Ateş

279 21 8
                                    

Savaş'ın bana yalan söylediğini biliyordum. Onlarla gittiğini biliyordum. Ama bir yanım da Savaş gitmemiştir, kendi kendine kuruntu yapıyorsun diyor-du. Ta ki o mesaj gelene kadar. Sarı cadı yapmıştı yapacağını yine. Yine zarar gören ben olmuştum. Kalbi kırılan, zarar gören,canı yanan ben oldum. Düşünme Nazlı düşünme. Düşündükçe canın yanıcak. Telefonumu elime alıp rastgele bir şarkı açıp dinlemeye başladım.

Uyu aşkım koynumda

Kaygısız, mışıl mışıl

İlk karşılaşmamız.

Bana emanet gül yüzünde

Gülümseyen huzur

İlk öpüşmemiz.

Hani gitmiştik ya İkimiz birden

Ama bitmiştik ya harbiden

İlk kavgamız.

Yine bastırırsa kapkara bulutlar aniden.

Ne olur bu evden kimse gitmesin

Beni ilk defa sevdigini söylemesi

Bu hikayede hiç kimse kimseyi terketmesin

Mutlu son olmasın

Mutlu sonsuz olsun

Dualarım örtsün bizi

Hasret üşütmesin

Ah ölüm yalan

Ayrılık aman

Eğer incitirse

Bedelini ödesin bu adam.

Olmuyordu bana her şey onu hatırlatıyordu. Ben ilklerimi hep onunla yaşamıştım. Ona sadece aşık değildim ki ben ona aşık olmuştum. Yok bu böyle olmayacak. Gidip bir iki bir şey söyleyip rahatlamam lazım.

****

Savaş'ın Ağzından:

Çok aptalca bir hata yapmıştım.Seray ve Melisa'yla gitmiştim. En önemlisi hırçın kıza yalan söylemiştim. Şu an çok pişmandım. Canım yanıyordu. Annemden sonra ilk defa her şeyimi kaybettiğimi anladım. Önümdeki masada duran viskiyi bir yudumda içerken boğazım yanıyordu. Ama beni asıl yakan her yerde Nazlı'nın anısını olması. Kendimden geçerken aklımda sadece Nazlı'nın bal dudakları vardı.

Nazlı'nın ağzından:

Müştemilata bir hışımla girdim. Tam ağzımdan geleni sayacakken koltukta yarı baygın yatan Savaş'ı görmemle yanına koşmam bir oldu. Yanına yaklaştığımda ''Hırçın kız'' diye sayıkladığını duydum. Beni görünce zorla konuşmaya çalıştı. ''Özür dilerim Nazlı.''. ''Tamam Savaş bak alev alev yanıyorsun. Konuşup kendini yorma.'' Bak yine senin karanlığından kurtulamıyorum Bohem Prens diye mırıldandım. Savaş ateşler içinde yanarken ne yapabileceğimi düşünüyordum. Elim ayağıma dolaşmıştı. ''Ya n'aptın kendine sen yine. Hiç mi akıllanmayacaksın?'' diye söylenirken Savaş '' Benim aklımda fikrimde sensin güzelim.'' dediğini duydum. Yok bu böyle olmayacak. Savaş'ı banyoya sürüklemeye başladım. Savaş'ın kazağını çıkarırken bir yandan ateşine bakıyordum. Savaş yarı baygın bir şekilde ''Beni kötü emellerine mi alet edeceksin?'' Savaş'ın bunu demesi üzerine beni de bir ateş bastı. Daha fazla konuşmasını engellemek için Savaş'ı bir çırpıda suya soktum. Savaş bir yandan titriyor bir yandan da adımı sayıklıyordu. '' Nazlı lütfen beni bırakma.'' ''Yok bu böyle olmayacak Savaş. Doktor çağırmamız lazım.'' deyip gitmek üzereyken Savaş'ın kolumdan tutup çekmesiyle ıslak bedenlerimiz tek vücut olmuştu. Nefeslerimiz birbirine karışırken ikimizde çoktan kendimizden geçmiştik. Savaş '' Ben seni çok özledim Nazlı. Acılarımı avuçlayan küçücük ellerini, sadece bana bakarken belirginleşen çillerini, yüzünden silinmeyen hırçın ifadeni, seni öperken nefesime karışan nefesini, o güzel kokunu...'' Bense gözlerimi çoktan kapatmıştım. Bu olanlara hala inanmıyordum. Tek kelime edecek gücü bulamıyordum kendimde. Ayaklarım yerden kesilmişti. ''Nasıl olacak o Savaş. Sana nasıl tekrar güvenebileceğim.'' Güçlükle konuşuyordum. '' Biliyorum çok zor ama sen benim nazlı sevgilimsin ben senin zor savaşın.'' Aramızda tek nefeslik mesafe varken ''Savaş...'' konuşmamı bölen Savaş'ın sıcak dudaklarıydı. O an ne kelimelerin ne de cümlelerin bir anlamı vardı. Çünkü ikimizde kendimizi ifade edecek en iyi yöntemi bulmuştuk. Savaş dudaklarımın her milimini ezberlemek istercesine öpüyordu. Biliyorum tecrübesizdim. Ama şuan benim için önemli olan tek şey aşık olduğum adamın nefesini dudaklarımda, sıcaklığını tüm bedenimde hissetmemdi. Dudaklarımız birbirinden zorla ayrılırken ''Her şeyim olur musun, gözlerindeki çocuğa aşık olduğum kadın?'' demesi...

Belki de hayatımda ilk defa griye rafa kaldırmıştım. İkilemlerim yoktu. Hatta tüm renkleri bir kenara atmıştım ve kendimi siyahın kollarına atmıştım. Gece, adeta ayı kollarıyla sarmıştı ve iyice kendine çekmişti. Tam o an aşık olduğum dudakları öptüm. Savaş bir çırpıda kazağımı çıkardı. Savaş'ın sahip olduğu her şey tüm çıplaklığıyla karşısındaydı. Ellerimi Savaş'ın göğsünde gezdirirken Savaş çıplak bedenime usulca öpücükler konduruyordu. O an üzerimizden akan buz gibi su bile ateşimizi söndürmeye yetmiyordu.

Çünkü yanlızlığa mahkum edilmiş iki genç birbirlerinin acılarını almak istercesine, Savaş'ın karanlığında hoyratça ama aynı zamanda Nazlı'nın çocukluğu kadar masumca bütün olmuşlardı.

Savaş'ın gelecekte hayalini kurduğu iki çocuk tenlerin arasından akıp suya karışırken Nazlı'nın kulağına "Bizim hikayemiz suyla başladı. O zaman su şahidim olsun ki seni her zaman su gibi berrak,temiz ve saf bir aşk ile seveceğim. Kadınım."

Selam.
Baktım Deniz Dargı sürekli bizimkilerin arasına Melisa ve Yiğit'i sokuyor. Ben de size güzel bir bölüm yazayım dedim. Umarım olmuştur. İnşAllah beğenirsiniz. ☁ Yorumlarınızı bekliyorum.

Hırçın KızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin