Tımarhane

23 3 0
                                    

"Merhaba. Sizlerle ufak yaşlarda yazdığım bir hikayeyi paylaşacağım. Umarım sizi etkileme başarısını gösterebilir. İyi okumalar c: "

Günlerden perşembeydi. Hava gök gürültülü ve sağanak yağışlıydı. Dışarısı oldukça soğuktu. Evde yalnızım. Annem ve babam işleri nedeniyle yurt dışına çıkmışlardı. Evde yalnız kalabilecek kadar büyüdüğümü düşünüyorlar. Bende kendime güveniyorum. En fazla ne olabilirdi ki?

Hava kararmaya başlamıştı. Elimde bir kahve fincanıyla dışarısını seyrediyordum. Kahve içmeyi çok seviyorum. Hele ki nescafe vazgeçilmezimdi. Tek kardeş olduğumdan sanırım mutluyum. İlk önce kime telefon alınacak diye kavgaya girecek, kardeşimin olmamasının harika olduğunu düşünüyorum. Dışarısını seyretmeye dalmışken, saat çoktan gece yarısını geçmişti bile. Hiç uykum yoktu. Uyumak istemiyordum. Ama sabahlamak da pek cazip gelmiyordu ya neyse..

Nihayet uyumaya karar verdiğim sırada kapı çaldı. Bu saatte kim olabilirdi ki ?

tedbirli olmak için öncelikle camdan kapının önüne baktım. Aşağıda kimse yoktu. Tam odaklanmışken kapı tekrar çaldı. İçimi büyük bir korku kapladı. Dışarıda kimsenin olmamasına rağmen nasıl olur da kapı hala çalabiliyordu? korkumu yenemediğim için kapıyı açmamaya karar verdim. Kapı, ısrarla takrar ve tekrar çalmaya devam etti. Yine camdan kapıyı izlemeye koyuldum. Hala görünürde kimsecikler yoktu. Artık kapı çalmıyordu. İçimden huzura ermişler gibi bir "Oh" çektim. Annemi aramak ve aramamak arasında kararsız kaldım. Korkum geçince gülmeye başladım. Korkumun ahmakça olduğunu düşündüm. Aşağı kata mutfağa indim. Buz dolabından bir şeyler aldım. Televizyon izlemek için salona geçtiğim de ise; televizyonun açık olduğunu gördüm. Ve aniden kapı çaldı. Korkudan yerimden zıplayıvermiştim. Bu sefer kapıya yaklaşıp delikten dışarı baktım. Siyah paltolu bir adam vardı. Kapıyı aralayarak açtım.

Anita: Siz kimsiniz ?

-Adam, boynunu yavaşça kaldırıp yüzüme baktı. Çok yaşlı görünüyordu.-

Adam: Baban evde mi ?

Anita: Hayır onlar evde değiller.

-Adam, bir şey demeden dönüp gitmişti.-

Nihayet rahatlamıştım. Adamın kaçık biri olduğunu ve zille oynadığını düşünüp içimden "Ahmak herif" diye geçirdim. Kapıyı kapatıp içeriye girdim. İyice halsiz düşünce yatmaya karar verdim. Büyük, yumuşak yatağıma uzaktan baktım. Yatak beni kendine çekiyordu bende ona karşı koymuyordum. Çoraplarımı çıkarıp buz gibi ayaklarımı, sıcacık yorganın içinde gezdirdim. Ve başımı yastığa koyup gözlerimi yavaşça kapattım. Üzerimde bütün günün yorgunluğu vardı. Çok geçmeden deliksiz uykuya girecektim ki! yine sesler duymaya başladım. Aşağıdan garip garip sesler geliyordu. Gözlerimi açıp birkaç defa göz kırpıştırdım. Artık kesin emindim evde yalnız değildim. Yatağımdan yavaşça doğruldum. Elime kriket sopamı alıp sessizce aşağıya indim. Okula gittiğim dönemde iyi bir kriket oyuncusuydum. Bu alanda birkaç kupa ve madalya sahibiydim. Onları odamdaki raflara özenle yerleştirmiştim. Yavaş ve hafif adımlarla merdivenden inmeye devam ettim. Oman karanlığında avlanan bir yırtıcı gibiydim. Aşağıda kimse yoktu. Fakat dış kapıyı kapatmama rağmen kapı, ardına kadar açıktı. Açık bırakmadığımdan emin olmama rağmen belki gözümden kaçmıştır diye kapıya yanaştım. Bakışlarımla bahçeyi kontrol ediyordum. Görünürde Rubby vardı. Rubby benim köpeğim. Onu babam, ben daha 5 yaşındayken eve almıştı. O artık çok ihtiyar bir köpekti. Rubby'nin derin bir uykuda olduğunu anlamak hiç de zor değildi. Rüyasında o nefis köpek bisküvilerinden görüyor olabilirdi. Onlara bayılıyordu. Sopamı kenara bırakıp,yağmurun biraz dinmesini bekledim. Bir süre sonra yağmur, çiselemeye başlamıştı. Bu eve taşınalı henüz bir hafta olmuştu. Daha öncesinde aynı mahallede başka bir evde oturuyorduk. Nedense bu ev hep bana ürkütücü geliyordu. Dışarıya birkaç adım attıktan sonra kafamı kaldırıp odamın camına baktım. Bu da ne ? orada biri duruyordu. Odamdaki camdan bana bakıyordu. Gözlerini göremiyordum fakat bana odaklandığını anlayabiliyordum. Bir hırsız olabilirdi. Ya da başka bir şey bilmiyordum. Yine de hızlıca eve girip sopamı bıraktığım yerden aldım. Yavaş ve korkar adımla odama çıkıyordum. Kapıya geldiğimde nefes alış verişimin normalden çok fazlaydı. Kapının kolunu yavaşça çekip içeriye girdim. Odam her zamankinden daha soğuk ve sessizdi. Bir an kendimi paranoyak bir manyak olarak düşündüm. Hiçbir şey olmamış gibi yatağıma oturdum. Yaptıklarım az önce olanlar saçma geliyordu. Cama doğru yürüdüm. Camdan bahçeyi seyretmeye başladım. Ve Rubby'nin orada olmadığını farkettim. Müthiş bir korkuya kapılıp dışarıya çıktım. Rubby'nin kulübesinde olmadığını ve zincirinin çıkartılmış olduğunu gördüm.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Nov 28, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

AsylumHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin