•Hikayenin yazılış şekli diğerlerinden biraz farklı, koyu yazılar Justin'in söyleyecekleri ve aynı zamanda düşünceleri/iç dünyası. Aynı şekilde normal yazılarda Skylar'a ait olacak. Yani hikaye, her iki başrolünde düşüncelerine hakim. •
Karşımdaki kız son kelimesinide söylediğinde daha fazla dayanamayacağımı biliyordum.Dolabımın kapağını sertçe çarparak kalabalığın arasından sıyrılmayı denedim.Herkes toplanmış bana gülüyordu.Başımı öne eğerek koridordan çıktım.Çıkış kapısına yürürken "rehberlik" yazılı odayı görünce durdum ve dudaklarımı dişledim.Annem sürekli gidip konuşmamı,iyi gelebileceğini söylerdi.Ona hep saçmaladığını söylemiştim ama bu sefer deneyecektim.Ne kaybederdim ki? Yanaklarımı kurulayarak kapıyı tıklamadan içeri girdim.Masada oturan kişinin orta yaşlarda bir bayan olmasını bekliyordum,genç bir adam değil.Dolu gözlerimle onu süzmek zor olduğundan çabalamadım ve burnumu çekerek karşısındaki koltuğa oturdum.
Ayaklarımı masada üst üste atmış, ellerim ensemde bir şekilde sandalyeye koymuş, sıkıcı bir staj gününün daha bitmesini, eve gidip uyumayı beklerken içeri bir öğrenci girdi, o an ayaklarımı masadan olabildiğince hızlı bir şekilde indirdim ve oturuşumu düzelterek boğazımı temizledim. Derin bir nefes aldım ve gömlek yakalarımı düzeltip kravatımı oturttum. Daha sonra ellerimi masada birleştirip yüzüne baktım, yüzü kıpkırmızıydı, gözleri yaşlarla doluydu. Bir süre onu süzdükten sonra aklımda diyeceklerimi toparladım,
"Hoşgeldin" Masanın çekmecesinden bir A4 çıkarttım ve masanın diğer ucundaki kaleme uzandım
"Normalde Bayan Brown'ın burada olması gerekiyor, ama kısa bir süreliğine yerini ben aldım, o yüzden hiç bir öğrenciyi tanımıyorum." Kalemi elime alıp elimi kağıdın üzerine koyduktan sonra kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım
"İsmin...?""Skylar." Tekrar burnumu çektim ve ellerimi yumruk yaparak gözlerime bastırdım.Bundan emin bile değildim.Genelde kimseye bir şey anlatamayan,içine kapanık biriydim.Onunla nasıl konuşacağımı bile bilmiyordum, üstelik o böyle biriyken.
Kağıda ismini yazdıktan sonra derin bir nefes aldım ve yüzüne baktım
"Seni dinliyorum..." Göz ucuyla kağıda bakarak cümlemi tamamladım,
"...Skylar."Bakışlarımı yüzüne çevirdim ve incelemeye başladım.Güzel bir yüzü vardı ve inkar edemezdim,yakışıklıydı.Konuşmamı dahada zorlaştırıyordu.Bakışlarımı ellerime çevirip parmaklarımla oynamaya başladım."Okuldaki herkes benimle dalga geçiyor." Omuzlarımı düşürerek arkama yaslandım."Sürekli görünüşümle ilgili şakalar yapıyorlar." Omuz silktim."Ama haklılar bana bir baksanıza, 12 yaşında gibi gözüküyorum..." Acıyla gülümserken gözlerim yine dolmaya başlamıştı.
Yüzüne bakmaya devam ederken hafifçe kaşlarımı çattım
"Şaka mı? Nasıl mesela?" Tek kaşımı kaldırırken kalemin arkasını dişledim, rehber öğretmeni falan değildim ama işim için -psikolog- ilk olarak bu şekilde insanların sorunlarını dinlemem gerektiğiyle ilgili bu staja zorunlu tutulmuştum. Tam olarak hangi soruları doğrultmam konusunda pek bir bilgim yoktu, ama az çok biliyordum. Ağlayışı her şeyi zorlaştırıyordu."Her şeyimle dalga geçiyorlar işte." Gözlerimi devirip kollarımı etrafıma sardım."Özelliklede görünüşümle." Yanağımın içini ısırdım.Dedikleri şeyler çok iğrençti.
Kaşlarımı kaldırdım, ağzım açık bir şekilde bakışlarımı kağıda çevirdim, konuşma esnasında notlar almam gerekiyordu ama bunu nasıl not alabileceğimden emin değildim. Kalemi elimden bıraktım ve dudaklarımı yalayıp onu süzmeye başladım,
"Kaç yaşındasın?""Kaç gösteriyorum?" Kaşlarımı kaldırıp yüzüne baktım. Söyleyeceği sayıdan bile korkuyor, küçük görünmekten nefret ediyordum.
Defalarca süzdükten sonra bakışlarımı gözlerine yönelttim, ufak bir yapısı olduğu bir gerçekti.
"15..?" Burası bir lise olduğuna göre söyleyebileceğim en küçük sayı buydu."Evet..." Gözlerimi devirdim. Neden böyle söylediğini biliyordum. "Gerçekten kaç gösteriyorum?" Tekrar yüzüne baktım.
İç çektim, işim daha da moralini bozmak değildi.
"Ufak bir yapın olması senin suçun değil, bu yorum yapabileceğim bir şey değil.""İnsanlar genelde yorum yapmaktan çekinmiyorlar." Gözlerimi kaçırdım. Liseden ve buradaki insanlardan nefret ediyordum, bazı öğretmenler bile görünüşüm hakkında yorum yapıyorlardı...
"Açık konuşmak gerekirse Skylar,"
Artık konuşmam gerekiyordu, yüzüne baktım.
"Bu içinde olduğun bir süreç, bilirsin." Gözlerimle vücudunu işaret ettim.
"Yorumlar üzerine fazla düşünme.""Demesi kolay olmalı..." Ne bekliyordum ki? Bir anda kendime özgüvenimin gelmesini falan mı? Psikologların hepsi her şeyi kolaymış gibi gösteriyorlardı, hiç bir şeyi çözebildikleri yoktu.
Hafifçe gülümsedim, insanların sorunlarına çözüm bulmak sandığımdan da karışıktı. Ne demem gerektiği konusunda uzun uzun düşündüm ve elimi çeneme götürdüm,
"Eğer tek sorun okuldakilerin dalga geçmesiyse, bunu halledebilirim."
Parmaklarımla masada ritim tuttum."Nasıl?" Kaşlarımı çattım ve yüzüne baktım, bu halledebileceği bir konu bile değildi. Ne yapabilirdi ki?
"Okuldakileri susturmak işin basit kısmı." Omuz silktim, ben bir öğretmendim. Okuldakilerin hepsi sersemin tekiydi, bu fazlasıyla basitti.
"Tek sorun senin kendini nasıl hissettiğin, bilirsin." Yüzüne baktım, bunca yapılanlardan sonra kendini muhtemelen berbat hissediyor olmalıydı."Nasıl hissettiğimi açıklayacak bir kelime olduğunu sanmıyorum." 'İğrenç' veya 'berbat', bunun yanında hafif kalırdı.
"Ne yani? Küçük bir yapın var diye kendinden nefret mi edeceksin?" Kaşlarımı kaldırdım.
Kafamı olumlu anlamda salladım.İnsanlar beni buna itiyordu,kendimden nefret etmeme neden oluyorlardı. Yüzümü hafifçe kaldırıp gözlerine baktım, her saniye gözleri üzerimdeyken sağlıklı düşünemiyordum.
Yutkunup doğruldum ve ayağa kalktım.Diyecek başka bir şeyim yoktu.
"Gitmeliyim,teşekkür ederim." Hafifçe tebessüm edip kapıya ilerledim."İstediğin her zaman gelebilirsin."
Sesi kulaklarımı doldururken kafamı olumlu anlamda salladım,odadan çıktım ve kapıyı kapattıktan sonra sırtımı kapıya dayayarak gözlerimi kapattım. Kendimi bir şekilde iyi hissediyordum ve bu garip hissetmeme sebep oluyordu. Bu duyguyu adlandırmak oldukça zordu.
İstediğim her zaman.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Psycho Teacher // jdb
FanfictionKitaplarıma sarıldım ve hafifçe başımı yere eğdim, oradaydı. Elini sarı saçları boyunca gezdirirken bir elinde telefonu vardı, ne konuştuğundan emin değildim, o etraftayken sağlıklı düşünemiyordum. Ses tonu bacaklarımda bir titremeye neden olurken...