Albert Fish
"Daima başkalarına acı vermeyi arzuladım. Başkalarının bana verdiği acıyı da.
Acı veren her şeyden hoşlanıyordum".
Yaşlılığı ve konuşma tarzı nedeniyle ilk bakışta güvenilir biri olduğu sanılan Albert Fish, aslında insanlık tarihinin en sapkın ve şeytani psikopatıydı. 1898'de evlendi ve 6 çocuk sahibi oldu. Karısının başka biriyle kaçarak kendisini terk etmesinden sonra başka kadınlarla da birlikte oldu. "Gri Adam", sürekli adres değiştirdi, her gittiği yerde yüzlerce çocuğu taciz etti ve bazılarını öldürdü.
Gözüne kestirdiği çocukların ailelerinin güvenini kazanıyor ve bu çocukları torunuyla tanıştırma bahanesiyle evine götürüp büyük bir şehvetle tecavüz ediyordu.
Fakat onun için asıl eğlence bu çocukları öldürdükten sonra başlıyordu.
Kurbanlarının etlerinin yumuşaması için onları demir ve sopa gibi aletlerle dövüyor ve vücutlarını özenle parçalıyordu. Sonra da yemeyi sevdiği bölümleri; patates, soğan ve havuç gibi sebzeler eşliğinde pişirip günlerce yiyordu.
Bazen kurbanlarının kanlarını da içiyor ve gözlerini oyarak burun ve kulaklarını kesmeyi ihmal etmiyordu. 1920 yılına kadar yaklaşık 15 cinayet işlediği varsayılmaktadır. Seri katil, aynı zamanda kendi kendisine de çeşitli işkenceler uyguluyor, kendi idrarını içip, çivili sopayla kendini dövmek, kasıklarına iğne batırmak gibi cinsel ve fiziksel işkencelerle kendi günahlarını cezalandırdığına inanıyordu. İşkence yaptığı ve öldürdüğü çocukları "Tanrı'ya verilen kurbanlar" olarak düşünüyordu. 1935 yılında yargılanmasının sonunda deliliğine kanaat getirildiyse de elektrikli sandalyede idam cezasına çarptırıldı. Kararı duyunca "Hiç tatmadığım bu büyük zevki tatmaktan mutlu olacağım" dedi. Albert Fish'in idam cezası, 16 Ocak 1936 tarihinde Sing Sing Hapishanesi'nde bir elektrikli sandalyede gerçekleşti.
