KAHRAMANIM

-4-

Medya Batu

Diren in ağzından...

Kalbimi o an göğsümde mi yoksa  kulaklarımda mı taşıdığıma karar veremedim. Allah ım sınıftan çıkmıştı ama hala kokusunu alıyor gibiyim. Karnımda gerçekten ilk defa kelebekler uçuyor sanki.Yok arkadaş ne kelebeği bildiğin gergedanlar çifleşiyo. O kadar da hayal kurmuştum kelebeklerin uçuştuğu o romantik anla ilgili. Yalan oldu bhe.

Acaba insanların üzerinde bu kadar etki bıraktığının farkında mı . Ahh neyse başımı sallayarak zorda olsa toparlanmaya çalıştım. Merve büyük bir sabırla beni beklerken bende ona zorla bir bakış atıp sınıftan çıktık. Merdivenleri inerken Merve çoktan telefonuyla transa geçmişti. Bu kız zaten hep böyleydi. Mavi gözlü beyaz tenli saçları da doğal dalgalı ya aman bir görün havaları.  Yanlış anlaşılmasın şimdi Allah var çok pis severim bu cadolozu. 

Neyse bende Batu yu düşünmemeye çalışarak merdivenlerden hoplaya  zıplaya aşağıya iniyorum ki
12- D sınıfından Atilla yı merdivenlerin sonunda korkuluğa yaslanmış olduğunu fark ettim. Kahverengi gözlü uzun kaslı bu yakışıklı çocuk okul müdüresi Hazal hoca nın biricik oğlu ve eşi Hakan Bey in o büyük mirasının tek varisiydi. Zenginliğin ve bu denli yakışıklı olmanın verdiği popiliteyle duruşu tam bir züppeyim  ben diyordu. Malesef okulun gözde popisi bu kadar peşinde güzel kız olmasına rağmen büyük bir inatla benim peşimde koşmakta. Aman canım bunda benim suçum ne güzelim Napıyım. Sanırım azıcık ucundan da ukalayım.Şuan yanındaki sarışın afet onun yeni sevgilisi İlayda belası. Ne onu severim ne de o beni. O haklı olarak sevgilisinden kıskandığı için sevmiyor beni bende o bana dalaştığı için sevmem yellozu.

Yanlarından sessizce geçip gitmeyi planlayarak başımı onlardan ters yöne çevirerek yürümeye karar verdim. Neredeyse önlerinde olduğumuz sırada Atilla beni fark etmiş olmalı ki sesini yükselterek

"İlayda yer mi sallanıyooooo" bide ağzını yayıyo bu ibne.

" Anlamadım aşkımmm" senin o aşkım diye yaydığın ağzını pazar yerine çeviririm.

Kes lan der gibi aşağılayıcı bir bakış savurup İlayda ya korkuluklardan kendini iterek fazla cıvık ama kesinlikle iç gıdıklayıcı bir gülüşle bana doğru gelmeye başladığında çokkktaaannnnn tabana kuvvet yürüme hızına baya  bir destek yapıştırmıştım. Yetersiz gelmiş olmalı ki önüme atlayıp sevgilisi olan o aşüfteyi hiç umursamadan bana yazıyordu.

" Bu gece saat on birde bizim evde akıyoruz. Sende gelene damım olarak "

Damını yesinler senin.

" İlayda diyorum senin sevgilin ya hani. "

İlayda ya yavaş hareketlerle ayaklarının üzerinde döndü ve yine yavaş hareketlerle baştan aşağıya İlayda yı süzdü. Yüzünü buruşturup onaylamayan bir ifadeyle başını iki yana salladı. Aslında çok hoş çocuk da fazla sulu ve abi. Bakışları çok cool bhe.Can yakan o etkileyici sesini iyice etkileyici yapıp İlayda ya

"Boşol boşol boşol" diyerek küçük bir sırıtışla bana döndü. Bu çocuk beni delirtmek için mi dünyaya geldi acaba?

"Atilla lütfen. " diyerek yanından geçip gittim. Arkamdan beklerim ama diye bağırdı. Başımı iki yana sallayıp bir iç geçirdim. Tam o sırada merdivenlerin sonunda duvara yaslanmış iki arkadaşıyla bana doğru bakan Batu yu gördüm. Arkadaşları bana arkasını dönük duruyorlardı ve aralarında birşeyleri tartışıyor gibi bir halleri vardı. Batu ise tek kaşını yukarı kaldırmış bir bana bir de Atilla ya baktı. Sonrada umursamaz bir yüz ifadesiyle arkadaşlarına dönüp tartışmalarına katıldı. Bende istem dışı olarak ona bakarak kantine doğru indim. Allah ım bu çocukta çok cool. Ne çok cool yakışıklı çocuk var bizim okulda. Eee ne de olsa koskoca Sözel Koleji. Babam ayıptır söylemesi bir bankada genel müdür de. Ahh tabi annemin de ufaktan bir kaç bistro şeklinde cafesinide unutmamak gerekir. Tanrım ego tavan.

Kantinde her sabah zevkle içtiğim çilekli sütümü ve meyveli pop kekimi alıp hep oturduğumuz köşedeki masaya doğru ilerledik. Masa doluydu. Muhtemelen bizden bir yaş küçük olan ve onbirinci sınıfta olduğunu tahmin ettiğim iki çocuk oturuyorlardı. Süt ve kekimi masaya sertçe koyup çocukların ensesinden tutup onaylamayan bir kaç cıkcıktan sonra masadan kaldırdım. Çocuklar sertçe baksalarda bana bir şey demeyi bir yerleri yemedi. Sonuçta arka sağlam.Arka derken o arka değil haa. Yoksa ben özünde oldukça iyi bir vücuda sahibim.  Başta Atilla var gerçi o beni korumasa bile sınıftaki arkiler yeter bee. Ego tavan. Hatta bu egoyan eve gidip gelirim. Tamam tamam oflamayın bida böyle espriler yapmamaya çalışırım.

Masaya yayılıp büyük bir zevkle kekimi ve sütümü bitirdim. Merve ye dönüp kafasına bir tane geçirip

"Olum ne dalın gene şu mobile bee. Sıkıldım ben."

"Ee benden ne istiyon be. Wattsapta keklik avı yapıyom" Merve nin kafasına bir tane daha patlatım. Bu sefer Merve de elinin tersiyle bana kuvvetlice bir geçirdi beynimle midem yer degiştirdi.

" Hayvan oğlu hayvan. Hem ne ara böyle erkek delisi oldun sen bakıyım." deyip dil çıkardım ve ona kıçımı dönüp kantine doğru döndüm. Uzun sarışın 12 C de olduğunu tahmin ettiğim çocuk bana göz kırpıp diliyle dudaklarını yalayıp salyası akmış gibi koluyla ağzını sildi. İğrençti. Tam o sırada çocuğun arkasından biri sol omzuna sertçe çarparak geçti. Kopşonunun fermuarını yarıya kadar çekip altındaki tşortten kaslarını belli edecek şekilde önü yarıya kadar açık koyu lacivert kapşonun şapkasını kafasına geçirmiş elleri cebinde olan bu çocuk Batu nun ta kendisiydi. Sarışın çocuk Batu nun arkasından söylenerek üzerini düzeltiyormuş gibi yakıp çalan zille merdivenlere doğru dönüp gitti. Batu da çoktan kantinin kolidorundan çıkıp gitmişti. Bende Merve nin koluna girip tatlı tatlı ona gülümseyerek sınıfa çıktık. Tabi ben arkamdan geçen meteor Eren i görünce azcık onu kesicem diye sınıfın kapısını hesaplayamayıp duvara girdim. Aman canım napıyım bu Eren çok pis yakışıklı. Ayy bide bir cool nasıl. Nese asıl taş bizim sınıfta Batucum. Tabi şimdi Erenede haksızlık olmasın canım o da pek bir taş. Aman neyse ne. Ben zaten hep böyleyim. Hiç birine takılıp kalmam. Allah var şimdi hepsine bir yürürüm. Tam benim şarkım olan Murat Boz un nanınnanana leylaya varamam ben nanınnanana hiç birinden cayamam ben şarkısını mırıldanmaya başladım. Zaten arkasından gelecek şarkı belli. Çapkın kız diyorlar benim adım çapkın kız aşk yalan inanmam benim adım çapkın kız.

Aman yine en sevmediğim hocalardan - iyi hoş ben hiçbirini sevmem ama-coğrafyacı sınıfımıza teşrif etmişti. Sınıfın hatası Furkan hemen sürekli uğraştığı zavallı ellili yaşlarının sonundaki adama sırıtarak sandalyesini tuttu.

" Ooo Şerafettin başkan siz hala sınıfın yolunu bulabiliyor muydunuz. "

" Aman be Cem olum sende. "

" Hocam ben Furkan bizim sınıfta Cem yok. "

" Evladım olur mu sen daha demin kolidorda su balonuyla bana şaka yapan sonrada yakalanan kerata değil misin"

Furkan hocanın arkasından dudağını ısırıp hemen kıvırma moduna geçmişti. Çocuğa bak ya hem hocaya su balonu atıyo sonra yakalanıyor oda yetmezmiş gibi hocaya kafadan bir öğrenci sallayıp işten yırtıyor bide burda hocaya yalakalanıyor. Bu çocuk hep böyle ilk okul seviyesinde mi kalacak acaba.

Bu derin mühim düşüncelerimden arkadan kafama gelen kağıtla sıyrıldım. Sanki acımış gibi kafamı tutrak arkamı döndüm. Bir tek bana doğru donuk bakan Batu vardı. Ama onun yapmadığı belliydi. Yani bence yapan o değildir. Ama sanki bıyık altından gülüyor gibi bir halide var. Bana ne var der gibi göz kırpıp kafasını sallayınca tek kaşımı kaldırıp - ahh evet tatlım o tek kaşını kaldırabilen seçilmiş insanlardanım -buruşuk kağıdı elime alıp önüme döndüm. Kağıdı düzeltince üzerine siyah pilot kalemle büyük harflerle yazılmış yazıyı fark ettim " O İBNE BIRAK BEKLESİN.SEN O ATİLLA İTİNİN PARTİSİNE GİTME!" Arkamı tekrar dönüp sınıfa bir göz gezdirdim ama kimsenin benle ilgilendiği yoktu. Tam önüme tekrar dönecekken Batu nun koyu kahverengi gözleriyle bakışlarım bir an için buluştu. Kafasını elinde oynadığı kaleme doğru çevirdi. Bende tekrar önüme döndüm. Bu notu kim niye yazsın ki. Acaba sınıftan biri banamı yürüyordu. Hadi lan ordan deyip iç sesime kafamı sıraya koyup uyku moduna geçtim. Sokarım coğrafyasına.