Bir başak tanesi yeni güne uyanmıştı güneşin ilk ışıklarıyla. Sevdaya dahildi oda. Selam verdi yanındaki ayçiçeğe. Biliyordu, ruhu okşamak için sevmek gerekti. Biliyordu yeni güne başlamak için sıcak bir tebessüm...
Ali eline aldığı sıcak çay bardağından bir yudum alırken karşı masasında duran not defterlerine baktı. Neredeyse uzun zaman olmuştu eline kalem kağıdı almayalı. Dertlendi. Bir iç çekti. Bir yudum daha aldı sıcak çayından. Aklına hep onun gülüşü geliyordu. Tebessüm edişi. Sinirlendiğinde kaşlarını çatışı. Ama bir türlü konuşamıyordu onun karşısında. Zaman donuyordu onun yanında. Nefes alışverişinden tut yanında tek tek kirpiklerini sayardı. Ali seviyordu. Ali de sevebiliyordu. Ama kaybetmekten korktuğu için açılamıyordu çocukluktan gelen sevdasına.
Kapı çaldı. Ali'nin annesi açmıştı kapıyı. Çocuk sesiyle bir küçük kız koşarak çıkıyordu merdivenleri 'Ali' diye bağırarak.
-Kuzum sen daha hazırlanmadın mı? Hani bugün çalışacaktık? Yoksa iptal mi ettin programı?dedi. 'Zeynep' di Ali'yi bu kadar hayran bırakan kızın adı. Sesiyle mest, kokusuyla sarhoş eden. Ali boynu bükük başak tanesi iken Zeynep açmamış bir ayçiceğiydi daha. Gün batımında uyanan bir ayçiçeği. Böyle tasvirlemişti hikayelerinde onu.
Zeynep'in sesini duyunca bir anda afalladı Ali. Hemen kendini toplayıp cevap verdi Zeynep'e:
-Hayır hayır çalışacağız iptal değil programımız. Güldü Zeynep. Geri cevap vermekten alıkoyamadı kendini:
-Tabikide iptal değil. Boşuna mı geldim o kadar. Tabi senin içinde geldim orası ayrı mevzu da... Neyse ya geldim işte. dedi ve tebessüm etti.
O gülünce Ali'nin dünyasında , gecenin kör karanlığında bir anda güneş doğardı. Ali'nin annesi seslendi aşağıdan; Zeynep çay içer misin kızım sende?
Ben alırım Gülfem teyze, dedi Zeynep. Gülfem teyze pek severdi Zeynep'i. "Bu zamanda böyle evlat bulmak da yetiştirmekte zor" derdi. Haklıydı da. Zeynep ailesine daha doğrusu babasına rağmen inci tanesi gibi yetişmiş bir genç kızdı. Belki de bu yüzden hayrandı Ali ona. Bazen her şeye rağmen gülerdi Zeynep. Ali merak ederdi niye güldüğünü. Hatta bir gün merak etti Ali ve sordu:
-Zeynep nasıl oluyorda her şeye bu kadar tebessüm ediyorsun.
-Gelene geçene , olana bitene;, gelmişime geçmişime, iyi niyetlerime, hayallerime, umutlarıma, çabaladıkça hep yenilmeme, insanların oyunlarına, sahteliklerine gülüyorum. dedi. Verdiği cevabı Ali alamamıştı. Ya da anlaması için daha vakit vardı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gün Batımı
Short StoryBir başak tanesi yeni güne uyanmıştı güneşin ilk ışıklarıyla. Sevdaya dahildi oda. Selam verdi yanındaki ayçiçeğe. Biliyordu, ruhu okşamak için sevmek gerekti. Biliyordu yeni güne başlamak için sıcak bir tebessüm... Ali eline aldığı sıcak çay bar...