Gece yarısı vurmaya başladı ,saat artık yavaş akacak, yelkovan akrebin peşinde koşuşturmayacak , eline bastonunu alıp yaşlı bir adam gibi ağır ağır sürütecek ayaklarını..
Mutfağa doğru yöneldi, kendine bir kahve aldı. Yoksa bu karanlık gece nasıl biter. Doğru, aylardır bitmeyen bir nöbeti vardı gece yaşardı. Salona geçer, elinde kahvesi uyuyan sokağı izlerdi. Uyuyan ağaçlar , uyuyan arabalar , uyuyan insanlara bakakalırdı. Arada gözü gökyüzüne takılır onunla da dakikalarca konuşurdu. Bazen ağzına geleni sayar bazen yapma artık diye yalvarırdı. Ne sitemi ne duası bir yankı bulur o aynı hayatı yaşamaya devam ederdi.
Onunda normal bir hayatı oldu elbet, işte adı üstünde hayat bu hep aynı olmuyor acı üstüne acı koyarken çekmeye yerin var mı? diye sormuyorduki. Her acı çeken gibi onada sormadı. Her şey birgünde oldu. Hatta saniyeler içinde oldu ve bitti. Hayat sorsa bile hayır demeye vakti yoktu.
Tam bir sene önceydi her zamanki bir güne uyanmış, sabah sporunu yapmış, duşunu almış, özenle makyajını yapmış , kıyafetlerini giymiş işin yolunu tutmuştu. Çok güzeldi bilirdi de güzel olduğunu dışardan bakıldığında özenilecek bir hayatı vardı. Kolay olmamıştı bu duruma gelmek çalışmıştı elbet çok emek vermişti. İyi bir kariyer, iyi bir ev, iyi bir araba, güzellik ,koca bir gardrop, sayısız makyaj malzemesi vs.. Her kadının hayal ettiği hemen herşeye sahipti. Babadan kalmamıştı kendi yapmıştı herşeyi kendi.
İşte böyle bir hayatın içinde deli dolu bir kızdı Burcu tüm arkadaşları ona bayılıyor üstelik esprili yapısıyla etraftakileri kırıp geçiyordu. Her şeyini düzene koyduğunu düşünüyor, o lisede hayal ettiği hayata kavuştum diyordu. Ne hayal ettiyse olmuştu sahipti herşeye ama mutlu değildi hemde hiç.
İçinde bir huzursuzluk durmadan çırpınıyordu. İşte o huzurlugun doğum günüydü bugün artık ortaya çıkacak o senelerdir kurduğu hayatı baştan yazmasına sebep olacak bir daha hiç bir şey eskisi gibi olmayacaktı. Telefon çaldı karşısında bir polis kardeşi biricik göz bebeğinin ismini söylüyordu ablasının o olup olmadığını soruyordu bir trafik kazası geçirdiğini suan hastanede olduğunu bildiriyordu. Kulağı uğulduyordu duymuyordu sanki, beyninde basınç artmıştı kalbi çoktan ağzına yerleşmiş boğuyordu onu işte buraya kadardı.
Hayatın ikinci perdesi başlamıştı.Sonrasımı işte burası camın önü gece yarısı bol kahve,az uyku, sitemler, isyanlar gözyaşları hatayı bir hayata, bir kendine bir tanrıya kesmeler. Bitmek tükenmek bilmeyen acılar birazdan felçli yatağında inlemeye başlayacak biriciği yanına gidecek karnına açılmış hortumdan mamasını yedirecek kah ağlayacak, kah bir meleğe hizmet etmenin gururuyla hayatı kucaklayacak..
Ama yarın sonraki yarın veya sonraki sene bu camın önünde kahve içmeye devam edecek taki yukarıdan diğer melekler gelip görevin buraya kadar artık o bize emanet diyene kadar..