YIL 2056
Büyükannesi ve torunu kayalıkların üzerinde oturmuş denizi seyrediyotlardı.havada hafif rüzgarın taşıdığı deniz kokusu vardı.Yaşlı kadın bu kokuyu içine çekti.yıllar önce yaşadığı olaylar gelmişti akılna ama olanları unutmayı birazda olsun başarabilmişti. ahh kimi kandırıyorduki her şey dün gibi aklındaydı.Sessizliği küçk kız bozdu.
-Büyükanne senin hiç dedemden başka aşkın oldumu?
Yaşlı kadın hiç böyle bir soru beklemiyordu.
-evet daisy oldu.
-bana anlatırmısın büyükanne söz kimseye söylemem.
-peki. Yaşlı kadınn anlatmaya başlar.
YIL 2000
sarah bir ağacın altında yalnız başına oturuyor.ileriden birisinin yanına geldiğini gördü bu bir erkek çocuktu.Yanına geldi ve hiç bir şey demeneden ağanın gölgesinin altına oturdu bir süre bekledikten sonra küçük oğlan
-merhaba ben harry
kız ne yapacağını bilemedi.Onu tanımıyordu ama belki tanıyabilirdi.
-merhaba bende sarah
-birlikte dondurma yemeye gidelim mi?
-şeyy ben bilmiyorum aslında gelmesem daha iyi olur biz daha yeni tanıştık ve annem bana kızabilir.
-hadi ama sarah birşey olmaz dondurmacı buraya çok yakın zaten.
YIL 2056
-onunla ilk böylemi karşılaştın büyükanne
-evet daisy .
-peki büyükanne o zaman ona aşık mı oldun.
-onun o zümrüt yeşili gözleri beni kendine bağlamıştı bebeğim sadece gözleri beni büyülemeye yetmişti.Yaşlı kadının gözleri dolmuştu . gülüşünü hiç söylemiyorum bile..
-hadi devam et büyükanne
YIL 2007
Benden birazcık uzaklaşmıştı eskisi kadar yakın değildik.çünkü artık büyümüştük ve başka kızlarlada takılıyordu buda benim üzülmeme sebep oluyordu.
Okulda benimle hiç konuşmuyordu.zaten benim hiç arkadaşım olmadığı gibi onun fazlasıyla arkadaşı vardı .Tek arkaşdaşım harrydi.Artık oda yoktu.okul bitince çıkış kapısında onu bekledim.Yanında okulun popüler kızlarından olan Jasmine vardı.
-harry iki dakika konuşabilirmiyiz.bunu söylememle şaşkın br şekide bana baktı.onun o bakışında artık karar vermiştim.Ona aşık olduğumu söyleyecektim.Jasmineni ddağında öptü ve onu beklememesini söyleyerek evine yolladı.
-evet sarah söyle seni dinliyorum.
-harry ben biz yani neden böyle olduk neden benden uzak duruyorsun.günün artık siradan olayı olan şaşırma işini bir daha yaptı ve zümrüt yeşili gözlerini üzerimde gezdirerek iğrenirmişcesine baktı.cevap vermeden gitti.orada öylece kalakalmıştım.
-harry seni seviyorum diye bağırdım.Ama o ne yaptı arkasına bile bakmadan gitmeye devam etti.kalbim çok kötü kırılmıştı.onunla geçirdiğimiz anılar bir film şeridi gibi geçti gözümün önünden.akan gözyaşlarımı elimin tersi ile sildim ve eve gittim.odama kapandım ve yemek saatine kadar çıkmadım.
zil çaldı.kim olduğunu hiç merak etmiyordum..normalde olsa kapıyı açmak için aşağıya koştururdum.annem odama gelip misafirin bana olduğunu söyledi.kim olabilirki diye düşünürken kapıdan içeri harry girdi.onu gördüğüm an midemde kelebeklerin uçuştuğunun hissedebiliyordum.Ama tüm bu hislerim karşılıksızdı o benden nefret ediyordu.
