Part One

14 1 0
                                    

Arkamdaydı hissedebiliyorum. Onun yakışıklı yüzüne tekrar baktım. Dolmuş gözlerle bana bakıyordu. Hadi ama tabikide kalbimde hafif bir sızı vardı ama bu kadar yaptığı şeyden sonra affetmeyecektim. Çünkü salak değilim. Ben gururlu bir insandım buna karşın onun için kaç kere gururumu yere sermiştim çünkü onu bırakmaya kalbim izin vermemişti ama şimdi yapmacağım. Kapıyı açtım ve bavulumu elime alarak sürüklemeye başladım. "Lütfen Asil yapma lütfen yalvarırım. Seni kandırmış olabilirim ama lütfen sana ihtiyaçım var." ne demmezsin bende salağım yedim "Görüşürüz Mert yada Kayra mı demeliyim çözemedim sen söyle?" Kırgınca bana bakması işe yaramıyacaktı. Gözyaşlarından dolayı parlayan gözleriyle bana bakıyordu. Bir anda kolumu tuttu "Yalvarırım gitme" kolumu kendime çektim bavulumu alıp ona son bir kez ona baktım "Elveda Mert" Yanlış demiştim "Pardon Kayra" bavulu alıp sürüklemeye başladım. Dayanamıyorum son bir kez bakmalıydım. Keşke bakmasaydım Yıkılmıştı. Yoldan geçen bir taksiye elimi uzatarak durdurdum . Taksiciye havalimanına sürmesini söyledikten sonra kulaklıklarımı takıp dışarıyı izlemeye başladım. Zamana ihtiyacım vardı. Biraz zamana. Havalimanına gelince taksiciye parayı uzattım. Bavulumu alıp sürüklemeye başladım. Biletlerin satıldığı alana gidip Hollanda için bilet aldım. 2 saat sonra olduğu için havalimanındaki marketlerden birine girip çikolata aramaya başladım. Çikolata bölümünde en yukardaki rafındaki çikolata ahh en çok sevdiğim antep fıstıklı ve onu almalıydım. Boyumun baya uzun olmasına rağmen alamadım. Sanki sadece uzun boylular yesin gibi mesajı vardı. Ben çikolataya ulaşmaya çalışırken bir kol onu alıp bana uzattı. "Al bakalım ufaklık" sinirle konuştum "Ben gayet uzunum bir kere" alayla sırıttı. "Birşey değil ufaklık" deyip gitti. Kasaya doğru gidiyorum şuan Ne kadar sıkıcı. "Hoşgeldiniz Efendim" Parayı uzatıp çıktım. Telefonumu çıkarıp saate baktım. Cidden mi yarım saat orada ne yaptım.
Annemle babama küçük bir hediye almak için küçük bir butiğe girdim. Annemin kesimlikle seveceği erimiş çikolata görünümdeki kolyeyi elime aldım. Sıra babamda onada küçük bir kedi biblosu aldım. Annem gibi oda kedileri çok severdi. Biraz daha oyalandıktan sonra uçaka yirmi dakika olduğu için hemen bir yere oturup. Anonsu bekledim aradan bir 10 dakika geçince anons duyuldu yerimden kalktım ve Hollanda uçağına doğru yol aldım. Koltuğuma geçip oturdum. 5 dakika sonra yanıma iki çocuk geldi umursamadım. "Asil ne zamandan beri bu kadar değersiz oldum?" Kafamı çevirdim "Luck?" Gülümsedi "Evet bebek" şaşkınlıkla ona bakarken o kalkıp beni kaldırdı. Sarıldık. Luck benim İngiltere'deki en yakın arkadaşımdı. "Asil bu arkadaşta Dean" tam Dean denen çocuğa el sallayıp merhaba diyecektim ki "Ufaklık?" Sinirle bakıp "Bir daha ufaklık deme!!" Sırıttı "Bir çikolatayı bile alamıyorsun." Luck şaşkınca bize bakıp konuştu "tanışıyor musunuz""Evet buradaki marketten" Luck gülüp kemerimi bağladı. "Kemerini tak kedicik" kemerimi taktım. Luck'la bir iddaya girmiştik ve kaybettiğimde kedi kostümüyle birlikte 'Ben Bir Kediyim Dansı' yapmıştım o zamandan beri bana kedicik derdi. "Eee Asil sevgilin Mert ne alemde?" Umursamaz bir tavırla "Terk ettim" dedim. Arkadaşlar bu kitabın konusunu sevdiğim için en baştan başlıyacağım bazı yerleri değiştirdim. Devam etmeye çalışacağım. Okuduğunuz için Teşekkürler

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 26, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Sonun BaşlangıcıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin