Retra parmaklarını kalçasına bastırdı.itaat bandından gelen yoğunluk acı,geçmek bilmeyen bir mide bulantısı ve zonklamaya dönmüştü.belkide kötüleşeceği kadar kötüleşmişti bile,öyleyse yerleşkeyi terk etmesinin Zaman'ı gelmişti.
Dönüp arkasına baktı .ne peşinden bağıran vardı nede onu takip eden bir ışık.Mühür yerleşimine mezarın geri kalanından ayıran paslı kafes çit,karanlıkta gri bir kale duvarı gibi yükseliyordu.Ve Retranın ona tırmanması gerekiyordu.
Acıyı kafanda bitirmelisin
Babanın Retrayı dövdüğü günlerden birinde,abisi Joel böyle söylemişti.İxiona gitmek için kaçarken,Retranın en net hatırladığı şey bu sözdü.Bunu düşünmek ona umut veriyordu.Acıyı kontrol edebilirdi.Bunu yapabilirse abisinin peşinden gidebilirdi.
Böylece alıştırma yapmaya başlamıştı.Kolunu burkarak yada tenine keskin bir şey batırarak,tüm o acıya rağmen,saatlerce düşünme ve hareket etme alıştırması yapmıştı.
Ve işte Zaman'ı gelmişti.
Mavna,römorkörlerin kömür nakliyesi yaptığı yerde,eski limanın rampasında bekliyor olacaktı.