Kader 4. Bolum
Sabah erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırladım. Bu gün yeni bir gündü sonuçta. Abim ve Batu’nun kalkması gerekiyordu şimdi. Uyuyan uykucuları uyandırma zamanı. Önce abimi uyandırdım ve sondan Batu’yu uyandırmasını istedim. Dün benimle ilgilenmiş ve dinlenememişti. Hem de yorum yapmadan sessizce. Bazen ona kızamıyorum yani bu zamanlarda.
“Günaydın Kader” diyerek abimle mutfağa geldiler. Bende kısaca “Günaydın” dedim. Sessiz gecen bir kahvaltı sonunda masayı toplamaya başladım. Kimse dün geceye dair konuşmuyor her hangi bir şey sormuyordu. Bu benim için iyiydi.
“E bu gün planların ne tatlı belam, sinemaya gitmeye ne dersin akşam. Vizyona herkül girmiş.” Diye konuşmaya başlamıştı abim. Herkül biraz kafa dağıtmaya iyi gele bilirdi. O yüzden, “Tamam sen biletleri al ama akşam seansı olsun olur mu? “ diye sordum.
“Olur canım kaç gibi olsun? Yedi iyi mi senin için?” bu soruyla gülümseyip abime sarıldım ve yanağına kocaman sulu bir öpücük bıraktım. “Evet süper olur.” Diyerek mutfaktan çıktım. Batu bu gün sessiz kalmaya karar vermiş gibiydi. O kadar yakışıklı ki gözlerimi ondan alamıyorum. Bir insan iki senede hiç mi değişmez? Bana bakan ela gözler hep aynı. Bazen yeşile çalıyor kıyafetine göre, şuan olduğu gibi. Açık yeşil bedenini saran dar kazağı bütün kaslarını ortaya seriyordu. Uzun boyu yeşile dönen gözleri üzerinde keten pantolonu of bu kadar mı yakışırdı. Bu düşünceler için kendime kızmayı sonraya bıraktım. Çetin’e olan öfkem belki de şuan ki düşüncelerime neden olan.
“Bu gün neler yapacaksın?” diye konuştum. Yüzüme baktı sonrada beni süzdü. Dün geceki kızdan bir şeyler arıyor gibiydi ama ben duygularımı gizlemeyi çok ama çok iyi öğrenmiştim. Gözleri bir süre daha üstüm de dolaştıktan sonra konuşmaya karar vermiş olacak ki,
“Bir planım yok bu gün. Neden sordun?” bir nedeni olmak zorunda sanki. Gerçi bir nedeni var:D
“Hiç öylesine merak ettim.” Diye geçiştirdim. Oda uzatmadı zaten.
“Sen neler yapmayı planlıyorsun?” gülümseyerek yüzüne baktım. Onunda yüzünde tatlı bir o kadarda çapkın bir gülümseme belirdi. Ah gözler ölüm nedenim benim…
“Okula gideceğim şimdi. Sonrada arkadaşlarla takılırım biraz. Akşam abimle sinema keyfi yapacağız sende bize katıl istersen.” Böyle bir soru yöneltmemi beklemediği değişen yüzünden belliydi.
“Rahatsız etmek istemem siz gidin abi kardeş.” Bak sen rahatsız etmek istemiyormuş paşam…
“Ne rahatsızlığı ya sende… Biz aile sayılırız aynı evde yaşıyoruz sonuçta. Hem uzun zamandır tanışıyoruz. Seninle film izlemek abimle izlemekten daha zevkli hem. Abim film boyunca yorum yapıyor biri onun yorumlarını dinlemeli ki ben film mi izleye bileyim.” Sırıtarak sonlandırdım sözlerimi. Oda çarpık bir gülüşle bana bakıyordu.
“Hım sen kurtarıcı arıyorsun anlaşılan. Hem bende belki film izlemek istiyorum abinin yorumlarını değil.” Diyince dudak büktüm. Bunu bana yapamazdı. Yapamazdı değil mi?
“Tamam ya dudak büzme hemen, bende gelir abini dinlerim. Oda seni rahat bırakır. Ama sonra filmi bana anlatmak zorundasın.” Makul bir anlaşmaydı benim için. Başımla onayladım tam bu sırada abimde salona geldi.
“Abi Batu’da akşam bizimle gelecek. Kaç gibi buluşalım, ben evde mi bekleyeyim sizi?” diye hemen sorumu yöneltim.
“Tamam evde buluşuyoruz o zaman. Bak saat en geç altıda evde ol. “
“Tamam olurum ama benim artık gitmem lazım derse geç kalacağım yoksa.” Diyerek evden çıktım. Okula gitmeyi istemesem de bu gün önemli bir sınavım vardı. Çetin’i görmek istemiyorum hele o salak kızı asla. Okulun bahçesinden girmemle Seda’yı görmem bir oldu. Yanına yaklaşıp,
“Günaydın tatlım” dedim. Oda bana dönüp, “Günaydın kızım ya ne oldu akşam. Siz öyle bir an gidince her kez çok şaşırdı. Nereye götürdü kolundan tutup seni? Sana bir şey yapmadı değil mi? Ah yoksa yaptı mı?” Seda yine motora bağladı. İyi hoş kızdı ama biraz çenesi düşüktü. Seviyordum onu.
“Tek tek sor kızım ya. Bırak da motorun soğusun biraz.” Diye ikaz ettim yoksa hiç susmazdı.
“Tamam ya anlat sen, ben can kulağımla dinliyorum.”
“Bak beni eve götürdü ve hiç bir şey yapmadı. Zaten yapamazdı da unutun mu ben abim ve Batu’yla aynı evde yaşıyorum.” Batu’nun adını duymasıyla gözleri bir başka parladı.
“Ah şu senin ilk ve sonsuz aşkın ben onu nasıl unuta bildim ya.” Diye söylenmeye başladı. Benim bu kızdan çekeceğim var.
“Uf kızım sessiz ya, bırak şimdi sen bunları, beni soran oldu mu?”
“Çetin sordu geldi mi diye bende görmedim daha gelmedi herhalde dedim” diye açıkladı. Neyse artık derse girmemiz lazımdı. Bu gün baya yorucu geçeceğe benziyordu. Saatler ilerliyor ve ben sıkıntıdan patlıyordum. Çetin’le köşe kapmaca oynamaktan da yorulmuştum. Onu gördüğüm de arkamı dönüp başka yöne kaçmaktan. Okulun koridorun da yürürken yine Çetin’i gördüm tam arkamı dönüp gidecekken yanında o kızın olduğunu fark ettim. Baya iyi anlaşıyorlar, sanki onun yüzünden kavga etmemişiz gibi kızla gülüp sohbet ediyor. Etsin bakalım ben o gülücükleri tek tek soldurmayı bilirim.
Sessizce yanlarına ilerledim, “Merhaba rahatsız etmiyorum ya?” diye imayla sordum. Çetin beni görünce sadece kısa bir an şaşırdı ama yinede çabuk toparladı.
“Merhaba hayatım” diye karşılık verdi. Bayan yerden bitmede konuşmaya karıştı.
“Sana da merhaba,” imaya bak sen. Onu duymazdan geldim. Zaten duymak istemiyordum da. Tam bu sırada kolunu Çetin’e doladı. Buda neydi şimdi? Gözlerim kolunda öfkeyle ona bakınca Çetin hemen onun kıskacından kurtuldu ama bu bile bana yetmezdi.
“E ne yapıyorsun Kader dün öyle aniden benimle tartışınca baya üzüldüm. Yanlış anlaşılmak benim kendimi kötü hissetmeme neden oldu.” Yanlış anlaşılma yoktu ki. Son söylediği şeyle bütün öfkemle Çetin’ e döndüm. “ Çetin senin yanıldığını ve üzgün olduğunu söyledi, senin adına özür diledi. Ah canım ya bende üzülmene üzüldüm. Bak biz aynı okuldayız ve arkadaşız.” Bu kız ne saçmalıyordu ya? Kim onunla arkadaştı? Ben olmadığımı gayet iyi biliyorum. Sakince ona döndüm ve,
“Bak Çetin sana ne dedi tam olarak bilmiyorum ama ben hiç üzgün falan değilim. Hatta ve hatta sana güzel bir yumruk atmadığım için inan çok pişmanım.” Bu sözlerim o aptal yüzünde dehşetsi bir ifadeye neden oldu. Buda beni mutlu etti sonra konuşmaya devam etim. “Bana aptal gibi bakmayı kes kızım. Ben senin ne mal olduğunu gayet iyi biliyorum, saf kız ayaklarını bırak. Üzgünmüş sen onu benim külahıma anlat. Ben senin nasıl sinsi bir yılan olduğunu biliyorum” dememle kolumda ani bir acı hissettim. Çetin kolumu kıracak gibi sert tutuyordu.
“Kendine gel Kader. Yeter artık bu kadar çocukluk hemen özür dile.” Diye resmen bana bağırdı hem de okulun içinde. Herkes susmuş bizi izliyordu. Bu benim için son noktaydı artık.
“Bırak koluma sersem. Kör müsün? Sana nasıl baktığını görmüyor musun? O kadar mı aptalsın?” diye tüm öfkenle bende ona bağırdım. Lanet herif resmen beni küçük düşürmüştü. Bu sürtük için.
“Bak Kader yanlış…” diye araya giren Gamze’yi susturdum.
“Kes sen sesini.” Diye. Kolumu kurtarıp arkama bile bakmadan oradan uzaklaştım. Bu gün için bu kadar rezillik yeterliydi. Eve gidip duş aldım ve kırmız elbisemi giydim. Boyu hemen dizlerimin üstünde bitiyordu. Dar ve bedenimi sarması tüm hatları mı ortaya çıkarıyordu. Bir keresinde Çetin bu elbiseyi giymemi yasaklamıştı. Ama yasaklar çiğnenmek içindi hep de bu saatten sonra. Hafif bir makyajla işimi bitirdim ve odamdan çıktım. Çıkmamla Batu’yu görmem bir oldu. Beni aştan ayağı süzdü. Gözleri bütün bedenimi taramıştı. Sonra konuşmaya başladı. “Akşam hava soğuk olur, sence bu elbise doğru seçim mi?” diye sordu. Ona neyse.
“Evet gayet doğru seçim. Nesi varmış ki?” diye bende ona sordum. Askılı elbiseme bakıp,
“Hiş bir şeyi o yüzden sordum ya. Bunu ne kolları var neden eteği. Git başka bir şey giy. “ diye emrivakide bulundu ama sallamadım ve merdivenlerden aşağı indim. Abimde şöyle bir bakıp,
“Anlaşılan Çetin’le hala küssün, onun yasak koyduğu elbiseyi giydiğine göre.” Dedi. Gülümsedim benim abi tam bir akıl küpüydü.
“Evet küssüm ama bundan sonra böyle. Arkadaşım dediği kız bunun çok daha kısalarıyla okula geliyor. Onunla arkadaş oluyor ve sorun yaratmıyor.” Abim kaşlarını çattı ve,
“Sen arkadaşla sevgili arasında ki farktan bile habersizsin” dedi. Omuz silktim sadece.
“Hadi ama gidelim artık” diyerek kapıya yöneldim ve üstüme montumu giydim. Onlarda arkamdan. Abimin arabasıyla ilerlemeye başladık. Alış veriş merkezine geldiğimiz de film başlamak üzereydi. Hemen salona geçip patlamış mısırlarımızı ve kolalarımız aldık. En sondan tam ortadan yer ayırtmıştı abim. Bu iyiydi. Önce ben oturdum yanıma Batu ve onun yanına abim. Batu arada kalmıştı. Buda iyiydi çünkü abim direk Batu’yla sohbet edecekti. Bazı sahneler göz alıcıydı. Üç boyutlu filme izlemek ayrı bir keyif tabi benim için. Batu’ya gelince abimden dolayı izlediğini anlayamamıştı. Film sonrası yemek yedik ve böğürtlenli dondurma bu benim fikrimdi. İnanılmaz lezzetli deneyin ve görün kış bile olsa insanın başını döndürecek güzellikte bir tada sahip. Gece yarısına yakın evimize geldik. Abim direk odasına geçti. Bizde Batu’yla salona geçtik ve film hakkında konuşmaya başladık. Ben anlattıkça oda ‘of ya ben o sahneyi nasıl kaçırdım’ diye dert yanıyordu. Zavallım ya. Bir anda her yer karardı. Elektrikler kesilmişti. Korkuyla Batu’ya yaklaştım ve elini tuttum. Oda sıkıca kavradı ellerimi. Karanlığı sevmediği mi biliyordu. Ben korkanlardan değilim sadece sevmiyorum. Biliyorum benim düşünce sistemim bile bir birine ters…
“İyi misin? Birazdan gelir elektrik, istersen odana geçip uyu?” diye sordu ama beni artık istesem de uyku tutmazdı ki.
“Hayır ya ne uykusu, mum falan yakalım hadi.” Diye onu kendimle beraber hareket etmeye zorladım. Mutfağa geçip bir mum alıp yaktı. Şimdi daha iyiydi işte. Elimi tutup merdivenlere yönlendirdi beni. Sonra odamın kapını açıp içeri geçmemi sağladı. Bende ona uydum hiç itirazsız.
“Şimdi geç yatağına yat.” Diye söyledi. Ona baktım ela gözlerine öyle içten, öyle güzel bakıyordu ki. Of Allah’ım bana akıl ver lütfen. Çünkü o yanımdayken benim aklım sanki uçup yıldızlara karışıyor.
“Ben uyumak istemediği mi söylemiştim ama?” bu sözleri söylerken bir yatağıma bir ona bakıyordum. Gülümsedi ve, “Hadi bende yanında olacağım şimdi yatağa” diye buyurdu. Bende seve seve yaptım söylediklerini.
Baş uçuma oturdu ve bana bakmaya başladı. “Bu elbiseyle mi yatacaksın?” başka ne yapabilirsem artık. Olumlu anlamda başımı salladım. “Emin misin? Bak ben dışarıda beklerim sende üstünü değiştirirsin.” Demişti ama ben karanlıkta yalnız kalmak istemiyorum. İçimden ağlayıp sızlanmak geliyor of.
“Gerek yok böylede rahat ederim hem ben. Sen burada mı kalacaksın?” diye sordum. Konu değiştirmek lazımdı.
“İstersen gidebilirim.” Dediğinde kalbim yerinde çıkacak sandım. Artık nasıl baktıysam bana gülümsemesine neden oldu. “Hala çocuk gibisin.” Demesiyle bütün sinirim geri geldi.
“Ben çocuk değilim tamam mı? Sende Çetin’de bunu anlamıyorsunuz ama benimle çıkmaya gelince iş geride durmadınız. Madem çocuktum neden benimle çıktınız ki?” diye sordum. Ne cevap vereceğini merak ederek gözlerine baktım. Mum ışığı ela gözlerle birleşince bir başka oluyor. Yavaşça bana yaklaşmaya başladı. Bir eli yanağımın üzerine gelip okşamaya başladı. Bu ne zaman oldu ki? O gözlere dalıp gittiğimde mi? Burunlarımız bir birine değiyordu artık. Gözlerimiz zaten birleşmişti ama artık dudaklarıma kaymış bir şekilde derin nefesler alıp dudaklarımı ufluyordu. Buda neydi şimdi…
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kader 4 . Bölüm
RandomSabah erkenden kalkıp kahvaltıyı hazırladım. Bu gün yeni bir gündü sonuçta. Abim ve Batu'nun kalkması gerekiyordu şimdi. Uyuyan uykucuları uyandırma zamanı. Önce abimi uyandırdım ve sondan Batu'yu uyandırmasını istedim. Dün benimle ilgilenmiş ve din...