sırlarını kendine sakla

Okul

"Deniz benimle müdirenin odasına kadar gelseneee." kelimeyi uzatmamın karşılığında bana tip tip baktı. çünkü hiç bana göre bişey değildi. "gelemem kendin git"

"gıcık sen zaten akşama kadar sevgilinle mesajlaş hiç arkadaşınla ilgilenme." "tamam öyle yaparım" kapıyı çarpıp çıktım. biz kampus tarzı bir okulda kalıyoruz. okul kocaman, kızlar yurdu var erkekler yurdu var, bahçesinde kocaman ağaçlar şuan sonbaharda olduğumuz için yaprakların çoğu dökülmüş ama ona rağmen o kadar güzeller ki neyse kampüsün kafe tarzı yerler, oturmak için banklar, spor salonları ha bir de okul var. çok güzel bir yer gerçekten notların biraz iyiyse ve birazda ailen zenginse bu okula girebiliyorsun.

koridora çıktıktan sonra merdivenlerden aşağı indim. büyük bir oturma alanı var yan tarafta da mutfak tuvaletler ise odaların içinde 3 kişilik, 2 kişilik ve tek kişilik odalar var. ben denizle iki kişilik olan oda da kalıyorum. bugün cuma olduğu için herkes de bir mutluluk var tabii bende de.

yurttan dışarı çıktıktan sonra derin bir nefes aldım hava öyle güzeldi ki biraz soğuk biraz sıcak. ağaçların ordan gitmeye başladım çünkü yapraklara basarak gitmek çok eğlenceli üstelik de sadece yere bakıyordum derken birine çarptım ve son hızla yere düştüm. bilin bakalım kim Deniz'in hiç sevmediğim kas yığını sevgilisi. bana şöyle bir tepeden baktıktan sonra elini uzattı. bende tutup ayağa kalktım. yüzünde aptalca bir sırıtış vardı. "bugün pek bir formundasın bakıyorum." "teşekkürler her zamanki halim" dedim. "nereye gidiyorsun" içimden sanane demek geldi ama ben nazik bir insanımdır. "müdirenin odasına gidiyorum bişey sorucaktım." "gerek yok sen kendi işine bak ben giderim" dedim. okul çok büyük olduğu için bazı görevliler var öğrencileri okulu ve öğretmenleri korumakla yükümlüler. Sercan da bunlardan biri. "iyi hadi yolun açık olsun" salak yaa sanki nereye gidiyorum. "sağol" deyip oradan kaçtım.

biraz daha yürüyüp okula girdim. direk müdirenin odasının olduğu koridora girip biraz daha yürüdüm veee işte Zehra Soylu.tatlı her sorunumuzla ilgilenen müdiremiz. kapıyı tıklattım ve bekledim ama ses gelmedi. tekrar vurdum kapıya yine ses yoktu. içeriye girdim ve çığlığı bastım. müdire koltuğunda boğazı kesilmiş bir şekilde öylece duruyordu arkasında da yüzü maskeli bir adam vardı. gözlerimin içine baktı ve pencereden aşağı atlayıp gitti. o sırada benim çığlığımı duyan bazı görevliler içeri girdi. biri benim gözümü kapatıp kendisine doğru çevirdi dışarı çıkartıp yan taraftaki sıraya oturttu. "ne gördün anlat hemen" sesi sertti muhtemelen beni kendime getirmek için böyle konuşuyodu. ama ben tek kelime dahi edemedim. başımı kaldırıp yüzüne baktım biri bana su getirdi "iç" dedi. ellerim titreyerek içtim suyu. anlayışlı bir şekilde baktı yüzüme görevli. "gö gördüğüm bişey yok. sadece içeri girdim müdireyle konuşmak istiyodum içeri girdiğimde maskeli bir adam vardı ve ve müdirenin boğazı... kesikti. ben içeri girdikten sonra penceren atlayıp kaçtı." başını salladı yanındaki adama dönüp "yazdın mı?" adam başını salladı. "tamam sen şimdi odana git ve adın neydi" diye sordu. "Gizem" dedim. "Gizem, bunları kimseye söylemek yok burda anlaştık mı?" başımı salladım.

yanıma bir görevli verdikten sonra yürümeye başladık. ikimizin de adımları aynıydı. okuldan çıktıktan sonra derin bir nefes aldım. soğuk resmen içime işliyodu. görevli biraz bekledi. okulun etrafı güvenliklerle sarılıydı sanki okulda her zamankinden daha fazla görevli vardı. adımlarımı hızlandırdım görevli de arkamdan yürüyodu ama sonra bu şekilde rahatsız olacağımı düşünmüş olmalı ki yanıma geldi. kızlar yurdunun önüne geldiğimde bir güvenlik görevlisi daha vardı. "iyi akşamlar" dedi. başımı eğdikten sonra arkamı dönüp içeri girdim. doğruca odama yürüdüm. içeri girdikten sonra dönüp yatağa girdim. deniz odada değildi zaten. aklımda sorular vardı. kim neden Zehra hocayı öldürmek istesin. neden birilerine söylemem yasaktı. anlamıyordum sabaha kadar bu şekilde geçti sonra da bir şekilde dalmışım.