Tenefüste dışarı çıkmamıştı, sırasında telefonla oynuyordu. Yanına gittim ve selam verdim. Tanışmıştık. Nereli olduğunu, hangi şehirden geldiğini öğrenmiştim. Babasının tayini nedeniyle Eskişehir'den taşınmışlardı. Biz sohbet ederken zil çalmıştı. Sırama geçtiğimde büyülenmiş gibiydim. Kendimi ondan alamıyordum. Derstede sürekli ona bakıyordum. Birkaç kez yakalamıştı beni. Utanmıştım ama hala bakıyordum. Elimde değildi gözlerim kendiliğinden kayıyordu ona. O gün ona bakarak geçmişti. Bu sırada adının Mehtap olduğunu öğrenmiştim. Okul bittiğinde hemen servise gittim. Ayaklarım yerden kesilmişti. Yürümüyordum da sanki uçuyormuş gibiydim. Servise binip yerime oturmuştum. Cam tarafında oturuyordum. Camdan dışarı bakarken Mehtap'ı gördüm. Servislerin olduğu yerde birşey arıyormuş gibiydi. Sürekli etrafa bakınıyordu. Servisten inip yanına gittim. Geldiğimi farketmemişti. Arkasındaydım omzuna dokunarak bana dönmesini sağladım. Ve yardımcı olup olamayacağımı sordum. Servise yeni başladığını, üç numaralı servise binmesi gerektiğini fakat bulamadığını söyledi. Biranda başımdan aşagı buz gibi sular dökülmüş gibi oldum. Aynı servisteydik ne şans diye düşündüm kendimce. Gel benimle diyerek takip etmesini söyledim. Servise binmiştik. Yanıma oturabileceğini söyledim. Biraz bekledik, servis saati gelmişti. Yolculuk başladı ve yol boyu sohbet ettik.