Gece karanlığı tüm şehrin üstüne çökmüştü. Tekkeyi cılız bir gaz lambası aydınlatmaya çalıyordu. İçerdi ölüm sessizliği vardı. Oğuzhan efendi şeyhinin ağzından çıkacak kelimelere odaklanmisti. Şeyh efendi elinde üç hilal işlemeli bayrağın muhafaza bir küçük kutu vardı. Oğuzhan efendi hiç heycanlı olmadığı kadar heyecanlı idi bu gece.
" Evet " dedi şeyh efendi. Beklediğimiz gün geldi. Artık herkez yerini belli etti. Şeytanın tarafında olanda. Rabbinin tarafını tutanda. Sen efendi dedi şeytanın tarafını tutana karşı Rabbinin yanında olman yetmez yedi. Ve besmeleyi şerif ile elinde ki kutunun üzerinde ki bayrağı yavaşça açtı. Bayrağı katladı üç defa öpüp başına koydu. Ve oğuzhan efendi ye uzattı. Oğuzhan efendi eline aldığı bayrağı öpüp başına korken şeyh efendi " bayrak kadar aziz olasın evladım dedi.
Kutunun kapığı açılırken oğuzhan efendi kalbinin atışını duyuyordu. Şeyh efendi yavaşça kapağı açtı ve içinde 1000 yıllık hançeri çıkardı. Hançerin üzerinde hat ile yazılmış "Vallahü gâlibün ala emrihi" ayeti kerimesi direk dikkat çekiyordu. Kutuyu yavaşça kenara bıraktı şeyh efendi. İki elinin avcuna koydu hançeri ve oğuzhan efendi ye dikti gözlerini. Yakıcı bakışlar ile konuşmaya başladı. Efendi evet aşkın bedelini ödeme vaktin geldi. Bu hançeri düşmanın tam kalbinin ortasına batiracaksin ki aşkın bedeli bir nebze yerini bulsun. Atamız Oğuz kağanın mertliğini sende gördüğüm için bu görevi sana vermeyi uygun gördüm dedi ve hançeri oğuzhan efendi ye doğru uzattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ULAK
Historical FictionKılıç kınındayken kesmez efendi. Kılıç kınından çıkması için kalemden destur bekler.