Topuklu Ayakkabı

116 11 4
                                    


İlk Hikayem lütfen destek olun :)

Şu istiklal caddesinde topuklu ayakkabı ile yürünmeyeceğini anladım. Anladım ancak geç kalmış olmalıyım ki sağ ayakkabımda ki topuk kırık bir halde elimde eğreti bir şekilde duruyor. Ve en önemlisi ise Topallıyarak yürüyorum!


Ablamın zorlayarak giydirdiği topuklular yüzünden hem metrobüsü kaçırarak eve dönmeyi hem de ablama yeni bir ayakkabı parası çıkıştırmaya çalışıcaktım.

Ne hoş ama bilmediğim bir şehirde mahsur kaldım ve ağlanacak halim vardı.

Utana sıkıla metrobüs durağınada beklemeye başladım. Son otobüs neredeyse 1 saat sonra gelecekti. O zamana kadar mefta olmuş topuklum ile uğraşabilirdim herhalde. Sağ elimdeki topuğu alıp ayakkabının tabanına oturtmaya çalıştım. Ama ne fayda.

Değişen hiçbir şey olmadı.

Ablacığıma daha güzel bir ayakkabı alabilirdim aslında. Bunu düşünerek çantamdaki cüzdanı çıkardım ve biraz içini inceledim.

Düzeltiyorum, daha sonra ablama çok daha güzel bir ayakkabı alabilirdim.

Durakta ben ve benden başka 1 ya da 2 yaş büyük bir ergenin beklediğini gördüm. Tek kulağında kulaklık vardı ve hararetli bir şekilde telefona mesaj yazıyordu.

Zınkkkk! !

Ablamlara haber vermeyi unutmuştum... eniştem kesin bu sefer katil olucak.

Çantamdan blackberry çıkartıp kilidi açtım ve telefonun ana ekranına bakarken şok oldum.

Enişteciğim 15 cevapsız arama. Meryem Sultân 21 cevapsız arama ve 16 her ikisindende bol belalı mesajlar.
Eniştemi atlayarak ablamı aradım ve kulağıma götürdüm ahizeyi. Telefon 3 saniye geçmeden açıldı ve ablamın o iğrenç ses tellerinden gelen çığlığı yayıldı boş metrobüs durağına. Karşımda ki oturan ergen kafasını telefondan kaldırıp bana baktı ve utançtan kafamı kaldırıma doğru eğip kızarıklığımı gizlemeyi amaçladım.

"Eylül! Neredesin sen. Seni elime geçirirsem o saçlarını tutuğum gibi yolucam! Bir gel sen eve ağzını yüzünü deşicem senin. Sen gel gel. Seni varya sen bu yaşta abla dayağı yiyeceksin benden. Seni bir..." gerisini dinlememek adına ahizeyi kulağımdan uzaklaştırdım. Sonra Eniştemin sesi yankılandı.

"Meryem dur bi. Eylül nerdesin ?" Kararlı bir nefes alıp verdim ve
" metrobüs durağındayım enişte. Otobüsü kaçırdım."

Eniştem "geliyorum bekle orada." Dediğinde direk söze başlayarak " yok enişte yarım saate kadar gelicek araba boşu boşuna ne gerek var şimdi onca yol gelmeye."

Bir kaç dakika daha konuşup en sonunda ikna ettim onu. Sonuçta hem evlerinde kalıyordum bir sığıntı gibi birde gecenin bir Vakti benim için yoramazdım onları.

Ablam arkadan "dikkatli ol!" Diye bağırdı. Bende tamam diyerek telefonu çantamın ön gözüne tıktım. Gözlerim ayakkabıya kayınca çantamı kaldırıma bırakıp kafamı ayakkabıya çevirdim.

Ne yapacağım derdine düşmüşken kafamın içindeki Kezban teyze kulağıma fısıldayarak bir çözüm bulmamı sağladı. Şöyle bir seçeneğim vardı eğer sol topuğımuda kırarsam hiç değilse topallamazdım. Kezban teyze sırıtıp kafasını onay verir gibi bir aşağa bir yukarı sallarken ben çoktan karşımdaki ergenin beni mi izliyor sorusunu kafamdan atmıştım.

Bir ceylan edasıyla seke seke demirliklerin olduğu yere doğru yürüdüm. En sonunda demirliklerin başına geldiğimde hunharca sırıtıtarak sol ayağımla bir tekme savurdum. Ancak değişen bir şey olmamıştı.

Aynı işlemi bir daha gerçekleştirip ayağımın ağrımasına sebep oldum.

Bir daha derken sadece yerinden oynatabilmiştim lanet olasıca ayakkabıyı.

İçimde ki Kezban teyze beyaz bir çarşafı eline kapmış "acı yok Rocky!" Diye bağrıyordu. Ona kulak verip son bir daha vurdum zavallı ayağımı demirliklere ve ayakkabı topuğu yerdeydi.

Kezban teyze sevinç dansı yapmaya başlamıştı çoktan.

Sevinçle yerde ki topuğu aldım ve salladım. Bir topuk kırdığım için bu kadar seviniceğim aklımın ucundan geçmezdi doğrusu.

Yüzümdeki sırıtış solmadan arkamı dönerken karşımda oturan çocuk dehşet içinde beni izliyordu.

Bir 5 dakika daha bana bakmaya devam ederken kendimi tutamayıp "Ne bakıyorsun sen öyle!" Diye bağırdım.

Kezban teyze içimde sen hayırdır gülüm fasılları tutuyordu.

Bana cevap vermeyip ışık görmüş tavşan gibi beni izlemeye devam etti. Yine lanet çenemi tutamayarak "hayatında hiç topuklu ayakkabısını kırmak için demirliklere tekme atan bir kız görmedin mi?"

Sıçtım sıvamaya başlamıştım galiba.
Otobüsün farları durağı aydınlatırken çantamı ve iki topuğumu da alıp otobüse yürümeye başladım. Ergene son ve 3 numaralı bakışımı atmak için hazırlanırken kıkırdadığını gördüm.

Kezban teyze bir Kobra misali girilmiş avının üzerine saldırmak için an kolluyordu.

"Hah.."burun kıvırdım "çok komik!" Diyerek otobüse doğru adımladım.


Vote ve yorumları unutmayalım lütfen.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Dec 07, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

İlkbahar KışıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin