Bölüm 1:Umudun Doğuşu

101 21 12
                                    

*****Keyifli Okumalar*****

İnsanlar bencil. İnsanlar çok bencil. Hayat çok kötü ve adaletsiz. Zengin insanların çocukları güzel yerlerde yaşayıp okula giderken ben işte çalışıyordum. Dünya adaletsiz..Çok adaletsiz hemde.

"Garson,"diye seslendi bir beyefendi. Lacivert takım elbisesi onun giymesi için yaratılmıştı adeta.Gözlerinin kenarında oluşan kırışıklıklar güldükçe oluşmuştu,besbelli. Orta yaşlı ve yakışıklıydı bu beyefendi.Beyefendi sözcüğü adeta ona uyuyordu.

"Ne alırdınız bayım?"dedim masaya yaklaşarak.

"Sen çalışmak için fazla küçük değil misin ?" dedi. Yakından bakınca daha yapılı göründü gözüme.. Aslında 16 yaşındaydım ama dışarıdan bakılınca 13 yaşlarında bir çocuk gibi görünüyorum. 1.50 boyumla ve küçük kız görünümümle adama dönerek ;

"16 yaşındayım bayım. Ayrıca geçen seneden beri çalışıyorum. Bilirsiniz ya Elizonya'da çocuklar okula değilde işe gönderilir,şimdi siparişinizi alabilir miyim ?"

"Elizonya demek.." dedi adam fısıltıya karışır bir sesle. Şaşırmış görünüyordu ve kaşları çatılmıştı.

"Baksana adın ne ?" dedi adam yine.. 'Artık siparişini ver de gideyim'dememek için kendimi zor tutum.

"Adım Arden bayım. Şimdi siparişinizi verecek misiniz?" dedim bıkkınlıkla.Bu adam neyin peşindeydi ?

"Baksana Arden sana ve bana kahve getir de onları içerken yeni okulunu konuşalım olur mu ?"dedi karşımdaki orta yaşlı adam. "Yeni okulun" da ne demek oluyordu ?

"Ama.."

"Ama değil kahve." Ne okulundan bahsediyordu bu adam ? Sanırım kahveleri hazırlamam lazımdı. Kafenin mutfak bölümüne doğru ilerledim. Zaten iki fincan hazır kahve vardı. Sıcak mı diye kontrol etmek için fincanlardan birini elime aldığımda elim yanmıştı.

"Ahh," diyerek acımı belli ettim ve patronum mutfağın kapısında göründü.

"Arden, orada ne yapıyorsun? Çabuk o kahveleri alıp işinin başına dön!" dedi. Yaşlı ve asi bir patrondu. Çok sinirlerim bozuluyordu. Buna bir son vermeliydim artık..

"Baksanıza Bay çok bilmiş patron...İşi bırakıyorum! Ve size şunu söyleyeyim," dedim ve derin bir nefes alıp devam ettim. "Bu asi ve kaba tavırlarınızı bir rafa kaldırın yoksa işi bırakan kişilerin haddi hesabı olmayacak. Birde..Yaşlı moruğun tekisin!" dedim ve önlüğümü hışımla çıkarıp tezgahın üstüne bıraktım. Sinirle kahveleri alıp az önceki beyefendinin masasına yöneldim. Az sonra masaya kahveleri bırakıp beyefendinin karşısına oturdum. Kahvemden birkaç yudum aldıktan sonra adama aklımı kurcalayan soruyu sordum.

"Siz bayım. Ne okulundan bahsediyorsunuz ?"dedim adama sorarcasına bakarak.Kahvesinden bir yudum daha aldıktan sonra ;

"Seni Elisonya'da ki bir koleje yazdırabilirim.Tabii ailen izin verirse."dedi. Bu imkansızdı. Ailem bu masrafı karşılayamazdı. 

"N-ne ? Ama bu imkansız çünkü evde bir tek ben ve babam çalışıyoruz ve ev giderini ancak karşılıyoruz. Biz babamla iki yıl çalışsak yinede o okulların bir aylık masraflarını karşılayamayız.Ya-"

"Arden , Okul masraflarını ben karşılayacağım. Gidiş-geliş için de servisler var. Onların ücretlerini de ben karşılayacağım. Hem istersen okuldan sonra işte çalışabilirsin yani ailene destek için. Bence okula gitmeyi sende çok istersin, öyle değil mi ?" dedi. Bu beni çok şaşırttı. Kim bu zamana kadar böyle bir iyilik yapmıştı ki?

"Yani evet çok isterim ama ben bunu kabul ede-"

"Biliyorum Arden. Hiç tanımadığın bir adamın gelip sana bunları söylemesi çok saçma ama gerçekten ben artık Elisonya'da insanlar rahatça yaşarken, Elizonya'da insanların Elisonya'nın atıklarıyla, pis havasıyla ve çöpleriyle yaşayıp, hamal gibi çalışmalarını kabullenemiyorum..Bu, bu hiç adaletli değil. Umarım bu teklifimi reddetmezsin... Ben yarın da buraya geleceğim ve seni okula yazdırmış olacağım. Sende ailenden izin al. Seni okula hazırlanmış bir şekilde görürsem ilk gününde seni okula ben götüreceğim. Ama burada önlükle seni görürsem.." Birkaç dakika duraksadı. Kelimeleri toparlayamıyormuş gibi bir hali vardı. "Seni burada önlüklü görmeyeceğimi umuyorum." dedi ve kahvelerin parasını masaya bırakıp oradan uzaklaştı. Kafam karışmıştı bu beyefendi gerçekten iyi biriydi. Böyle insanlar zar zor bulunurdu değil mi? Daha adını bile sormamıştım ama zaten gerek yoktu. Beyefendi kelimesi ona cuk oturuyordu. 

İşten ayrıldığım için gidip eşyalarımı aldım ve hepsini sırt çantama tıktım. Biraz sonra şapkamı ve çantamı takmış çıkış kapısına doğru ilerliyordum. Bu his çok güzeldi.. Kendimi çok özgür hissettim.Yeni bir iş aramalıydım. Ama bunu yapmayacaktım. Bahşiş paralarım vardı. Bir miktarını harcasaydım ne olurdu ki? Cebimden bahşişlerimi çıkardım ve ne kadar olduklarını saydım. On üç dolar çıkmıştı. Gidip bu paranın bir iki dolarını harcayacaktım. İkinci bölgedeki Dream Park'a gidiyordum. Birinci bölgenin  sınırında olduğum için on dakikaya ikinci bölgeye ve ondan sonra da iki dakikaya Dream Park'a ulaşırdım.Bunları düşünürken birinci bölgenin sınırına gelmiştim bile. İki dakika geçmeden Dream Park'a ulaştım. Girişte kiralık bisikletler vardı. 

"Bakar mısınız, kiralık bisikletin saati kaç dolar?" diye sordum ilgilenen kadına. Arkasını döndü ve cevapladı "İki saati bir dolar küçük hanım." dedi. Kadın güleryüzlüydü. Bana annemi hatırlattı. Omuzlarımı silktim ve cebimden bir dolar çıkarıp kadına uzattım. "İki saat sonra görüşürüz küçük hanım." diyerek mor, benim boyuma ideal bir bisikleti yola çıkarttı. Hemen bisiklete kurulup pedal çevirmeye başladım. Biraz sonra hızlanmıştım ve yüzüme çarpan rüzgar çok iyi geliyordu. Biraz sonra bir gölün kenarında durdum ve gölün önündeki banklardan birine oturdum. Çantamdan çizim defterimi ve kalemimi çıkarıp gölü çizmeye başladım. Az sonra göl çizimim bitmişti.Sadece gölü değil önündeki bankı,kendimi ve bisikleti de çizmiştim. On dakika geçmişti. Hemen defteri ve kalemi çantama koyup tekrar pedal çevirmeye başladım. Parkın tamamını iki kez dolandıktan sonra on dakika süremin kaldığını fark ettim ve bisikleti kiraladığım yere on dakikada götüre bilmem için çok hızlanmam lazımdı. Ben de öyle yaptım...Bu daha çok hoşuma gitmişti. Bisikleti kiraladığım kadına teslim edip eve doğru yürümeye başladım. Cidden bisiklet sürerken çok güzel hissetmiştim. 

"Umarım bu hissi hiç unutmam," dedim fısıltıya karışır bir sesle. Biraz sonra Elisonya ve Elizonya'yı ayıran köprüye geldiğimi farkettim. Bu köprüden her geçişte bir dolar ödemem gerekiyordu. Bende ödedim..Az sonra normalde on dakika sonra evde olmam gerektiğini ve eğer o saatte evde olmazsam babamın bana çok kızacağını hatırladım. Eve on dakikada yetişmem için koşmam gerekiyordu. Bende koştum. Koştum...Koştum...Koştum ve eve vaktinde vardım. Şimdi kardeşim bana kapıyı açmıştı ve o acı haberi verdi..

*****Bölüm Sonu*****

Yazar notu: Merhabalar, umarım bölümü beğenirsiniz. Bölümü düzenleyip uzattım. Buradan sonra bölüm içeriklerine daha çok değişiklik ve uzunluk olacağını anlayabilirsiniz. Sizden tek ricam yorum yapmanız.. Fikirlerinize ihtiyacım var. Kalın sağlıcakla!









Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: May 23, 2017 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ELİSONYA Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin