2-Halisünasyon.

84 4 1
                                    

Tekrar, tekrar ve tekrar... İlk ayrıldığımdan beri geçmeyen his yine kapımda. Özlem... Ruhumu tekrar ele geçirdi. Burayı, bu sahili evim olarak kabul ettim. Kaç saattir hiç hareket etmeden bekliyorum. Aynı bankta. Saatin nasıl geçtiğini yine anlamamamışım. Gözüm kolumdaki Yağız'ın saatine gitti. Saat 5'e geliyordu.

Ayağı kalktım. Yürümeye başladığım da arkamdan birinin beni çağırdığını duydum. Göz ucuyla baktım. Buket'ti fakat şu an onun sözlerini kaldıramayacaktım.

"Güneş. Güneş... Hey duyduğunu biliyorum bekle."

Pes etme vakti gelmişti sanırım.

"Efendim."

"Sen kendine acı çektirmekten zevk mi alıyorsun?" ve başlıyoruz.

"Tamam Buket sonra konuşalım. Dinlenmeliyim."

"Yeter ya. Bıktım artık. Anlıyorum aşıktın, evlenecektin. Ama kendine acı çektirmek ne demek ya. Kendine gel artık. 2 sene oldu. Buraya gelerek kendine acı veriyorsun. Baska bir şey yaptığın yok.!"

"En yakınım senken, beni anladığını sanarken meğer hiç bir şey anlamıyor mussun." Anlamıyordum. Buket benim en yakınım, en değerlimdi. Beni anladığını sanıyordum. Yanılmışım.

Onu arkamda bırakarak karşıya geçtim. Arkamdan bağırdığını duyuyordum ama onu anlamayacak kadar sinirlenmiştim. Yanımda ki büfeden bir su aldım. Yol boyunca ilerledim. Bir an arkamdan birinin geldiğini hissettim. Arkamı dönmemle dizlerimin üstüne düştüm. Yağız sapasağlam karşımdaki büfeden bir şeyler alıyordu.

"Allah'ım şimdi de halisünasyon mu görmeye başladım." sanırım iyice deliriyordum. Gözlerimi kapattım. 10'a kadar saydım. Gözlerimi açtığımda karşımda kimse yoktu. Kesin deliriyordum.

Ayağı kalktım. Beynimde resmen fırtınalar dönüyordu. Psikolokla görüşme vakti gelmişti anlaşılan. Karşıya geçecektim.

Işıklarda yeşil yandığını gördüğümde yola doğru adımladım. Karşıya geçerken korna sesleri duydum. Kafamı sola doğru çevirdiğimde bir araba korna çalarak bana doğru geliyordu. O an neye uğradığıma şaşırdım. Gözlerim yerinden fırlayacakmış gibi açıldı. Hareket edemiyordum. Sonrası gözlerim kapandı ve ölümü beklemeye başladım.

Bir el belime kaydı, daha sonra yere düştüğümü hissettim. Gözlerimi açtığımda Yağız masmavi gözleriyle gözlerime bakıyordu. Sonrası karanlık...

Gözlerimi açtığımda beyaz bir odada olduğumu fark ettim. Burnuma hastane kokusu dolmuştu bile. Kapının açıldığını belli eden bir ses geldi. Gözlerimi o tarafa çevirdiğimde Buket yanıma yaşlı gözlerle yaklaşıyordu.

"Canım uyandın mı? Çok üzgünüm öyle korktum ki sana bir şey olacak diye. Lütfen bağırdım için özür dilerim." anlaşılan bayağı endişelenmişti benim için.

"Önemli değil. Asıl ben özür dilerim kusura bakma. Gerçekten iyi değildim o an." Buket anlayışla başını salladı.

"Ne zaman çıkıyorum?" bunu dediğim de aklıma beni kurtaran Yağız geldi.

"Hem beni kim kurtardı en son bir araba üstüme doğru geliyordu?"

"Bir genç canım. Buraya bizide o getirdi."

"Adını falan verdimi?"

"Hayır. Neden?"

"Yok bir şey. Sadece merak ettim. Hemen gitmek istiyorum şu lanet yerden."

"Peki. Çıkalım o zaman sen hazırlan bende hemşirelere haber vereyim."

Buket çıktığında bende yataktan kalktım. Üstüm hastahane kokuyordu. Oldum olası zaten iğrenirdim şu kokudan. 10 dakika sonra Buket'te yanıma geldi. Birlikte dışarıya çıkıp taksi çevirdik.

Eve geldiğimizde Buket'te dinleneceğimi söyleyip odama çıktım. Yatağa yattığımda aklıma sabah Yağız'ı gördüğüm geldi. Ürperdim. Piskoloğuma mesaj attım yarın ona uğrayacağımı söyledim.

Özledim Yağız. Sana sarılmayı, kokunu içime çekmeyi, senin beni sevmeni özledim sevgilim...

Gözlerimi kapatıp kendimi uykunun derinliklerine bıraktım. Rüyamda onu görmek dilediğiyle...

UMUTSUZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin