Peri tozlarının büyüsüne inanır mısınız? Peki ya aşka? Her iki soruya da cevabınız 'evet' ise elimde tuttuğum kitap tam size göre!Shakespeare'in kalemi toz haline getiriliyor ve bir tılsım oluyor. "Bir kız bir oğlanı sevdi ve sonsuza dek mutlu yaşadılar." cinsinden olan hikayenin tam ortasında buluyorum kendimi. Beni bir hayli etkileyen, gerçekleşmesinin mümkün olmayacağını kesinlikle bildiğim hikayeyi ne kadar yaşamak istesem de peri tozlarına inanmayı bırakalı yıllar oldu.Zaten 21yy'daki hikayeler "Bir kadın bir adamı sevdi ve sarıldılar. Bir kitap düştü yere. Ayrıldılar." cinsinden. Peri tozuna gelene kadar olmayacak birçok şey var. İnsanlar sevmeyi unutmuş!"Nerede o eski bayramlar?"diye amcalara inat, "Nerede o eski aşklar?"der olmuşuz. Cidden nerede? El yazısıyla yazılan kokulu mektuplar, mum ışığında yazılan sayfa sayfa şiirler, sevdiği kadını görmek için kilometrelerce yürüyen koca yürekli adamlar nerede? Yok. Öyle bir devirdeyiz ki topukluyla yürümeyi beceremiyorken sayısız erkeğe yürüyen kızlarımız ve bir sürü kadın var sokakta kızıl, esmer, sarışın hastasıyız alayının şeklinde söylenerek ortalıkta gezinen kamyon arkası erkek müsvettelerimiz oldukça, yok!Şiir gibi kadınlar, şair ruhlu adamlar aradıklarını bulamadıklarından harcanıyor, yalnızlığı kabulleniyor. Ancak düşününce sahte bir kalabalıktansa kaliteli bir yalnızlığı seçiyorlar. Belki de en doğrusunu yapıyorlar.Kitabı bitirdiğim esnada yapabileceğim tek şey bulunduğum otobüsün camından dışarıyı seyretmekti. Biraz hayalden kime zarar gelirdi?Elimde şemsiye yoktu. Üsküdar'a da gitmiyordum hayalimde. Kürk mantom da yoktu. Hayır hayalimin diğer başrolü olan beyefendiyi tanımıyordum henüz. Fakat çarpışmıyorduk da, kitaplarım da düşmüyordu.Kitap düşürmüyor olabilirdim. Ancak kütüphane ya da eski bir kitapçı ideal bir mekandı aşık olunacak adamla tanışmak için. Yağmurlu olması şarttı günün ki daha ilk günden doğru bir izlenim edinelim birbirimiz hakkında. Önemli gözüken ama önemli olmayan bir soru sorsun ve başlasın konuşmamız. Yağmurda ilk ıslanışımız kalsın hafızamızda. Göz göze susalım saatlerce. Dikkat ettim ben susanlar daha iyi anlaşıyor. Kelimelere ihtiyaç duymasakta özel cümlelerle sevsin beni. Özel hislerle severim bende. Canını verecek kadar sevmese de olur kalbini verdikten sonra.Hayalimden uzaklaştığımda gökyüzüne takıldı gözlerim. Pembeydi bulutlar. Alışılmış şey değil. Ve o gün daha pembeydi bulutlar, kadının hayallerinden...
Yazan: Ezgi Akpınar