Elindeki telefonu çevirip duruyordu. Beklemek çok zordu ve derse girmesi gerekti. Chanyeol'den haber bekliyordu kaç saattir. Bu sefer bir şeyler bulacaktı, böyle hissediyordu.
Ayakkabısının çözülmüş iplerini tekrar yapmak için eğildi, zamanın çabuk geçmesi için her şeyi yapıyordu.
"Ders başlamak üzere Sehun, gelmiyor musun? "
Baekhyun halâ oturan çocuğu görünce durmuştu. Sehun hızla çantasını aldı ve sınıfa koştu. Birkaç dakika sonra hocada gelmişti. Zamanlaması için kendini tebrik etti. İlk yardım dersleri vardı gereksiz bir şekilde, bir fizik öğrencisi neden girerdi ki!? Sonra bir noktayı es geçtiğini farketti. Boğazını temizleyip elini kaldırıp söz aldı.
"Biraz konuyla alakasız olacak ama... Demansın çaresi var mı? "
Adam gözlüklerini çıkarıp dersine ilk defa katılan çocuğa baktı. Şaşırmıştı.
" Alzheimerın tedavisi yoktur şu anlık , bu soru bana bir öğrencimin projesini hatırlattı. "
Adam hüzünle gülümsedi. Sehun duyduklarıyla yerinden hızla kalktı ve heyecanla konuştu.
" O öğrenci kim? Genetik bölümünden mi? "
Öğretmen, geçmişi hatırlamaya çalıştı. Çok zordu, artık beyni yaşlanmıştı.
" Evet sanırım adı Luhan'dı, ama geçen seneden beri haber yoktur. Okulu neden bıraktığını bilmiyoruz. "
Sehun artık her dakikasını kaplayan çocuğa düşündü. Bu belirsizlik sinirini bozuyordu. Sessizce sırasına gömüldü ve ders boyunca başını kaldırmadı.
Zilin kurtarıcı sesi kulaklarına dolduğunda çantasını aldı ve Bodrum kata indi. Telefonunu dar pantolonundan zorlukla çıkardı ve Chanyeol'ü aradı ama çocuk açmadı. Sinirle telefonu masanın üzerine koydu ve çantasından çıkardığı bir kayıtı oynatıcıya koydu. Duvara yansıyan görüntünün tam karşına yere oturdu. Soğukluk yüzünden titresede önemsemedi.Görüntü geldiğinde çocuğun yüzünü gördü. Zayıflamış duruyordu ama en azından gülümsemişti.
"Bugün projem puan aldı ve... 30 aldım. Hoca hayalperest olduğumu, boş işler peşinde olduğumu söylüyor. Her buluş hayaller sayesinde olmamış mıdır ki? Artık dosyamın yarısını bitirdim gibi. Ellerim ağrısada buna değer, umudumu asla kaybetmeyeceğim. "
Luhan kamerayı kapatmayı unutup yerinden kalktı ve hırkasını çıkardı. Muhtemelen hava sıcaktı. Çıkardığı parçayı rafların en üstüne koydu ve eşyalarını topladı. Açık olan kamerayı farkedip gülümsedi ve kaydı bitirdi.
Sehun'un bakışları en üst rafa kaydı. Acaba burada unutma ihtimali var mıydı? Sandalyeyi getirip üzerine çıktı ve en üst rafa baktı....bulmuştu. Hırkayı eline alıp aşağıya indi. Muhtemelen almayı unutmuş, burda kalmıştı. Açık mavi hırkanın bedenine baktı gülümsedi. Minyon bir çocuk olduğu tahmin ediyordu ama artık emin olmuştu.
Hırkayı istemsizce burnuna bastırdı, onunla ilgili her şeyi merak ediyordu. Burnunu dolduran bebeksi koku karşısında gözlerini kapattı. Eski yerine oturup hırkayı kucağına aldı ve diğer kayıta geçti. Luhan üzerinde ince tişörtle oturuyordu.
"Tanrım, üşüyorum. Hırkamı nereye koyduğumu bulamıyorum....hatırlamıyorum. Sanırım yeni bir tane almam gerekecek. Bugün kendime bir sponsor buldum, adam henüz kesin evet demedi ama ikna edeceğim, etmek zorundayım."
Sehun kucağındaki hırkaya baktı ve katlayıp çantasına koydu. Kayıtları alıp merdivene doğru ilerledi ve bahçeye çıktı.
Kar hafif hafif yağıyordu, etrafta ki herkes çığlık çığlığa birbirlerine kar atıp duruyordu. Kendisine gelmemesi için hızla yürüdü ve ağacın altındaki banka oturdu. Kulaklığını takıp en sevdiği müziği açtı...
