Bölüm: 1

338 23 6
                                    

"Ve kalpleri birbirine ısındıran yalnızca Allah'tır." (Enfal-63)

"HAAYIIR!" diye bağırarak aniden kalktı.Kabus görmüştü.Onun bağırmasından uyanan hizmetçi koşarak yanına geldi.

-İyi misiniz? diye sordu.

Genç adam ter içindeydi.Hizmetçi hemen bir bardak su getirip, hızlı nefes alış-verişlerini düzene sokmaya çalışan adama doğru uzattı ve:

-Buyurun, su için, dedi. Sakinleşin.

Genç adam, sesin geldiği yöne doğru elini uzatarak bardağı aldı ve aralıklarla suyu bitirdi. Aslında bardağın içindekinin su olup olmadığını dahi bilmiyordu. Ama ne yapsındı? Zaten o günden sonra her şey ona anlamsız geliyordu. Yaşamak dahil.

-Bir şeye ihtiyacınız var mı? diye sordu genç adamla ilgilenen erkek hizmetçi.

-Hayır, dedi adam.Çıkabilirsin.

Hiç uzun uzadıya konuşmazdı.Hatta gerekmedikçe odasından da çıkmazdı.Odasına da her zaman herkesi almaz, yalnız kalırdı. Zaten her şeyini kaybetmişti.

Hizmetçi odadan çıktı ve kapıyı yavaşça kapattı.Kapının kapanma sesini duyunca, genç adam tekrar yatağına uzandı. Sanki hep o kabusu görmek istiyordu. Çünkü o vardı kabusunda. Her uyuduğunda bir yıl önceki acıyı hissediyordu. Uyandığında o bir yıl önceki olay tüm tazeliğiyle hüzne boğuyordu genç adamı...

Saatin daha erken olduğunu düşünüyordu.Gerçi geç olması da bir şeyleri değiştirmezdi.Zaten bir yıldır bu odadan dışarıya pek fazla adımını atmamıştı.Bazı zamanlar hizmetçi adam, genç adamı odasının içindeki küçük balkona çıkarırdı.

Şimdi uykusu yoktu ama kalkmak da istemiyordu.İki yıl önce üniversite son sınıfa başladığı zamanlar zihnine doluştu ve O, zihnini serbest bırakarak hatıraların, gözünün önünden film şeridi gibi geçmesine izin verdi:

Beni kahvaltı masasında bekleyen annem ve babamı daha fazla bekletmemek için hızlı hareketlerle saçımı düzelttim.Ardından aynaya baktım. Günümüz deyimiyle gayet 'cool' ! Tamam tamam, bu ergenlikleri lisede bırakalı çok oldu.

Güneş gözlüklerimi de alıp odamdan çıktım ve yemek odasına doğru yöneldim.O sırada arkamdan:

-Rüzgar Bey, diye, evin mutfak işleriyle ilgilenen yardımcısı seslendi.Ona döndüğümde devam etti.

-Bugün hava iyi olduğu için kahvaltınızı terasta hazırladık.Mert Bey ve Sevim Hanımda oradalar.

Yardımcı kızı başımla onaylayarak

-Tamam, sağ olun, dedim ve az önce indiğim merdivenleri tekrar çıkmaya başladım.

Annemleri de epey beklettim ama kendileri kaşındılar! Ulan ben odamdayken bana haber versenize. Bekleyin bakalım! İnadına daha yavaş adımlarla çıkacağım lan! Bu arada saat kaç?Kolumda ki saate baktığımda, biraz daha yavaş olursam Ayaz'la konuştuğumuz saati geciktireceğimi fark ettim ve eğer geç kalırsam bu sefer dilinden de, elinden de sağ çıkamazdım. Annemlere atacağım tribin, kendi kaleme doğru gittiğini görünce topu taca atarak hızlanmaya başladım.

Terasa çıktığımda babam bana dönerek:

-Oo.. Beyefendi hazretleri, şu anda bir kızın hazırlanma rekorunu bile geçebildiniz.

Annem, babamın söylediklerine gülerken:

-O, bizim evin prensesi ,diyordu.

Bu amaçsız ve iğrenç espiriler karşısında içimden 'yıkılmadım ayaktayım' derken annemlere de 'gülmedim' bakışı atmayı ihmal etmedim.

ENSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin