sanıyordu ki . Burası lise ve ben 11. sınıfım bana nasıl ufaklık diyebilir ki ? Yapmacık bir şekilde gülümseyerek ;

" Sanırım son sınıf öğrencisisin."
" Gıcık şey ..." dedim .

Gitmek istemiyordum. O kendini beğenmiş haliyle bile ona o kadar sinirlenmeme rağmen yeşil gözlerine bakmaya devam ediyordum.

Hemen arkamı dönüp odadan çıktım .

"Eyvah Çise beni bekliyordu." Off çok gecikmiştim . Üzerimi değiştirip Çisenin yanına gittiğimde kaşlarını çatmış bana bakıyordu.

" Çise çok üzgünüm geciktim ."

dedim. Bana sırıtarak bakıyordu.

" Hey ne oldu? Neden bana öyle bakıyorsun ." dedim . Sırıtmaya devam ediyordu.
" Hayal sen iyi misin ? Neden yüzün kızarmış ve şapşal şapşal sırıtıyorsun."

Çise beni çok iyi tanıyordu , resmen içimi okumuştu . Yanaklarımın daha çok kızarabildiğini hissedebiliyordum .

" Şey...Çise önemli bişey değil."
dedim .
" Hadi Hayal ne oldu anlatır mısın ? Sen hiç geç kalmazdın ve şu an çok farklı gülüyorsun."

dedi . Daha fazla direnmenin bir anlamanı yoktu . Çise beni çok iyi tanıyordu bu yüzden ona neden geç kaldığımı anlattım.

" Piano çalan yeşil gözlü ve senin en sevdiğin parçayı çalıyordu öyle mi? " dedi .

Çise bana gülüyordu. Bu saçma duygu sinirimi bozmaya başlamıştı .

" Çise ne oldu ? Gülünecek birşey olduğunu sanmıyorum."

" Seni bu kadar utandıran ve etkileyen kimmiş acaba ? "

"Dalga geçmeyi keser misin?"

Sesimdeki değişimi anlamış olmalı ki hemen konuyu kapattı . Okulun pansiyonundaki odamın olduğu kata çıktım . Aklım piano çalan çocuktaydı . Çocuk dediğime inanmayın uzun boylu , yeşil gözlü , kumral dağınık saçlı ve büyük ihtimalle sporcuydu . Vücut çalıştığı kesindi . İçine giydiği gri tişörtten karın ve kol kasları görülebiliyordu .

Aşkın Karanlık YüzüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin