23 Mart 2074
74 yıl önce Olimpos tanrıları melez kampının dolması ve gittikçe artan melezlerin önüne geçebilmek için halkı 12 bölgeye ayırmış ve her tanrıya ayrı bir bölge vermişti. Her yıl 12 ile 18 yaşları arasındaki her melez ölümcül bir arenada ölümüne savaşa terk ediliyordu ve bu savaşın tek galibi olmak zorundaydı. Bu savaş "Melez Oyunları" diye anılıyordu.
Küçük kardeşimin boyuna gelebilmek için dizlerimin üstüne çöktüm.
"Korkmana gerek yok, sadece kabus gördün, sadece bir kabus. Oyunlara katılmana olanak yok sadece 12 yaşındasın ve adın bir kez yazıldı."
Korkusu gözlerinden okunuyordu.
"Ama seçilebilirim! Ya seçilirsem? Ölümden korkuyorum Nachel, ölmek için çok güzelim."
Hafifçe gülümsedim. Tipik Afrodit meleziydi işte.
"Kapa çeneni Nadya, asla seçilmeyeceksin. Şimdi üstünü giy yoksa barış muhafızları seni zorla götürür "
-----
Nadya'nın elini tutup aynalarla dolu sokakların arasından haraç toplama merkezine doğru ilerledik.Vardığımızda etrafta pek çok çocuk yoktu. Nadya'yı yaşıtlarının yanına bıraktıktan sonra 17 yaşındakilerin bulunduğu bölüme gittim. Sınıf arkadaşlarımın çoğu oradaydı, belki içlerinden birini son görüşüm olacaktı. Kazanmaları olağan bile değildi çünkü 74 yıl boyunca sadece 4 galip çıkaran bir bölge olarak bu yıl başarılı olmamız için bir mucize gerçekleşmeliydi. Ağabeyim bir galipti, tek erkek galipti bu yüzden Afrodit'i bir kez görmüştüm. Çok güzeldi, ama aptaldı. Bu sistem için oy veren 12 aptaldan biriydi.
Zafer tanrıçası Nike, nihayet kürsüye gelmişti ve her yıl olduğu gibi ilk olarak şehirdeki büyük ekrana yansıyan baş tanrı Zeus'un sistemi anlatan konuşmasını ve 12 Olimpos tanrısının sembollerinin tek tek ekrana yansımasını izledik en son güvercin sembolü geldi ve Olimpos marşı çaldı. Ardından tanrıça Nike kızlar fanusuna yönelip bir zarfı yavaşça çekti ve ismi okudu.
"Nadya Rodrìguez."
Kalbim küt küt atmaya başladı. Kokuyordum kardeşimin ölmesinden korkuyordum. Onu kavrayan iki barış muhafızının arkasından koştum. Ölecek olsam bile yaş itibari ile ondan daha şanslıydım. Ayrıca bir Artemis avcısı veya bir Apollo melezi kadar olmasa da ok ve yay kullanmayı da biliyordum.
Bu nedenle bütün hayatımı değiştirecek cümleyi söyledim.
"Durun gönüllüyüm, melez haracı olmaya gönüllüyüm."