-şey sarah nasılsın
-sen ciddimisin bana nasılsın diyemi soruyorsun bu olanların şaka olduğunu söylr harry lütfen.
-sarah be-ben
ne sen harry ne sen sarah git başımdan sus sarah arkadaşlarımın yanında beni rezil etme sarah onu yapma bunu yapma sarah ne istiyosun
-be-ben sadece veda etmek için gelmiştim belki bu son görüşmemiz olabilir. Ne diyordu bu çocuk ya ne vedası.
-sen ne saçmalıyosun harr ne vedası ne son görüşmesi
-ben yani biz taşınıyoruz amerikaya
-sen buda şaka dimi harry yani sen gitmezsin dimi her ne olursa olsun sen bana söz verdin buradan başka hiçbir yere gitmeyecektik.birbirimizden nefret etsekde.
-mecrumum sarah neyse bizimkiler beni bekliyorlar hoşçakal.dedi ve bana sarıldı kokusunu içime doya doya çektim.harika kokuyordu. ben bunları düşünürken benden hızlıca ayrıldı ve gitti.
Peşinden koşturarak gittim.
-SENDEN NEFRET EDİYORUM BENİ BIRAKMAYACAKTIN HARRY STLES .NE OLURSA OLSUN.
ben bunları avazım çıktığı kadar bağırarak söylemiştim.ve oda duymuştu ama hiç bir şey söylemeden gitti aynı ona onu sevdiğimi söylediğim de olduğu gibi GİTTİ.
gece 3 gibi bir telefon geldi ve annemlerle birlikte hemen hastaneye gittik neden gittiğiizi söylemdiler sadece gidiyordum.polis ölen şahsın kimlik teşhisi için onunla gelmem gerktiğini söyledi.
-neden ben gidiyorum kim ölmüş ANNE biri bir şeyler söylesin yoksa anne ona bir şey olmamıştır dimi
-sarah ben ne diyeceğimi bilmiyorum kızım
-anne hayır de o değil de
-küçük bayan teşhis için sizi bekliyorlar.polisin sesi beni kendime getirmişti.ağlıyordum hemde avzım çıktığı kadar bağırarak morg tabelasını gördüm ve içeri girdim .'tanrım ne olur o lmasın ne olur'
örtünüyü yüzü görünecek kadar açtılar ve ben o an kaldım oydu ölmüştü ama nasıl olurdu bu . onun harika kıvırcık saçlarına çamur bulaşmıştı yüzünde bir sürü çizikler vardı.Ama o daha çok küçüktü ölmemeliydi.bu olmamalıydı.sedyenin yanına dahada yaklaştım.gözleri açık bir şekilde tavana bakıyordu.zümrütleri parıltısından hiç bir şey kaybetmemişti.gözlerini kapadım ve ona sarıldım hemde doya doya etrafımdaki görevliler beni ondan ayırmaya çalışıyorlardı ama ben onları dinlemedim.Artık morgdan çıkmamız gerektiğini söyleyen polisten 5 dakika daha izin almıştım.kulağına doğru eğildim ve '' sen giderken sana söylediğim her şey yalandı benim minik kurbağam senden asla nefret etmedim seni hep sevdim ne olur beni affet sana öyle söylemek istememiştim sadece sinirliydim.''
son olarak onu dudağından öptüm ve odadan çıkarken dönüp ona baktım yüzüne hafif bir gülümseme gelmişti.tanrım ben onun yokluğuna nasıl dayanağım dedim içimde ve çıktım.
YIL 2056
ağlıyordum bunları anlatırken sanki tekrardan yaşamış gibi hissetmiştim.
daisy de ağlıyordu ve bana sarıldı.
-üzülme büyükanne dedi
oasıra uzaktan bir çocuk yanımıza yaklaştı 5-6 yaşlarında görünüyürdu sanırım daisy le aynı yaştaydı.
kayalıklara çıktı ve daisye bakarak '' dndurmaya yemeye gidelim mi '' dedi....