-1-

99 8 7
                                    

Bugün günlerden perşembe ve ben okula yine geç kaldım. Aslında evimiz okuldan 2 sokak geride olsa da okula geç gitmeyi seviyorum. Müdürün o billur sesini her gün özlüyorum. Hele o müdür odasının tarif edilemez kolanya kokusu mmm nefis. Uff yoldayım ve üzgünüm şu an tamam mı üzerimde en sevdiğim PARTY TİME yazılı tişörtüm var ki merak etmeyin anlamını biliyorum geçen gün yolda tam kızın popo tarafı üzerine denk gelecek şekilde yazılı bir kiss me yazısı gördüm onu görmemle anıra anıra gülmem bir oldu. Ne gündü ya. Neyse altımda düşük bel kotum var. Ne yani siz ne bekliyordunuz o sıkıcı iğrenç pileli  eteği ve ne idüğü belirsiz renkli üniformayı mı? Nayır,nolamaz, nolagelemez benim onu giymem ayaklı cenaze olmama sebep olur bu yüzden asla giymem. Saçlarım ev topuzu. Bozmadım evden çıkarken. Yataktan kalktığım gibi olan saç şeklimi seviyorum pen . Tek kol spor çantam yanımda ondan ayrılmam ölümüm olur.

Uff karşıdan Emre geliyo gene ya. bu çocukta yetti yani abi ne demek arkadaş ayağı göt ayağı yırtıcam ağzını yüzünü o olucak en sonunda. Resmen pıçakladı meni. Pis yüssüz yok ya ben dalıcam bu çocuğa. Yanıma bir kedi gibi sırnaştı mutfak robotu dölü. O pisişik ağzıyla:

"Selam Su. Bugün her zamankinden daha güzelsin."

Dedi. Dedi mi? Bana mı dedi yav sıçıcam senin ağzına "yihaaa" dememle Emrenin üzerine atladım. Bu mahlukatı çıktığı yere tepmeye niyetliydim. Kulağımın yanmasıyla inleyerek ayağa kalktım. Arkamdan bir ses. Aynı bir Memati, aynı bir komiser Mesut sesiyle biri bana:

"Su Akyol, gene mi sen?

Dedi. Aşşık oldum be.

"Herkes kolpa Bursa aşkı başka.
Hiç bitsin istemem bu yemyeşil rüya.
Alın Dörtköyü sizin olsun.
İstanbulun yalakası olmaktansa.
La lay la lay la lay.."

Diye Ukte ablamın bestesini okuyarak nur yüzlü şeftali bakışlı müdür yardımcısıcığıma döndüm. Meğer fark etmeden okulun önünde atlamışım ineğin üzerine. Ya adam taş taş. Ne işi var bunun burda. Abisi mankenlik yapsa, Allah günah yazma
Vini'ye popo sallar. O denli yani.

"Hocam dün Bursamın maçı vardı da Emreciğimle maç analizi yapıyoduk ben de karşı takımdaki cins adamın kalecimize yaptığı pozisyonu ona anlattım. Ama Emre çok ısrar etti."Lütfen bana pozisyonu göster" diye tabi bende taraftar olarak boyun borcum olan pozisyonu arkadaşa ilettim. Artık önümüzdeki maçlara bakıcaz."

Dedim bir Fatih Terim edasıyla elimi kolumu sallarken. Müdür yağdımcım Memedim ,hilal kaslarını sırf bana gösterip kas ziyafeti yapmamı sağlayarak kolunu kaldırıp kafasını kaşıdı. Yav kardeşim anlıyorum tamam tatlısın ama yaşıtlarıma da şans ver.

"Tamam Su. Tamam. Zaten herşeye bir sebebin var. Ama Müdürün yanına gitmekten kurtulamayacaksın."

Dedi. Olsundu. Bananesindi. Sen nereye ben oraya yahuşuhlum. Hemen kuyruğu olup peşinden gittim. Tabi Emre malı da beni savunmak için antin kuntin laflar söyledi. Ama Memedim onu siklemedi bile. Bu adam her geçen gün gözüme giriyordu.

Bu tarifsiz koku beni öldürecek. Kolanya ft. Tarçın en sefdiğim ikili. Ne de yakışıyorlardı Fatihciğimin odasına. Hilal kaslı Memedim den sonra bu inme inmiş nursuz müdürü  görmek bütün keyfimi kaçırmıştı.

"SU AKYOL BU KAÇINCI!!!"

Diye böğürmesinden artık onun bir boğa olduğu gerçeğini bir kere daha idrak ettim.

"Hocam benim bir suçum yok elim yaptı."

Dememle adamın sigortası attı.

"Mehmet Bey bu kızı hemen burdan çıkar ve sınıfına kadar götür. Yoksa elimden bir kaza çıkacak!"

"Aman çokta fifi" demek varken yavru kedi moduna dönüp Memedimi izledim. Ne de güzel kafa sallıyordu Fatih'e. Gene onu takip ederek sınıfa kadar geldim. Beni kapının önünde bırakıp

"Bir daha olursa karışmam o...."

Devamını dinlemeden sınıfa çöreklendim. Matmatikci dersi yarılamış resmen. Hocaya hayran gözlerle bakıp, belirsiz türlü çizgilerden ve noktalardan oluşan tahtaya bir göz gezdirip sırama yöneldim. Ömer sırıtıyordu. Ona dil çıkarıp yanına oturdum.

"Noldu bakalım atarların prensesi."

Deyip yanağımdan makas aldı. Sakın yanlış anlamayın ha Ömer benim en sıkı dostum, kardeşim ,tek sırdaşım. Sınıfımızın en yakışıklısı. Ama aramızda bişi yok "Mmm biz anladık anlayacağımızı sjsjsjs" dediğinizi duyar gibiyim. Ama o fesat düşüncelerinizi kendinize saklayın. Ben "yok" dediysem olmaz, olamaz da.
"Yok bişey be Ömer'im müdürümcüm ve Memedim le biraz party hard yaptık da."

Deyip dil çıkardım. Pürüzsüz dişlerini ve akıl almaz belediye çukuru gamzesini gözüme soka soka gülümsedi pislik.

"Bak gordoş ne zaman istersen söyle bir vuku varsa ordayız yani icabında"

Dedi ve göz kırptı. Hunharca gülmem le matmatikci

"Su, hem derse geç kalıyorsun hem de gz gz gülüyorsun. Bir problem mi var benim kızım."

Dedi. Bu adamın bir numaralı hayranıyım ya. Adam edebinden gerizekalı yerine "gz" diyo. Ha bi de adamın sahiplenmesi yok mu. Benim kızım, benim oğlum bla bla bla. Ama bunların hiçbiri beni matmatiğe karşı ısındıramaz. Hoca havada ters takla atıp, salto yapsa bile beni bağlamaz.

"Yok bir şey hocam x ler y ler yerinde evelallah."

Dedim. Hoca da gülüp derse döndü. May hiro ya. Seviyorum len bu hocayı. Kafamı sıraya gömüp telefonla sıranın altından bizim kızlardan birine gizli numaradan mesaj attım." Oyş bebeğim naber?" Diye. Kıyamam kız bunu okudu galiba tepinip duruyo yerinde. "Biri bana mesaj attı kesin beni seviyo." Deyip duruyo mal. Ulan acıyorum valla böyle kızlara. Ömer'i dürtüp ona mesajı gösterdim. Mesaja baktı bana döndü fakat bana boş baktı. Anlamadı moloz kafalı. Sessizce olanı anlatmamla anıra anıra güldü. Hoca sinirle yanımıza geldi. Elimizde telefon gördüğünü zannetmesini sağlamak için telefonu hemen imha ettim. Yani üzerine oturdum. Hoca bize uzun uzun baktı ve tek kaşını kaldırıp

"Ömer ve Su, yettiniz artık hadi bakiyim ikiniz de dışarı."

Demesiyle ikimiz de hemen sınıfı terk ettik. Zaten sınıfta durmaya da niyetimiz yoktu. Dışarı çıkar çıkmaz bir basket topu kapıp Ömer e döndüm. Ömer anlamış olacak ki

"Lavivasına!"

Dedi. Ben de Piç Smile yapıp,  yapmacık bir random gülüşü attım. Gülümsedi. Ders bitene kadar - ki zaten dersin bitmesine 20 dk kalmıştı - maç yaptık. Tabi ki de ben kazandım. Eee yılların basketcisiyiz bir Işıl Alben olamasak da. Ömer gene Laviva almayı unuttuğumu zannedip  konuyu saptırmaya çalıştı. Yerin kulağı vardır.Ama ben yer miyim? Yemem. Hemen o videodaki adam gibi

"Çok hojdir ama benena."

Dedim.

"Ya zamanında senin aklının yarısını elde etmek için servet harcadığımı bilirim."

Dedi. Gülüyormuş gibi yapıp:

"Yapma ya. Ver iz may Laviva?"

Dedim. Dişlerini gösterip tatlı jojuk moduna girdi pezevenk.

"Gittim bile."

Deyip koşturmaya başladı. Bu çocuk beni felç edecekti. Ama olsundu. Dost dosttur. Hele de o kişi sizin çocukluk aşkınızsa.

Evet arkadaşlar güzel bir bölüm oldu bence. Tabi önemli olan benim içime sinip, sizin de hikayeyi beğenip beğenmemeniz. Yorum ve votelerinizi bekliyorum öpüldünüz....

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 28, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ASİ BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin