Üveyler

74 4 2
                                    

Benim adım Nikita. Annemi genç yaşta kaybettim. Babam da eve üvey anne getirdi. Üvey annemin üç tane daha çocuğu var. Mike, Jessica ve Martin.

Evde her zamankinden daha sessizim. Annem öleli bir hafta bile olmadı. Ve ben ne yapacağımı henüz biliyor değilim. Bazen dua ediyorum ve üvey annemin, kardeşlerimin bana iyi davranmasını diliyorum. Umarım böyle olur. Eğer böyle olmassa ben onlara yapacaklarımı biliyorum.

Çünkü hayat, bana annemin ölümüyle beraber kendine güvensizliğini de arttırdı. Bu yüzden her zaman artık saf Nikita değil, hayattan nefret eden gerçek bi Nikita... Kahraman ve acımasız...

Annemin ölümünden sonra babam bana haber bile vermeden evlendi o kadınla. Neden böyle bir şey yaptı, bilmiyorum. Ama bildiğim bir şey var. Ben bu çocuklarla anlaşamam. Evet, Mike çok iyidi ve pamuk gibi kalbi vardı.

  Fakat Jessica ve Martin'i  sorarsanız pek sanmam. Çünkü bana nefret ve kinle bakıyorlar. Eve geldikleri ilk gün onları iyi karşıladım ve önyargılı davtanmadım. Fakat o kadın da bana pek iyi bakmıyordu.

Gidip "Pardon, bu ev sizin mi?" diyesim vardı. Özellikle Jessica. Hayatımda gördüğüm en saçma tiplerden biriydi. Nitekim babam işe gitti, ben ve üveylerim evde tek başımıza kaldık.

Üvey annem bana valizleri yerleştirmeme yardım etmemi söyledi. Ve ben de kabul ettim. Birlikte valizleri yerleştirirken Jessica geldi ve "Annişkoo bu kezbanın burda ne işi vaaor! " dedi. Üvey annem ise "Kızım o senin artık kardeşin sayılır. Mark ve ben artik ev l iyiz. Bunu kabullen artık kızım ve kardeşinin kalbini kırma."dedi.

Ben de o sırada elimi uzatıp "Ben Nikita."dedim. O da "Iyi tamam salak." dedi ve odadan çıktı.  Üvey annem beni iyi karşıladı ve "Sen ona bakma Nikita. Onlar daha ortama alışık değil." dedi.

Bugün bana bi iyilik çöktü sanırım.  Normalde ben hiç böyle davranmazdım. Ve artık kendı çapımda bir karar aldım ve bundan sonra Jessica denen kıza iyi davranmayacaktım.

Sonra Mike'ın yanına gittim. O beni iyi karşıladı. Biraz muhabbet ettik. Onun da babası ölmüş yaklaşı üç dört ay önce... Üvey annem ve kardeşlerim evde yemek olmadan tam dört ay yaşamışlar. Dört ay boyunca kırıntılarla doymuşlar.  Sonra üvey annem ve babam evlendiler. Sadece babam çalışmasın diye üvey annem de iş arıyor.

Yarın okul vardı. Üvey kardeşlerimle okula gidecektim. O Jessica denen kızla aynı ortamdan ayrılamayacağız heralde... Bunun için üzgünüm ama yapacak bir şey yok. Napalım.

Akşam babam geldi ve aile konseyi toplantısı yaptık.  Babam söze başladı ve bana üvey kardeşlerimle iyi anlaşıp anlaşamadığımı sordu. Ben de ortalığı ververeye vermemek için aramızın iyi olduğunu dile getirdim.

Sonra toplu bir konuşma yaptı. Bu konuşma biraz sert olmakla beraber kararlılık belirtiyordu.

"Bundan sonra biz bir aileyiz ve zaten iyi anlaşmak zorundasınız."deyince Jessica'nın yüzündeki kızartıyı rahat bir şekilde görebiliyordum...

Babam çok asi bir insandı ve dediğini yapardı. Babamı çok seviyorum. Özellikle annem ölünce babama daha düşkün oldum.

Pijamalarımı giyip odama gidecekkken Martin'i gördüm. Bana "Selam."dedi. Ben de ona "Selam."dedim. Biraz muhabbet ettik ve yatağıma uzandığımda içimde bir acı vardı.

Artik bana gece yatmadan önce "Tatlı rüyalar hayatım." diyip gülümseyen bi annem yoktu.

Onun yerine hiç tanımadığım 4 birey... Bir anda gözümden yaş geldiğini hissettim. İçim buruktu. Hem de çok...

Yaklaşık yarım saat ağladım. Hala ağlamaya devam ederken babam geldi. Benim hıçkırık seslerimi duyduğunda çok utandım. Hayatımdan memnun değilmişim gibi dökülen gözyaşlarım, babamı yanıma getirtti.

Ve bana hiç beklemediğim şeyler söyledi. "Bak kızım.  Seni anlıyorum. Anneni daha yeni kaybettin. Yeni biriyle evlenmemin nedeni sana daha iyi bakılmasını istediğimdir. Sakın beni yanlış anlama. Yarın kardeşlerinle okula gideceksiniz ve iyi geçinmenizi isterim. Lütfen beni hayal kırıklığına uğratma. Iyi geceler." dedi ve odamdan çıktı.

Daha çok ağlamaya başladım. Babamı bu kadar yumuşatan neydi? Aklımdan binlerce soru türettikten sonra uyudum. Ertesi sabah üvey annem beni uyandırdı. "Nikita canım uyan artık okula geç kalacaksın.  Kardeşlerin hazır bile hadiii."dediğini işittim.

Üvey annemden memnundum fakat Jessica denen kızdan pek sayılmaz. Umarım bugün şok geçirmiştir de aklı başına gelmiştir.

Üniformamı giydikten sonra yemek masasına oturdum. Gerçekten güzel hazırlanmış bir masaydı. Babam sofra başında yine konuşmasını eksik etmedi ve söze şöyle başladı: "Çocuklarım okulda iyi geçinin ve beni hayal kırıklığına uğratmayın." Bunun üzerine hepimiz "tamam" anlamına gelmek üzere kafalarımızı salladık.

Servis geldi ve bizi aldı. Bugün pek bi neşeliydi. Ee tabi maaşı dörde katlanınca normaldir.

Okula geldiğimde herkes bize tuhaf tuhaf bakıyordu. Ben de merak eden gelsin dedim ve herkesi başıma topladım. Konuşmam çok netti. "Annem ölünce babam bir kadınla evlendi ve bunlar da üvey annemin çocukları."deyince herkes şokeyyy.

Ilk derse gidik. Jessica, Mike ve ben aynı sınıftaydık. Fakat Martin alt sınıfların birindeydi. Oğretmen Jessica ve Mike'ın kendilerini sınıfa tanıtmalarını istediler.

Ilk Jessica söz aldı ve varoşça "Bizim annemiz bu salağın babasıyla evlendi ve aynı evde yaşamaya maruz kaldık öhö öhöööö.." dedi. Ve Mike atılarak "Hayır öyle değil."deyince Jessica'nın yüzü yere yapıştı.

Hayatımda ilk defa bir erkek beni savunuyordu. Sonra öğretmen "Aaa tamam çocuklar böyle gerginlik olacağını bilsem kaldırmazdım sizi. Olay anlaşıldı."diyerek derse geçti. Açıkçası öğretmen bile Jessica'nın ne olduğunu anlatmıştı.  Dersten sonra Mike yanıma geldi ve "Idda ederim ki bir gün sen ve Jessica çok iyi iki dost olacaksınız."dedi. Bende "Pek sanmam."diyerek tenefüse çıktım.

Ikinci ders, ders işledik ve anlamadığım konuları hocaya sordum. Okulda böyle kaynayıp gitti. Servislere binip evin yolunu tuttuk. Eve gelince üvey annem "Çocuklar bugün okulda neler yaptınız?"deyince herkes başından geçenleri anlattı.

Üvey anneme Jessica'nın yaptıklarını anlattım ve o, Jessica'ya kızdı.  Sonra Jessica, gelip benden özür diledi ve bir daha olmaz dedi. Dur bi dakika. Özür mü? Sanırım Jessica bir melek yutmuştu. Ben de Jessica'ya "Artık dost olalım mı?"deyince "Beni affedersen neden olmasın."deyince şok oldum. Çünkü Jessica'dan böyle bir davranıs beklemezdim.

Sanırım Mike'ın dedikleri bir bir ortaya çıkıyordu. Jessica beni odasına götürdü ve makyaj eşyalarını gösterdi. Belki elli tane farklı farklı ojesi vardı.

Makjaj eşalarını beğendiğimi soyledikten sonra "Iyi ben gidiyorum."dedim. Ve sonra arkamdan "Nikita!"diye bağırdı. Ben de ona soru soran ifadelerle bakıyorum.

Ardından bana "Aslında ilk başta ben seni denemek için kötü davrandım ve sende bu sesti başarın ve sabrınla geçtin. Tebrikler."deyince ben şok oldum. "Aa gerçekten mi?"diyerek gülünç bir ifade sergiledikten sonra gülüştük.

Ardından "Gel bende sana odamı gösteriyim."dedikten sonra ortam dağıldı ve odama gittik. O da benim kitap koleksiyonuma bayıldı. Ben de "Istediğin zaman gelip alabilirsin."deyince mutlu oldu.

O da bana "Sen de istediğin zaman benim eşyalarımı kullanabilirsin." dedi ve odasına gitti.

Jessica ile ilgili içim aydınlandı bir anda. Bir an içine melek kaçtı heralde dedim ama o gerçekti. Ortalıkta "It's reaaaaaalll!!!"diye bağrıştıktan sonra bana ne oluyo yaa dedim. O anda herkes başıma toplamnıştı bile. Bende "Hı? Yok birşey yok yok."dedim.

Babam geldi yemek falan yedik. Ailecek televizyon izledik. Sonra herkes yatağına gitti.

NIKITAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin