Hayatında hiç kötü gün yaşamayan var mıdır? Peki ya iyi günü olmayan? İşte ben iyi günü neredeyse olmayanlardanım. Bazı günler sıradan,bazıları ise her gün ki gibi berbat. Günlerimin azıcıkda olsa iyi geçmesini sağlayan tek şey kuzenim Masal. Öncesinde fazla görüşmüşlüğümüz yoktu, bir iki kez bayram ziyaretinde karşılaşmıştık ancak ikimizde çekingen olduğumuz için hiç konuşmamıştık. Tanışmamız Hayatımın en kötü günüyle oldu. Annem ile babamı kaybettiğim gün. Evet talihsiz bir trafik kazasında kaybetmiştim onları. Hala inanamasamda ölmüşlerdi. O günden sonra amcamlarda kalmaya başlamıştım.Yengem çok iyi biriydi ancak amcam çok sert görünümlüydü.Ve kuzenim Masal.Güzeller güzeli bir kızdı ve çok çekingendi.İlk başlarda sevememiştim onu. Soğuk davranıyordu doğal olarak. Evlerine tanımadığı biri birden bire yerleşmişti. Kolay alışılacak bir durum değildi.O kötü günün akşamı eve gelir gelmez yengemin benim için hazırladığı odada uyumuştum. Ertesi gün amcamın sesiyle uyandım. "Serap! kıyafetlerim nerede?!"
"Ütü masasının üzerine koydum.Çıkmadan önce masanın üzerine koyduğum kağıdı yanına al.Dilek Hanım'ın numarası var.Müsait olduğun bir zaman arar Rüzgar ile ilgili görüşürsün. Bir an önce başlasın okula,derslerden geri kalmasın."
"Tamam, görüşürüz."
Dilek hanım Masal'ın okuduğu kolejin Müdüresiydi. Okula hemen başlamak istemiyordum. Olayı hemen atlatamazdım. Ve şu ana kadar maddi durumumuz iyi olmadığı için devlet okuluna gitmiştim,koleje alışmam zaman alırdı.Amcamların durumu iyiydi.Bir fabrikada müdür olarak çalışıyordu amcam.Yengem ise evde diktiği giysileri satıyordu.O sabah elimi yüzümü yıkamak için banyoya giderken Masal ile karşılaştım. Bana değişik bir yüz ifadesiyle baktı.Oda banyoya girecekti.Önce girmesini ifade eder bir şekilde bir adım geri çıktım.Hafif bir şekilde gülümsedi ve banyoya girdi.Üzerindeki siyah düz t-shirt dikkatimi çekti. Siyaha karşı bir tutkum vardı.Çünkü onda buluyorum kendimi,yaşama sebebimi,hayat felsefemi.İşte siyah bu demek.Bazıları için karanlık, bazıları için aydınlık demek.
Çıktıktan sonra elimi yüzümü yıkayıp kahvaltı için aşşağıya indim.Yengem sesli bir tonla ve yüzünden eksilmeyen gülümsemesiyle; "Günaydın çocuklar." dedi.Masal'da bende birşey söylemeden masaya oturduk.Yengem çok güzel yemekler yapardı ve her zaman sofrası binbir çeşit yemekle dolardı.Kahvaltı esnasında sadece çatal bıçak sesleri vardı.Tek bir konuşma bile olmadı. Kahvaltıdan sonra üst katta bir ses duydum gittiğimde yengemin telefonunun çaldığını gördüm ve koşarak yengeme götürdüm.Arayan amcamdı. Yengem telefonu kapattıktan sonra "Çocuklar!" diye seslendi.Masal ile birlikte mutfakta bulaşık yıkayan yengemin yanına gittik.Yengem ellerini yıkayıp masaya oturmamızı işaret etti.
"Rüzgar, yarın sabah okula başlayacaksın.Senin için zor olabilir ama alışmak zorundasın."
"Hemen başlamak zorundamıyım? Biraz toparlandıktan sonra başlasam?"
"Amcanda bende derslerinden geri kalmaman için böyle düşündük.Belki okul toparlanmana yardımcı olur."
"Peki yengecim."
Konuşma bittikten sonra bir iki dakikalık sessizlik oluştu.Ardından yengem masala dönüp bana yardımcı olmasını istedi.
Bu kısa toplantının ardından odama çekildim ve neler yapmam gerektiğini düşünmeye başladım.
Sanırım yarın zor bir gün olacak...