YAŞA VE ÖL

YAŞA ve ÖL !!!

Davet ediliyorsun, nezaketen mi yoksa inancın doğrultusundamı hareket ediyorsun o senin bileceğin birşey. Davete icabet ediyorsun. Sohbet, muhabbet yemeğe geçiliyor. Süslü tabaklar içinde yemeğe katılıyorsun. Önüne gelen yemek o kadar güzel gözüküyor ki, ALLAH'a Hamd etmeyi unutup kaşığı salıyorsun tabağa. Ve o tat! Ne acı ne tatlı ne tuzlu ne de tuzsuz. Tat alma duyguların birbirine karışıyor, nasıl hareket edeceğini bilmiyorsun ama bildiğin tek şey o tabağın bitecek olması. Yüzünde sahte bir gülümseme ile o tabak bitiyor, ev sahibine şükranlar sunuluyor ve sofradan kalkılıyor!

İşte size SİSTEM!

Süslü tabaklar içinde önüne gelen o yemek seni mahvedecek ama yemek zorundasın. Çünkü sana yemen emrediliyor.
Bize sunulan hayat! Söylenilen zamanda çalışacak, söylenilen zamanda gezecek kazandığın parayı geri harcayarak onlara teslim edeceksin. Düşünmeyeceksin, hayal kurmayacaksın sadece sana denileni yapacak, sana verilen iş alanında sürekli büyüyecek, gelişeceksin. Ve senden sonra gelenler senin kurduğun imparatorluğu yıkacak. Çünkü sana büyümeyi emreden, seni programladığı için sen  batmayacaksın ve sahte mutluluk içinde öleceksin. Senden sonra ki kaosu görmeyeceksin. Çünkü sen kukla olmayı o tabağı bitirerek kabul ettin.

Ve TABAKALAR!

Neden oluşmuştur bu tabakalar. İnsanları zengin, fakir diyerek ayırmalar.
Fakirde çalışıyor, zengin de. Niye bu ayrımcılık? Bütün sorun o tabakta. Tabağı bitiren sözleşmeyi kabul edip sistem tarafından en değerli şey kılınan para içinde duygusuz olarak yaşayıp ölüyor. Bitirmeden masadan kalkan herşeyi reddedip parasız ama duygulu bir şekilde hayata veda ediyor.

İşte bizlere sunulan HAYAT!

Geçerken uğradığımız, mola verdiğimiz dünya üzerinde, uğrama sebebimizin bize unutturulup, geçireceğimiz zaman içinde dayatılan yaşam şekli. Ve kabul edenler ile etmeyenler arasında uyumlu, uyumsuz yapılan yolculuk. Birgün bitecek olan kısır-döngü!..

Dünya, kendisini yeni gelin gibi gösteren, cilveler eden, kokmuş bir kocakadındır.
-Hz. Mevlana