Part 1

5 1 0
                                    

  Süpürgesine yaslanan Memduh Usta uyukluyordu. Genç Sercan da ustasının uyuduğu bankın altında, karton kutuların üstüne kıvrılmıştı. Ustasıyla çıktığı bu maceranın sonu nereye varacaktı , acaba aradıklarını bulacaklar mıydı? Ustasına saygı duyuyordu. Bir kaç gündür birlikte takılıyorlardı ama kritik anlarda verdiği hayati kararlarla Memduh usta gerçek bir Sensei olduğunu göstermişti. Ustasına Sensei diyordu. Ustası da ona serseri diyordu ama o buna aldırış etmemeye özen gösteriyordu. Gerçi başka da çaresi yoktu çünkü Memduh usta çok iyi süpürge kullanıyordu ve kafasında halen üç gün önceki süpürge darbesinin izi duruyordu.oğlum bak git macera

Sensei ile ilk karşılaşmaları talihsizlikti. Sözlü atışmalardan sonra Sercan gizli silahı olan deri kemerini çıkarmış ve bir kaç kez şaklatmıştı. Hakiki timsah derisiydi kemer, satan adam öyle demişti Eminönü'de. Güneşin altında çelik bakışlarıyla ve şaklattığı kemeriyle adeta Spartaküs'teki Doctore gibiydi. Memduh Usta bir iki uyarıdan sonra soğukkanlılıkla süpürgesini kullanıp kafasında unutulmaz bir hatıra bırakınca Sercan izinden gideceği senseisini bulmuştu. O günden beri birlikte takılıyorlardı.

Memduh Usta gizli görevlerini saklamak için temizlik işçisi gibi davranıyor, o park senin bu sokak benim dolaşıyordu. İki gün önce parkı temizlerken süpürgesine bir kağıt ilişti. Kağıtta "Kızıl Sincap bu cumartesi şakrak barda görüşeceğiz" yazılıydı. Bu notun izini sürüyorlardı Sercan'la. Kızıl Sincap bir ergen çetesinin lideriydi. Yıllardır onun izini sürüyordu Memduh Usta. Şakrak Barın neresi olduğunu bilmiyordu. Beyoğlunda dolaşıp bir iz bulmayı umuyorlardı.

Sercan kafasını dürten süpürgenin sapıyla uyandı.

- Kalk hadi gidiyoruz. Ustanın sesi tam bir kararlılık ifadesiydi. Yüzünde yılların verdiği kırışıklıklar, gömleğinin ön cebinde Sansun sigarası ve belinden sarkan anahtar demetiyle, her an her şeye hazır bir maceraperestten çok bir anadolu memuru görünümündeydi. Dudaklarının kenarında hafif bir gülümseme eksik olmazdı, tam bir köylü kurnazıydı. Öyle görünmeliydi.

-Nereye Usta ya ne güzel uyuyorduk. dedi ergen Sercan.

-Kalk serseri seni, nereden düştün başıma bilmem ki. Barları dolaşacağız hadi len.

Usta sevecense len derdi. Kabalaşırsa la, çok öfkeliyse lana çevirirdi hitabetini. Hitabet sanatında bir numaraydı.

Barların yoğun olduğu caddelere aktılar. Sercanın gözü açılmış sağa sola bakıyor, kızları inceliyordu. Dikkatini geri toplamak ise Ustasına daha doğrusu adeta ustasının uzvu olmuş pelit süpürgeye düşüyordu. Usta geçmişinde bir evlilik yapmıştı ama evlendiği kadının bir ajan olduğunu öğrenmesiyle evlilikleri son bulmuştu. Gece eşinin dışarı çıkıp operasyonlara katıldığını öğrenince küçük çaplı bir çatışma yaşamışlardı evde. Artık kadınlardan uzak duruyordu.

-Bu caddeden iş çıkmayacak ara sokaklara gidelim serseri.

-Usta bana çekirge desen.

-O ney la çekirge misin sen, bildiğin serserisin. Ha haha. Usta espri yapınca ilk gülen hep kendisi olurdu. Ardından gülen pek de olmazdı ama gülmeyenleri nazikce uyarmayı da ihmal etmezdi. Bir gün bir başka çöpçü "la Memduh mal gibi espriler yapıyon" dediğinde süpürgelerle bir birlerine girmişlerdi. İstanbul'un arka sokakları çok tehlikelidir. Sürekli olaylar olaylar... Girdikleri sokakta bir ekip otosu zanlıları yakalamış götürüyordu.

-Rıza babanın ekibi, dedi Memduh Usta.

-Nerden bildin usta?

-Başka ekip mi var serseri, hadi başka sokağa gidelim, sevmiyorum bu adamları vıcık vıcık.


Süpürgeli adam Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin