1.Bölüm

29 6 4
                                    

Hayat, insanı bazı nedenlerden dolayı istemediği yerlere sürükleyebilir. Bu sürükleme her zaman değişebilir. Suçsuz birinin hapse girmesi gibi. Bende sürüklendim. Benim suçum olmayan bir olaydan benden sürüklendim, gittim. Kimsesizsen seni kimse dinlemez, anlamaz. Ezilirsin, adın çıkar, yok sayılırsın. Ben ezildim, yok sayılıp sürüklendim. Ama bu burda kalmaz. Umay Elsa'ysam bana bunları yapanın hesabını sorucam. Bana bunları yaşatanın hesabını sorucam...
"Umay Elsa doktor hanım seni bekliyor " oturduğum yerden kalktım. Bu psikologların hiçbir yaptığı yok. Sen anlat dinlesin oda yorumlasın. Bunu ben kendi kendimede yaparım. Yapıyorumda.
" merhaba Umaycım. Bugün nasılsın ? "
" 17 yaşındaki bir kızdan daha yorgun, kırgın, sinirli ve intikam dolu gözler dışarıdan nasıl görünüyorsam öyleyim. "
" okula başladın mı? "
" hayır ve düşünmüyorum "
" ama gitmelisin sana iyi gelicektir. Kafan derslerle meşgul olsun. Arkadaş edin. "
" 5 dakika izin verin bir düşüneyim " okul bana göre değil. Arkadaşım olsa ailemi tanımak ister değil mi? Hayır bu olmaz, olamaz.
" düşündüm ve hayır"
"Umay yapma şunu denemekten ne zarar gelir ki? "
" ben denediklerim yüzünden buradayım" ikimizde sessiz kaldık.
"bak Umay sen böyle yapmaya devam edersen hep olduğun yerde sayarsın "
" ne güzel işte sayıları unutmamış olurum"
"lütfen ciddi ol"
"görüşme bitti hoşçakalın "kapıdan çıktığım gibi derin bir nefes aldım. Keşke zamanıda nefes almak kadar kolay geri alabilsem. Eve gitmek istemiyorum. Deniz havası iyi gelir belki. Yavaş ve düşünceli adımlar deniz kayısının yolunu tuttum. Sahile indiğimde önümdeki küçük taşa vurdum. Taşın gidiş yönünü izlemeye başladım. Taş birinin önünde durdu. Kafamı kaldırıp baktım.
"lanet olsun ! " arkama bakmadan koşmaya başladım.
" istediğin yere gidebilirsin yine bulucam seni ! " bu da nerden çıktı. Nasıl olabilir bu ? Hala koşuyorum ve çok yoruldum. Durmak istiyorum ama korkuyorum. Ya arkamdan geliyorsa ? Bunları düşünürken birine çarptım.
" kahretsin ! "ve yere çöktüm. Yanaklarım ıslandı. Ağlıyo muyum ben ?
" iyi misin ? " göz yaşlarımı kimseye göstermedim. Ama bu gördü.
" sanane. Bana bak şu anı unutuyosun tamam mı? " bişey olmamış gibi ayağa kalktım ve sakin adımlarla evin yolunu tuttum.

.....

Siyahı severim ama bir o kadar da maviyi. Ama siyahımı aşık ettiler mavime. Bir yerde karamsarlık, bir yerde umut. İkisinin birleşimi bir hayal...
Kendimi eve nasıl attım hiçbir fikrim yok.
"okula gidicekmişim bak sen. Pislik kadın. " mutfağa girip kahve yapmaya koyuldum. Beni nasıl bulmuştu o? Bu zamana kadar yokken şimdi neden ? Kahvemi de alıp odama gittim. Hava kapalı her an yağmur yağabilir. Pofuduk koltuğuma oturup kahvemden bir yudum aldım. İkinci yudumu almadan kapı çaldı.
" sadece kahve içicektim sakince ya ! " ayaklarımı sürüye sürüye kapıya gittim.
" kim o ? "
" markete gidiyorum istediğin birşey var mı diye sorayım dedim "
" varsa bir parça uyku al "
" anlaşılan yine uyumamışsın. Bu arada kapıyı açmayı düşünüyo musun yoksa tüm apartman bizi mi dinlesin ? "
" git burdan " tekrar odama dönüp koltuğuma oturdum.
"istediğim birşey varmıymışmışta. Salak kapıcı" bu çocuk niye kapıcı acaba ? Kaslı, yapılı uzun boylu yani kısaca yakışıklı. Ne kız tavlıyordur o ama ha. Vay be. Hergün farklı kız. Erkek olmak nasıl bir histir acaba. Erkek mi olsam ? Ne diyorum ben ya.
"Umay kendine gel. Neler saçmalıyosun " kendi kendime konuşmayı seviyorum. Bana iyi geliyor. Kapının ziliyle yerimden kalktım.
" kimsin? "
" aç şu kapıyı "
" neden? "
" sana birşey vericem " yavaş hareketlerle kapıyı açtım.
" yüzünü gören cennetlik "
" cehenneme git sen "
" al sana kahve aldım "
" sana al diyen oldu mu? "
" kibar olsan ve teşşekkür etsen "
" ay canım benim saol ne zahmet ettin hiç gerek yoktu " ve suratına kapıyı kapattım.
" kahveni almıcak mısın? "
" hayır! " yatağıma zıplayıp uyumak için gözlerimi kapattım.

Saat 04.00. Hava yağmurlu. Dışarı çıkma vakti. Islanma vakti. Ağlama vakti. Yağmurluğumun şapkasını kafama geçirip dışarı çıktım. Yağmurun altına girip yürümeye başladım. Gözlerimin dolduğunu anladım. Tutmak yok. Bırak gitsin. Tutan yok. Yolun ortasına çöktüm. Bağdaş kurup yüzümü gökyüzüne kaldırdım.
"ah be yağmur yerdeki bu pislikleri sürüklediğin gibi benide sürüklesene."
"sen pislik misin? "
" burda bile rahat yok. Nerden çıktın sen. Ne işin var burda kapıcı çocuk. Bak birde yanıma oturuyo" çak suratının ortasına bir tane.
"rahat mı? Sen kendin rahatsızsın zaten güldürme beni "
" gülüşüm boğazında kalsın kapıcı "
" senşn gibi bir kıza hiç böyle laflar yakışıyo mu ? "
" Ateş defol git yanımdan. "
" çok istiyosan sen git "yerimden bir haşinle kalktım.
" sana birşey vermem gerek " olduğum yerde durup ona baktım. Ateş oturduğu yerden kalkıp yanıma geldi.
" sana kahve aldığım paketin içinden bu kağıt çıktı. " elindeki kağıdı uzattı. Titremeye başlayan elimle kağıdı aldım.

GEÇMİŞ Mİ ?  GELECEK Mİ ?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin