En sonunda bataklığı ziyaret edecekleri gün geldi. Herkes gerçekten heyecanlıydı. Barış bir an o gün gördüğü rüyayı hatırladı. Onu hatırladıkça daha çok korkuyor ve gitmeyi daha az istiyordu. Ama o sadece bir rüyaydı. Kimsenin onun bir rüyadan korkmasını öğrenmesini istemiyordu. Aksi takdirde onunla dalga geçer, ona çocuk muamelesi yaparlardı. Derken bir arkadaşı Barış'a yaklaşıp sordu:
- Barış, iyi misin? Sanki sende bir değişiklik var.
- Yoo, her zamanki halim. Sadece bataklığa gidip ne yapacağımızı merak ediyorum.
- Yoksa korktun mu?
- Ne alakası var? Bir bataklıktan korkacağımı mı düşünüyorsun? Az önce de söyledim, bu benim her zamanki halim.
- Eminim öyledir.
Biraz sonra gitme vakti gelmişti. Zaman yaklaştıkça Barış'ın korkusu daha fazla artıyordu. Ama bunu fazla belli ettirmemeye çalışıyordu...
En sonunda bataklığa varmışlardı. Bataklık normalden biraz daha büyüktü. Herkes bataklığın etrafını biraz uzak olacak şekilde sardı. Öğretmenleri biraz uzun bir çubuk alarak bataklığın içine batırdı. Bataklık onu çekiyordu. Ve çubuğu tutan öğretmen bunu hissedebiliyordu. O da olağan gücüyle çubuğu kendine çekiyordu. Tabi bu biraz zordu. Öğretmen sırayla aynı çubuğu öğrencilere veriyordu. Çünkü onların da bunu hissedip bataklığın gücünü anlamalarını istiyordu. Aynı zamanda onlarla konuşuyordu:
- Çocuklar, belki kiminiz bataklığı ciddiye almazsınız. Belki kiminiz de korkarsınız. Ama size tavsiyem hem bataklığı hafife almamanız, hem de ondan korkmamanız. Çünkü öyle olaylara şahit oldum ki bunu tamamıyla anladım. Size hikayemi anlatmamı ister misiniz?
- Hocam korkunç mu, dedi bir öğrenci ve herkesi güldürdü.
- 14 yaşında olan biri olarak bu soruyu mu soruyorsun?
- Herkesin korktuğu bir şey vardır hocam. Sizin de yok mu, deyince öğretmen biraz gerildi.
- Hayır, yok.
- Neyse hocam siz devam edin. Merak ettim hikayenizi, dedi başka bir öğrenci. Bu arada o çubuk elden ele gitmeye devam ediyordu. Öğretmen devam etti:
- Ben çocukluk yıllarımda öğrenmiştim bataklığın ne olduğunu. ''Bu dünyadaki tüm bataklıkları yok edeceğim!'' demiştim kendi kendime. Böyle dememe rağmen, ne yapacağım hakkında hiçbir fikrim yoktu. Çocuktum daha çünkü. Büyüyünce her şeyi başarabileceğimi sanırdım. Ama hiçbir şey o kadar kolay değil. Gençlik yıllarıma kadar bekledim. Sonra bir gün bir rü-
Öğretmen anlatırken sıra Barış'a gelmişti. Tabi Barış ta hem öğretmenin anlattığı hikayenin, hem de gördüğü rüyanın gerginliğini yaşıyordu. Tam o sırada çubuğu tuttu. O çubuğu tutarken sürekli rüyasını düşünüyordu. Bataklık ta çubuğu kendine çektiği için Barış kendini kaybetti ve yerinden fırladı. Her şey üst üste geliyordu. Önce rüya sonra bataklığa gitmeleri.. Ne yapacağını bilmiyordu. Herkes şaşkınlıkla ona bakıyordu. Barış ta kendine gelince ne yaptığının farkına vardı.
- Barış, iyi misin?
- Barış, neler oluyor?
- Barış, ne oldu?
- Barış!
Her taraftan sesler yankılanıyordu. Barış ilk başta cevap veremedi. Sonra kulaklarını kapattı. Bir şeyler mırıldanmaya başladı:
- Hayır! Hayır! Ailem ölmedi! Onlara bir şey olmadı! Asla da olmayacak! O sadece bir rüyaydı. Öyle değil mi arkadaşlar? Hadi cevap verin! Öyle deyin! Rüyadan bir şey çıkmaz deyin, hiç bir şey olmayacak deyin! Hadi cevap veriiinnnnnnn!!!, diye bağırdı en sonunda. Kendini tekrar kaybetmişti. Arkadaşları onun neyden bahsettiğini bilmiyordu:
- Barış, ne rüyası?
- Barış neyden bahsediyorsun?
- Barış neden böyle davranıyorsun?
Barış arkadaşlarından istediği cevabı alamayınca öğretmenine döndü:
- Hocam siz söyleyin bari, ailen ölmedi deyin, onlara bir şey olmayacak deyin, ne olur bir şey söyleyiiiiiin!
Öğretmeni biraz gerilmişti. Çünkü o da gençlik yıllarında bu tarz rüyalar görmüştü. Barış'ın söylediklerine aldırmamıştı. Onu evine götürmelerini istemişti arkadaşlarından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BATAKLIK
Mystery / Thrillerİlk başta bataklıktan korkan, sonra da bir cesurluk yapan Barış'ın hikayesi.. Bu hikayede anlatılanların hiçbiri gerçek değildir, sadece akılda tasarlanmış bir hikayedir.Beğenmenizi umuyorum. :)