Daha sonra avucunu ileriye doğru uzattı ve eline düşen kar tanesine baktı, düşmesiyle erimesi bir olmuştu. Kafasını geriye attı ve yere düşmek üzere yol alan karlara baktı. Bu manzara muazzamdı.
Başını yana çevirdi ve ileride üzerinde sadece turuncu bir tişört olan çocuğu gördü, Sehun üzerindeki kat kat kıyafete rağmen üşüyordu. Çocuk ellerini ileriye uzatmış, avucuna düşen kar taneleri izliyordu. Saçları kar yüzünden ıslanmıştı ve hafif koyu bir sarı olmuştu.
Sehun yerinden kalkıp çocuğun yanına gidecekken ensesine gelen soğuk bir şeyle şok içinden arkasına döndü.
"Hadi sen de gel Sehun. "
Baekhyun bir kar topu daha fırlattı ve ciyaklayıp koştu. Sehun ensesinden içeriye inen soğuk kara küfür etti. Ayağa kalkıp Baekhyun'u yere yatırmış, dudaklarını öpen Chanyeol'ü gördü.
Hızla ayaklandı ve yanına gitti. Chanyeol onu görünce Baekhyun ile uğraşmaya devam ederken konuştu.
"Dostum, daha araştırıyorum. Bir gün içinde bulamam. "
Sehun onayladı ve artık sığınağı olan laboratuvara gitti ve masanın üzerinde bir kaset buldu. Burada unuttuğu için kendine kızdı ve kaydı aldı. Üzerinde yazan tarihle şok oldu, Geçen yılın tarihiydi ama en son tarihten bir hafta sonranın tarihi vardı. Bu kaset...yeniydi. Koşup oynatıcıya taktı ve heyecanla bekledi. Çocuk ekranda belirdi, üzerinde turuncu bir tişört vardı ve ıslanmıştı .
"Evet bir hafta sonra gelen ben. Birisi burayı temizlemiş sanırım. Kutumu da bulamıyorum, her şeyim gitti. Ve masanın üzerindeki takvimde neden bir yıl sonranın tarihini atmışlar ki? Birileri burada zaman geçirmiş sanırım. "
Sehun masadaki takvime baktı, ama tarih doğruydu. En önemlisi çocuk bugün buraya gelmişti. Onu yakalayamadığı için hayal kırıklığına uğramış hissediyordu.
Turuncu tişörtü inceydi ve hasta olabilirdi.... Turuncu tişörtü. Sehun yeni farkettiği için kendine küfür etti ve koşarak bahçeye gitti. O karın altında duran çocuktu. Ayağına kadar gelmişti.
Belki çocuk hala burdaydı. Koşarak bahçenin her köşesine baktı ama hiçbir iz yoktu. Şu an sinirden ağlamak istiyordu...
İyi yönünden bakmaya çalıştı. En azından yaşıyordu. Omuzlarını düşürüp, yavaşça evine yürüdü. Hızlanan kara aldırmadan sakinliğini bozmadı.
Evine geldiğinde herkese bir afiş dağıtan bir kız gördü. Sehun'da kızı kırmayıp aldı ve üzerinde yazanlarla gözü doldu.
Adı Xiao Luhan olan bir Alzheimer hastası, klinikten kayboldu . Görenler lütfen bize ulaşsın.
Sehun dolan gözlerindeki yaşı sildi, ve afişin üzerindeki fotoğrafa baktı. O...alzhemier mıydı? Kendisini iyileştirmek için mi çalışıyordu? Sehun eve girip koltuğa oturdu ve kendinden utanacağı bir şekilde ağlamaya başladı. Neden ağlıyordu bilmiyordu. Neden bu çocuğa bağlamıştı.
Aklına kayıtlar geldi. Korkuyorum demişti. Hırkasını unutmuştu, kekelemeye başlamıştı. Sehun bu kadar kör ve dikkatsiz olduğu için kendine kızdı. Luhan'ın dosyasını aldı ve hastalarla yaptığı röportajı açtı. İlk numaralı hastayı okuyunca gözlerinden tekrar yaşlar geldi.
Röportaj yapanın adı :Xiao Luhan
Hastanın adı : Xiao Luhan
--
Always and forever HUNHAN
We are one, we are 12
ŞİMDİ OKUDUĞUN
CROWN (HUNHAN)
RandomSehun, kağıt yığınlarının arasındaki kutuyu aldı ve üzerindeki tozları sildi. Üzerinde siyah mürekkeple yazılan yazıyı okumaya çalıştı. Silik olan harfleri zorlukla birleştirdi. Güzel bir yazıyla isim yazıyordu.... Xiao Luhan. Kutuyu açtı ve içinde...